TÜKETİCİLER DERNEĞİ GIDA KOMİSYONU BAŞKANI AYŞE CENGİZ`DEN SAĞLIKLI BESLENME ÖNERİLERİ

Tüketiciler Derneği Gıda Komisyonu Başkanı Ayşe Cengiz ile Tüketiciler Derneği olarak yaptıkları çalışmaları ve sağlıklı beslenme önerilerini konuştuk.

 Tüketiciler Derneği Gıda Komisyonu Başkanı ve Beslenme Uzmanı Ayşe Cengiz ile Tüketiciler Derneği olarak yaptıkları çalışmaları, sağlıklı beslenmeyi, iyi gıda tartışmalarını ve gündemdeki diğer konuları konuştuk.

Sayın Ayşe Cengiz, tükettiğimiz gıdaların ve besinlerin insan sağlığına olan etkileri hakkında ne düşünüyorsunuz ?

 Bir beslenme uzmanı ve 23 yıllık TÜDER kurucusu ve Gıda Komisyonu başkanı olarak; yapılan bilimsel birçok çalışma, beslenmenin sadece karın doyurmak olmadığını, tüketilen gıdaların insanların bedensel sağlığının yanı sıra beyinsel ve bilişsel (zihinsel) sağlığını da etkilediğini göstermektedir. Ülkemiz için ne yazık ki tüketicinin büyük bir çoğunluğu yeterli miktarda güvenilir gıdaya ulaşamamaktadır. Yani kayıt dışı ( merdiven altı) gıda üretiminin tüketicisi olmaktadır. Bu gıdaların temel özelliği; kullanılan ham madde ve üretim koşulları hijyenik ve kaliteli olmamakta fiyatı ucuz olduğu için özellikle ekonomik alım gücü düşük olan toplum kitlesi ( nüfusumuzun yaklaşık %80 kitlesi diyebiliriz.) tarafından tercih edilmektedir. Oysa sağlıklı gıdalar tüketmek tüketicinin evrensel hakkıdır. Hükümet edenler ve yetkili kurumlar tüketicinin  sağlıklı gıdaya ulaşmasından birinci derecede sorumludurlar. İşte bunun için bizim tüketicimizin yediklerini, içtiklerini bilinçli bir  sorumluluk anlayışı ile  seçmesi gerekmektedir.

 Ayrıca toplumun farklı kesimlerine yıllardır verdiğim seminerlerde edindiğim en önemli gözlem; insanımızın tükettiği gıdaların sağlıklı güvenilir olmadığına olan inancı ne yazık ki %90 gibi oldukça yüksek bir güvensizlik söz konusudur.

                     

Dünya Sağlık Örgütü özellikle Türk insanının beslenme özellikleri ile ilgili neler söylüyor ? Sizce Türk insanı sağlıklı besleniyor mu?

 Dünya Sağlık Örgütü(WHO) yaptığı bilimsel çalışmalarla dünyada artan Obezite ve kanserin % 50 nedenini, yanlış ve kötü beslenme olarak belirtmektedir. Yine Dünya Obezite Federasyonu (WOF) yeni dönemde yayınladığı raporda Türk toplumunun son yıllarda hızla şişmanladığını nüfusun yaklaşık %60‘nın kilolu olmaya doğru gittiğini ve yıllık şişmanlama oranlarını %9 olarak belirtmektedir. AB’nin yaptığı bir çalışmada ise Avrupa bölgesi ülkeleri arasında son 5 yıldır en fazla şişmanlayan toplumun Türkler olduğu dile getirilmektedir.

