Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Veysel Ayhan ile birlik olarak yaptıkları çalışmaları ve ülkemizdeki hayvancılığın gelişimini konuştuk.
Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği 2011 yılı sonu itibari ile iller bazında teşkilatlanarak 80 il de kuruluşunu tamamlamıştır. Türkiye genelinde 200 bin üyesi, 80 il birliğinde çalışan 500'e yakın personeli ve üyeleri itibariyle 20 milyon civarında hayvan varlığına sahip bir sivil toplum örgütüdür. Mevcut durum itibari ile 11 Haziran 2011 tarihinde kabul edilen 5996 sayılı "Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu" kapsamında 8 Nisan 2011 tarihinde yayınlanan "Islah Amaçlı Yetiştirici Birliklerinin Kurulması ve Hizmetleri Hakkında Yönetmelik" hükümleri çerçevesinde hazırlanan Kuruluş Belgesi hükümlerine göre çalışmalarına devam etmektedir. Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Prof. Dr. Veysel Ayhan ile gerçekleştirdiğimiz röportajı sizlere sunuyoruz.
Sayısal verilere göre ülkemizde Küçükbaş hayvancılığın mevcut durumu nedir?
Küçükbaş hayvancılığımızı; sadece koyun ve keçi yetiştiren işletmelerdeki yaklaşık 5 milyon insan dışından alım satımdan, başlayarak, bu hayvanlardan elde edilen et süt, peynir, deri kıl, yapağı gibi ürünlerin elde edilmesi pazarlanması, üretim ve pazarlama aşamasında çalışarak kendi ekonomisine ve ülke ekonomisine katkıda bulunan 10-15 milyon insanın yer aldığı önemli bir sektör durumundadır. Bu yönüyle bile bakıldığında koyun ve keçi yetiştiriciliğinin ülkemiz tarımı içerisinde ne denli önemli olduğu görülecektir. Ülkemiz küçükbaş hayvancılık sektörü ile yaklaşık 1 milyon 375 bin tonluk süt üretimi, 130 bin tonluk et üretimi yanı sıra 5 milyon adet deri ve 50 bin ton yapağı üretimi ile de ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre toplam koyun sayımız 29 milyon 284, keçi varlığımız ise 9 milyon 225 olmak üzere 38 milyon 509 baştır. Geçmişten günümüze bakıldığında da koyun ve keçi sayısı 1980'e kadar yeterli olmasa da belirli bir artış gösterirken, 1980 yılı sonrası yaşanan terör, göç ve uygulanan yanlış hayvancılık politikaları nedeniyle hızlı bir düşüş eğilimine girmiştir. 2000'li yıllarda bu yetersizlik kendisini yavaş yavaş hissettirmeye başlamıştır. 2008 - 2009 yılına kadar azalış gösteren küçükbaş hayvancılığımızda daha sonraki yıllarda azalmanın durduğu hatta artışa geçtiği görülmektedir. 2002-2013 yılları arasındaki küçükbaş hayvan varlığımız %20,5 oranında artmıştır. Küçükbaş hayvan varlığımızın önümüzdeki yıllarda da artışının devam ettireceğini tahmin ediyor ve diliyorum.
Koyun ve keçi sayılarındaki bu artışları neye bağlıyorsunuz ? Bu konuda neler söylemek istersiniz?
"KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIĞIMIZ CANLANIYOR"
Son birkaç yıl içerisinde Koyun ve Keçi yetiştiriciliği yeniden canlandırılmaya başlanmış başta Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın verdiği teşvik ve desteklemelerle birlikte olumlu gelişmeler kaydedilmiştir. Özellikle son yıllarda Bakanlığımızın küçükbaş hayvancılık üzerindeki hassasiyeti, mevcut sorunların çözümü konusundaki politikaların uygulanması, Merkez Birliğimiz koordinatörlüğünde 80 il birliğimiz ile ülke koyun ve keçiciliğinin geliştirilmesi için yapılan çalışmalar, küçükbaş yetiştiriciliğini olumlu yönde etkilemiştir. 2005 yılında başlatılan "Halk Elinde Küçükbaş Hayvan Islahı Ülkesel Projesi" ile de hem verim artışları açısından ilerlemeler kaydedilmiş hem de yıllardır göz ardı edilen küçükbaş hayvancılıkta ıslah çalışmaları ciddi anlamda ortaya konulmuştur. Başlangıçta 13 ilimizi kapsayan proje bugün itibariyle 71 ilimizde 169 alt proje olarak 1 milyon 26 bin 900 küçükbaş hayvanı kapsayan bir proje haline getirilmiştir. Bu çalışmalarda Bakanlığımız ve üniversitelerimizin yanı sıra Damızlık Koyun Keçi Yetiştirici Birliklerimizin de etkin bir şekilde rol oynaması projenin kayda değer diğer bir yanı olmuştur. Netice itibariyle son yıllarda ortaya konulan etkin destekleme ve geliştirme politikalarıyla yok olmak üzere olan bu sektör tekrar canlandırılmıştır.
11 MİLYON KIL KEÇİSİ VAR
Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızın gayretleriyle Cumhuriyet tarihinde ilk kez 2011 yılında ormanlarımızda keçi otlatılması serbest hale geldi. 60 yıllık yasak ortadan kalktı ve o yasak ortadan kalktıktan sonra şu an 11 milyon kıl keçisi oldu Türkiye'de. Bundan sonra daha da artacak.
Küçükbaş hayvancılığına verilen desteklemeler nelerdir ve sizce yeterli midir?
"SÜRÜ YÖNETİMİ KONUSUNDA YAPILAN DESTEK VE ÇALIŞMALARI SON DERECE ÖNEMLİ BULUYORUZ"
Bakanlığımızca son 5 yıl içerisinde küçükbaş hayvancılığa verilen desteklerin daha önceki dönemlerde verilmemiş olması nedeniyle sektörümüz adına yapılan çalışmaları önemli buluyorum. Bu nedenle de yapılan desteklemeleri yeterli buluyor musunuz sorunuza karşılık yetersiz bulmak biraz haksızlık olur diye düşünüyorum. Ancak bu desteklerin artarak devam etmesinin de ülkemiz hayvancılığının gelişimine büyük yararı olacağını ifade etmek istiyorum. Son 11 yılda hayvancılığa verilen destek 33 kat artmış ve bu dönemde hayvan başına destekleme ödemesi uygulamasına başlanmıştır. Yine bu dönemde ilk kez küçükbaş hayvancılık destekleme kapsamına alınmıştır. Diğer yandan anaç koyun ve keçi desteği, çiğ süt desteği, yem bitkileri desteği, tiftik desteği, aşı desteği, genetik kaynakların korunması desteği, düşük faizli kredi desteği, kırsal kalkınma destekleri gibi bir takım destekler sağlanmış olup en son olarak da DAP, GAP, KOP ve DOKAP projeleri kapsamında yer alan 35 ilimizde ağır onarımı ve yapımı için % 50 ve koç ve teke alımlarında ise% 80 hibe desteği imkânı getirilmiştir. Bu desteklerin yanında en önemli destek de sürü yöneticisi olarak tabir edilen çoban istihdamına yönelik verilen destek olmuştur. Merkez Birliğimiz ve İl Birlikleri olarak sürü yönetimi konusunda yapılan destek ve çalışmaları son derece önemli buluyor ve bu konuda emeği bulunanlara sizlerin aracılığınızla teşekkürlerimizi sunuyorum.
Sürü yönetimi elemanlarının küçükbaş hayvancılığa olan katkılarından kısaca bahseder misiniz ?
