EKOLOJİK YAŞAMIN ORGANİK TARIMLA BULUŞTUĞU YER :KARAOKLAR EKOLOJİK HAYAT ÇİFTLİĞİ

2015 yılı'nda Türkiye'nin En İyi Organik Tarım Çiftliği seçilmeyi başaran ve temellerinin 2013 yılında atıldığı Karaoklar Ekolojik Hayat Çiftliği, kurulduğu günden bugüne ''organik tarımın merkezi'' olmak için çalışıyor.

 Kurulduğu günden bu yana organik tarıma verdiği önemle ismini duyuran Karaoklar Ekolojik Hayat Çiftliği'nin Kurucularından Sayın Orhan Aztekin ile çiftliğin kuruluş öyküsünü, ürettikleri ürünleri, organik tarımı ve projelerini sizler için konuştuk.

Sayın Orhan Aztekin, kendinizden biraz bahsedebilir misiniz?

 1973 Çorum doğumluyum. İlk ve orta öğrenimimi Çorum ili Sungurlu ilçesinde tamamladıktan sonra, Balıkesir Teknik Astsubay Hazırlama Okulunda öğrenim hayatım devam etti. Daha sonra Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesini bitirdim. Mesleğe başlamamla Türk Silahlı Kuvvetlerinin çeşitli bölge ve kademelerinde 20 yıl fiilen görev yaptım. 2013 yılında TSK'dan emekliye ayrılarak; dostum, ağabeyim ve askeri lise yıllarından komutanım Ahmet Şerif İzgören'in önderliğinde yine dostum ve ağabeyim Zafer Erbaşlar ile yıllardır hayalini kurduğumuz ekolojik hayata dair projemizi hayata geçirmek üzere Karaoklar Ekolojik Hayat Çiftliğini kurmaya karar verdik. Bugüne kadar birçok sosyal sorumluluk projesinde ve dernekte çeşitli görevler aldım. Halen Türkiye Uğur Böcekleri Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği ve Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Denetleme Kurulu Üyeliği görevlerini yürütmekteyim.

Karaoklar Ekolojik Hayat Çiftliği'nin kuruluş öyküsünü paylaşır mısınız ? Faaliyet alanlarınız ve çiftliğiniz hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Ahmet Şerif İzgören'in projesi olan Karaoklar Ekolojik Hayat Çiftliği; Manisa'da Demirci ilçesi Kumluk mevkiinde, 24 Nisan 2013'te ilk arazi alımları ile temelleri atılan, etrafı tamamen tel çitlerle çevrili ve  bugün itibarıyla 136 Dekar üzerine kurulu, üretim çiftliği olmak kadar da ''Organik Tarım Eğitim Merkezi'' olma yolunda projeler üreten bir kurum olabilmek için emin adımlarla ilerlemektedir. Çiftliğimizde 3050 adet badem, 200 adet Antep fıstığı, 300 adet ceviz, 150 adet kiraz, 50 adet kayısı ve 200 adet diğer çeşit meyve (elma, armut, nar, hünnap, ayva, muşmula, zeytin, incir, erik)  ağacı organik tarım yönetmeliği esaslarına göre yetiştirilmekteyiz. Üretimde yörenin kültür bitkileri esas alınarak ana ürünler olarak Badem (yabani badem üzerine kültür çeşidi aşılanmış) ve Antep Fıstığı (melengiç üzerine Antep fıstığı aşılanmış) seçildi.Zararlı kontrolünde kullandığımız BEÇ tavuklarımızdan başka, meyvelerimizin tozlamasına yardımcı olan 18 kovan arımız, ördeklerimiz, açık su göletimizde 7'si anaç binlerce aynalı sazan cinsi  balığımız,  2 adet kedimiz ve biri alman kurdu (Hera), diğeri Akbaş (Cimbo) 2 adet saf ırk köpeğimiz bizlere dostluk etmektedir. Kurulan solar enerji tesisi ile kendi elektriğini yenilenebilir enerji kaynağından karşılayan ve su ihtiyacını yer altı artezyen suyu yerine kendi cazibesinde akan yer altı akarsuyunu tek noktada toplayarak karşılayan çiftliğimizde ayrıca; 100 kişilik açık hava dershanesi, 2 adet misafirhane, kıl çadır, 1 adet kanatlı hayvan barınağı, kompost alanı, 150 ve 300 metreküp hacimli 2 adet kapalı su deposu ve 300 metreküp hacimli 1 adet tarımsal sulama göleti ile ürün muhafazası için enerji sarfiyatı olmayan doğal oluşturulmuş mağara depomuz da mevcuttur.  
 

Karaoklar Ekolojik Hayat Çiftliğini kurmaya nasıl karar verdiniz?

 Bulunduğumuz çağda insanoğlu "YETİNEBİLİRLİK" kavramının anlamını yitirdi. Doğanın sunduğundan daha fazlasını üretmek ve her şeye rağmen kazanmak; bunun anlamı çevresine ve kendine zarar vermek de olsa daha fazlasını kazanmak istedi. Başlangıçta doğa insanı tolere etti, yapılanları bağışladı ancak insanoğlu sınırını aşınca yapılanları insanoğluna geri sunmaya başladı. Ürünler tadını, özünü, besleme özelliğini yitirerek, zehirlemeye insanoğlunda daha önce tanısı yapılmayan hastalıklara sebep olmaya başladı.