 İnsanımızın sağlıklı, güvenilir gıdalarla beslendiğini düşünmüyorum. Dikkat ederseniz son yıllarda toplumun neredeyse %70’nin beslenmesi “ ev dışına kaydı” dışarda bu sektörü yöneten insan kaynağı ne yazık ki “gıda - beslenme konusunda büyük çoğunluğu “ akademik eğitim yerine alaylı bir tecrübenin sahibidir. Dolayısıyla dışarda yediklerimizin besin içeriğinin dengeli ve kullanılan malzemelerin kaliteli olduğunu düşünmüyorum. Bu bağlamda hem mesleğim hem de TÜDER’deki konumum gereği bu konuları toplumun gündemine getirmeyi, duyarlı, sorumlu bir kamuoyu yaratmayı hedefliyoruz. Toplum giderek hazır gıdalarla beslenme yönünde bir eğilim göstermektedir. Hazır gıdaların içeriği çoğunlukla basit karbonhidrat ( beyaz un, beyaz ekmek, beyaz makarna, çay şekeri) yağlı, lezzet artırıcı katkı madde içeriklidir. Bu konularda başta anneler, öğrenciler ve işletmelerde çalışanlar eğitilmeli verilen eğitimler bireyin yaşamında uygulanabilir farklılıklar yaratmalıdır. 

Son yıllarda artan sağlıksız beslenme, Gdo’lu gıda tüketimleri ve yanlış beslenme alışkanlıklarının obezite ve diğer sağlık sorunlarına etkilerini nasıl yorumluyorsunuz ?

 Sağlıksız beslenmenin en önemli ve öncelikli nedeni; insanların beslenme davranışını ve tercihini etkileyen hazır gıdalar ve fast food beslenmedir. Özellikle büyük kentlerde yeni yaşam biçiminin şekillendiren AVM’ler ve bu mekanlardaki yeme- içme bölümlerinin insanlara sunduğu bol çeşit ve seçenekleri söyleyebiliriz. Diğer taraftan kayıt dışı (merdiven altı) gıda üretimi hala tüketicimiz için ciddi bir tehlike oluşturmaktadır. GDO’lu gıda üretimi yasal olarak mümkün olmazsa da gümrük kapılarından geçen  GDO’lu gıda haberlerini hepimiz biliyoruz, bir de bilmediklerimiz, basına yansımayanları düşündüğümüzde de tüketicimizin sağlıklı, güvenilir gıdalarla buluşması ciddi bir sorun gibi büyüyerek devam etmektedir.

 Çocuklar erken ergenliğe giriyor. Bu dönem doğru yönetilmezse yaşamına şişman bir genç olarak devam etmekte… İşte bütün bu saydıklarımız toplumda artan obezitenin en önemli tetikleyici faktörleridir. Toplum adeta yanlış- kötü beslenmenin sonucu olan obeziteyi kanıksadı ve neredeyse her aile de en az 2 kişi obez…Bütün bunları alt alta sıraladığımızda toplumun gelecek sağlığı adına ne yazık ki iç açıcı bir tablodan söz edemiyoruz.  

Beslenme Kulübü isimli projenizi açıklar mısınız? Nasıl karar verdiniz ve bu projenin amaçları nelerdir?

 Beslenme Kulubü isimli çalışmamız yaklaşık beş yıldır üzerinde çalıştığımız gerçek anlamda üniversitelerin, duyarlı kurumsal şirketlerin üstlenmesi gereken bir sosyal sorumluluk projesidir. Projeye karar vermemiz; tamamen yanlış ve kötü beslenmeye bağlı olarak toplumda artan Obezite ve kanser vakalarına dikkat çekmek, duyarlılık yaratmak. Bireyin yaşamında uygulanabilir, sürdürülebilir interaktif eğitim seanslarıyla eğitmeyi hedeflemektir. Biliyoruz ki; toplumun değişen beslenme davranışı, yaşamına hızla giren çok çeşitli hazır gıdalar, iletişim kanallarının çokluğu  ve reklam sektörünün baskısı ile bireyin ve toplumun beslenme davranışı bozulmakta her geçen gün bireyin ve toplumun gelecekteki sağlığı ve yaşam kalitesi bozulmaktadır. Bu projenin içeriği belirlenirken; çıkış noktamız; birey, kendi bedenini, beslenme gereksinimini ne kadar biliyor ? Pazardan, marketten mutfağa,  mutfaktan yemek masasına neleri nasıl değiştirirsek bireyin yaşamında uygulanabilir bir davranış değişikliği yaratırız. Amacımız; minimum 4 haftalık  sürdürülebilir interaktif bir eğitim anlayışı ile katılımcının öncelikle kendi bedenini, beslenmesini tanımasını sağlayarak gıda seçimi, bilinçli beslenme ve sağlıklı yaşama dair kendisinde fark yaratmayı hedeflemektedir. Bunun içinde öncelikli hedef kitlemiz kadınlarımız, annelerimizdir. Nedeni ise; kadının toplumsal rolü ne olursa olsun evdeki beslenmeyi yöneten, yönlendiren kişidir.