"ÇÜNKÜ KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIĞIN BEL KEMİĞİ VE OLMAZSA OLMAZI ÇOBANLARIMIZDIR"
İlk etapta 2014 yılı tarımsal desteklemeler kapsamında en az 500 küçükbaş hayvana sahip işletmelerden çoban istihdam edenlere 5 bin lira destek sağlandı ve beraberinde çobanlarımızın sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınmasının yolu açılmış oldu. Biz bu desteğin yetiştiricilerimiz için çok gerekli ve yerinde bir destek olduğuna inanıyoruz. Ancak Birliklerimizden gelen görüşler doğrultusunda 500 olarak belirlenen küçükbaş hayvan sayısının 250 olması yönündeki taleplerini de Bakanlığımıza ilettik. Yakın bir zamanda bu konuda bir değişiklik yapılacağımı bekliyoruz. Çoban konusuna girmişken burada önemli bir hususu da hatırlatmak istiyorum. Merkez Birliğinde göreve başladığımız andan itibaren en büyük hayallerimizden biri çobanlığın meslek olarak tanımlanması ve belli bir standarda kavuşmasını sağlamaktı. Çünkü küçükbaş hayvancılığın bel kemiği ve olmazsa olmazı çobanlarımıza ait bir meslek tanımı yoktu ve kamuoyunda hor bakılan bir konumdaydı. Çobanlık için ulusal meslek standardı çalışmalarını yapmak üzere; 5544 sayılı Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) Kanunu ile anılan Kanun uyarınca çıkartılan "Ulusal Meslek Standartlarının Hazırlanması Hakkında Yönetmelik" ve "Mesleki Yeterlilik Kurumu Sektör Komitelerinin Kurulup, Görev, Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik" hükümlerine göre MYK tarafından görevlendirildik. Çoban ulusal meslek standardı çalışmalarına esas olmak üzere, sektörle ilgili 35 kurum ve kuruluşun görüşlerini alarak değerlendirdik ve MYK Tarım, Avcılık ve Balıkçılık. Sektör Komitesi tarafından incelendikten sonra Mesleki Yeterlilik Kurumu Yönetim Kurulunca onaylandı. Ve nihayet yaptığımız değerlendirme ve çalışmalar sonucunda oluşturulan ''ÇOBAN ULUSAL MESLEK STANDARDI'' 18 Nisan 2014 tarihinde ise Resmi Gazetenin mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Meslek standardında ''Çoban; iş sağlığı ve güvenliği ile çevreye ilişkin önlemleri alarak; kışın ağıl ya da ahırda, yazın merada sürüsünün beslenmesini sağlayan, sağlığını koruyan, bakım işlemlerini yürüten, sürüyü yönlendiren ve mesleki gelişim faaliyetlerine katılan nitelikli kişidir.'' şeklinde tanımlandı. Yaptığımız yoğun çalışmalar sonucunda, Çobanlık ulusal meslek standardına kavuşurken, çobanlarımızın artık nitelikli kişi olarak anılacak olması da bizleri ziyadesiyle memnun edecektir. Bu arada çoban konusunda önemli bir gelişme de eğitim alanında gerçekleşti. Bugün ''sürü yönetimi elemanı benim'' projesi kapsamında çobanlarımız eğitim kurslarına katılmakta ve sertifika almaktadırlar. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanlığınca yürütülen ve Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliğimizin de paydaşı olduğu ''Sürü Yönetimi Elemanı Benim '' projesi ülkemiz genelinde yürütülmektedir. Eğer ülkemizde Küçükbaş hayvancılığının sürdürülebilir olmasını sağlayacaksak en öncelikli olarak çoban konusundaki sıkıntıları gidermemiz gerekmektedir. İşte bu manada yapılan çalışmaları önemsiyor daha da iyileştirilmesi konusunda çalışmalarımıza devam edeceğimizi ifade etmek istiyorum. Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği olarak, öncelikle koyun ve keçi ırklarımızın ıslahı olmak üzere yetiştiricilerimizin her türlü sıkıntılarını çözme yönünde ilgili makamlarla işbirliği halinde çalışmalarımızı yoğunlaştırarak ülkemiz küçükbaş hayvancılığına katkı sunmak için gayret ediyoruz. Gücümüz yettiğince de gayret edeceğiz. Çünkü ülkemiz coğrafyası göz önüne alındığında hayvansal ürünler bakımından insanlarımızı sağlıklı besleyecek başka bir alternatif olmadığına inanıyor, kamuoyuna da bu mesajı vermek istiyoruz.
Röportaj : Hayal Senem Sayan