 Yaptığı işlemlerin doğadaki diğer canlılara ve bizzat ekolojiye verdiği zarara karşı duyarsız kalan insanoğlunu doğa ancak bu şekilde uyarabilmişti. Silkelenen ve yaptığı hatanın kendine kadar gelen zarar zincirini algılayan insanoğlu bu gidişatın ancak "yetinebilirlik" anlayışı ile iyi niyetli, doğaya dost uygulamalar yaparak durdurabileceğini yetmişli yıllardan sonra anlayabildi.

 Özümüzde var olan "yetinebilirlik", doğaya saygı ve geleni "tevazu ile kabullenme" düşüncesiyle çıktığımız yol bizi 2013 yılında şartlarımızın oluşmasıyla "Karaoklar Ekolojik Hayat Çiftliği"ne taşıdı. Burada yaşamaya, üretmeye ve ürettiklerimizi dostlarımız ile paylaşmaya karar verdik.

Türkiye'nin En İyi Organik Tarım Çiftliği Ödülünü almanız büyük bir başarı. Bu başarıyı neye borçlu olduğunuzu düşünüyorsunuz?

 Evet. Kuruluşumuzun henüz ikinci yılında olmamıza rağmen; Merkezi İsviçre'de bulunan Organik Tarım Araştırma Merkezi (FIBL) ve Türkiye Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneğinin (ETO)  ortak yürüttüğü Türk-Alman İşbirliği ile Türkiye'deki Organik Tarımın Geliştirilmesi Projesi kapsamında konunun uzmanlarınca yapılan ön değerlendirmeler ve yerinde incelemeler sonucunda Karaoklar Ekolojik Hayat Çiftliği olarak ''2015 Yılı Türkiye'nin En İyi Organik Tarım Çiftliği'' olarak seçilerek bu değerli ödüle layık görüldük. 

 Öncelikle bu başarıyı iyi bir ekip oluşumuza, iyi bir ön araştırma yapmış olmamıza ve doğa sever  gönüllü destekçilerimize ve elbette yola çıkarken yazılı hale getirdiğimiz hedeflerimize ve ilkelerimize borçluyuz. Peki nedir bu hedef ve ilkelerimiz derseniz de; Karaoklar ekolojik hayat çiftliği gönüllüleri olarak hayat amacımız; atalarımızdan gelen üretim kültürümüzü canlandırmaktır. İlkelerimiz ise; Üretim sürecinde toprak altı ve toprak üstü florası ile insan sağlığına zarar vermeyen girdiler kullanmak. Parayı,markayı,imajı ve karlılığı değil; doğayı,sağlığı,saygıyı ve insanlığı tercih etmek. Çiftlik alanının yer aldığı toprakların, gelecek nesillerden bize emanet olduğu bilinciyle hareket etmek. Yerel bilgi ile teknik bilgiyi harman yapmak. Çevre köylerden başlayarak ülke üreticileri ve çocuklara sağlıklı üretim eğitimleri vermek, unutulan paylaşımcı yaklaşım kültürümüzü tekrar canlandırmak. GDO'lu tohumlar değil; ata mirası organik tohum kullanmak ve bu tohumları üretip paylaşarak yok olmasına engel olmak. Siyaset ve dedikodudan uzak durmak. Doğayı ve yerel kültürümüzü korumayı ve sağlıklı nesiller yetiştirmeyi amaç edinen STK'ları ile işbirliği içinde çalışmaktır.Bu ilkeler ile çıktığımız yolda, iyi niyet mektubumuzu kabul eden doğa bize emeğimizin karşılığı olan "Organik Tarım Yaşam Felsefesi" ile ürettiğimiz ürünlerin karşılığını verdi/vermeye de devam ediyor.

 

Üniversiteler ve yerel yönetimlerle ortak çalışmalarınız var mı?

 Elbette var, şöyle ki; Öncelikle biz yerel deneyimler ile akademik bilgiyi harmanlayarak bölgeye özgü en doğru üretim modelini oluşturmak üzere yola çıktık. Yerel deneyimler bölge üreticisinde fazlasıyla mevcut ama değişen iklim ve ekolojik şartları akademik bilgiyle buluşturamadığınız takdirde yetersiz kalabiliyor. Bunu şöyle bir örnekle açıklamam gerekirse; çiftliği kurmaya karar verdiğimizde ürün seçimi aşamasında ''badem üretelim'' diyerek karar almadık. Öncelikle Türkiye'de Organik Tarım denilince akla ilk gelen çok değerli akademisyenlerle görüşmeler yaptık. Bu arada bu akademisyen dostlarımızın isimlerini anmadan geçemeyeceğim zira bugün elde edilen başarıda bize verdikleri gönüllü desteğin payı inkar edilemez. Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesinden Prof.Dr. Uygun Aksoy,  Prof.Dr. İbrahim Duman, Prof.Dr. Ali Ünal, Yalova Atatürk Bahçe Bitkileri Araştırma Merkez Enstitüsünden Dr.Gülay Beşirli ve Dr.İbrahim Sönmez. Doğa dostu bu kıymetli hocalarımızdan başta Dr.Gülay Beşirli olmak üzere hepsiyle  ''daha iyisini nasıl yaparız'' diyerek her zaman omuz omuza çalıştık. Ürün seçiminde karar verirken gerekli toprak ve su analizleri ile toprak yapısı incelenerek badem üretmemizin uygun olacağı değerlendirildi. Buraya kadar normal bir süreç gibi görünse de hocalarımız bu bölgede hangi çeşit bademin daha verimli olacağına karar vermek için bu sefer bölgemizin geçmiş 30 yıllık meteorolojik raporlarını incelediler ve Demirci için daha geç çiçeklenme dönemine giren Fransız Badem grubundan Ferragnes, Ferrastar ve Ferraduel  uygun seçim olacağına karar verdiler. Çünkü bölgede ilk bahar geç donları etkili oluyordu ve erken çiçeklenen Amerikan badem grubundan Nonpariel ve Teksas bademlerinin bu donlardan olumsuz etkileneceği  ve ürün rekoltesinin düşük olacağını belirttiler. Oysa çiftliğimizin bulunduğu Demirci'de bölge üreticisi ürünü biraz daha pahalı olduğu için Badem çeşidi olarak Amerikan badem grubundan Nonpariel ve Teksas çeşidini tercih etmişti. İşin içine bilimi katmayan sadece daha pahalı olduğu için yapılan bu tür yanlış tercihler inşallah zaman içerisinde  düzenleyeceğimiz eğitim organizasyonları ile düzeltilmesi  yönünde adımlar atacağız.

HER 'ORGANİK' ÜRÜN GERÇEKTEN ORGANİK DEĞİLDİR

Sektörel olarak üreticilerin yaşadıkları sorunlar sizce nelerdir ve neler yapılmalıdır?

 Organik tarım sektöründeki bizim tespit ettiğimiz sorunların başında ''organik'' kelimesinin bilinçli şekilde kirletilmesi geliyor. Bugün çıkın pazarlara ve manavlara her ürünün üzerinde ''organik''  yazıyor. Oysa organik değil. Bir ürüne organik diyebilmek için organik tarım yönetmeliği esaslarına göre yetiştirilmesi ve yine yönetmelik gereği Tarım Bakanlığınca yetkilendirilmiş sertifikasyon kuruluşlarınca kayıt altına alınarak sertifikalandırılması gerekmektedir. Ayrıca pazar yetersizliği, desteklemelerin yetersizliği ve organik tarımın sağlık açısından önemi konusunda tüketicilerde tam bir bilincin henüz oluşturulamaması olarak sıralayabiliriz. Bu sorunların yapılan yasal düzenlemelerin sıkı şekilde takip edilmesi ve organik Pazar sayısının ülke genelinde yaygınlaştırılarak. Tüketicinin organik tarım ve salıklı beslenme konularında bilinçlendirilmesi gerekir diye düşünüyorum.

Uzun ve kısa vadede gerçekleştirmek istediğiniz hedefleriniz ve projeleriniz nelerdir?

 Her zaman söylediğimiz gibi biz bir üretim çiftliği olmaktan öte organik tarım eğitim merkezi olma yolunda hedeflerle yola çıktık. Ve bu hedeflere bizi taşıyacak ilkelerimizi sıraladık, bu yönde de emin adımlarla ilerliyoruz. Biz organik tarımı yerelden başlayarak ülke geneline yaymak için çalışıyoruz. Bunun için yerel yönetimler ve üniversitelerle omuz omuza işbirliği içinde çalışıyoruz. Rakam vermek gerekirse; biz henüz 2014 yılında kurulmuş bir çiftlik olmamıza rağmen Demirci Kaymakamlığı ile yürütülen proje kapsamında bölge üreticilerine verilen eğitim ve seminerlerle sadece 2014-2016 yılları arasındaki Demirci ilçesi organik tarım sahası % 664 oranında genişlemiştir.  Organik tarım anlayışını ve organik tarımı yaygınlaştırma konusunda çalışmalarımız devam edecektir.

 Ayrıca bu yıl Haziran ayında ilkini planladığımız girişimcilik kampları ile;  Doğu ve Güneydoğu illeri başta olmak üzere ilköğretim çağındaki öğrencileri çiftliğimizde ağırlayarak bizlerin temel değerleri olan ülke sevgisi girişimcilik, iş kalitesi dürüstlük ve hoşgörü konuları başta olmak üzere doğa sevgisi, fidan dikimi toprak sevgisi, çeşitli oyun atölyeleri ile kendi oyuncağını kendin yap, bir ürünü üretip markasını oluşturup satışa sunma gibi konularda imkanlarımız ölçüsünde 3-4 günlük kamplar düzenleyeceğiz.

Röportaj : Hayal Senem Sayan

  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.