 Bu projeyi tasarlarken elbette  ülkemizde 23 yıldır  bir tüketici hareketinin kurucusu (TÜDER, Tüketiciler Derneği) gibi bir STK korucusu olmam, toplumu çok yönlü değerlendirebilme, gözlemleyebilme olanağımızın olduğunu belirtmeliyim. Kısaca; toplum gıdası, beslenmesi ve sağlıklı yaşaması adına nelere gereksinim duyuyor, yetkili kurumlar tarafından bu hizmetleri ne kadar alıyor? Biz neler yaparız gibi birçok bileşenin buluşması ile ortaya çıkmış bir projedir Beslenme Kulubü.

Beslenme Kulubü çalışmaları nasıl olacak, neler yapıyorsunuz ? İçeriğinde neler var ?

 Beslenme Kulübü ; bir grup kitleyi aynı anda eğitime dahil eden bir çalışmadır. Minimum 4 haftalık( bir aylık) bir programdır. Neden 4  Haftalık ? Yıllardır topluluklara çeşitli konularda seminerler veriyoruz. Ancak geldiğimiz noktada  bir kereye mahsus verdiğimiz seminerler insanların yaşamında bir değişiklik, farkındalık yaratmaktan çok uzak. İşte bu yüzden çok kararlıyız ve insanların yaşamında gerçekten bir fark yaratmak istiyoruz. İlk seansta katılımcılara 20 soruluk gıda- beslenme düzeyini ölçen bir anket uygulanır. Son hafta aynı anket yeniden uyguluyoruz. Her hafta katılımcının vücut analizi ( vücut yağ dokusu, su miktarı kas kütlesi toplam vücut suyu, BKI (şişmanlık/zayıflık düzeyini gösteren indeks) yapılmaktadır. Her hafta katılımcılara farklı bir konuda olmak üzere bilinçli beslenme, doğru gıda seçimi, doğru pişirme teknikleri, kilo yönetimi, dengeli sofralar, fonksiyonel beslenme, sağlıklı kalıcı zayıflama gibi birçok konuda ayrıca sunumlar da yapılmaktadır.

 Bu dört haftanın sonunda katılımcı geldiği bilinç düzeyini, farkındalığını çok net görebilecektir. 4 haftanın sonunda katılım sertifikası vererek aldığı eğitimin kendisine, ailesine, çevresine koruyucu sağlık ve hastalıkları önleme konusundaki katkısını ve farkındalığını görecektir. 

Son olarak sizce, sağlıklı beslenme ve güvenilir gıdaya ulaşmanın yolları nelerdir? Tüketici nasıl bilinçlenmeli ve nelere dikkat etmelidir ?

 Sağlıklı beslenme, güvenilir gıdaya ulaşmanın öncelikli yolu bireyin, doğru kaynaklardan bilgilenmesi zaman zaman bu bilgilerini güncelleme duyarlılığı göstermesidir. İletişim çağının sunduğu “ bilgiye ulaşma kolaylığı”  bir nimet olsa da eğer bilgiye ulaşan birey seçici değilse , bilgiyi filtreleme bilgi düzeyi gelişmemişse o bilgi yarardan çok zarar getirmektedir. İşte bu yüzden biz “ BESLENME KULÜBÜ” çalışmalarımızla bireylerle yüz yüze gelerek hem bilgilerini yenilemek hem de sahip oldukları bilgiyi yaşamlarında nasıl fonksiyonel kullanacaklarının ipuçlarını vermek istiyoruz. Bütün tüketicilere şu ortak çağrımızı iletelim; bilinçli beslenmek bedensel- ruhsal sağlıklı olmanın öncelikli koşuludur.

 Sağlığınız en önemli değeriniz olmalı, geç kalmadan, kaybetmeden önlem almalısınız.

 

                                                                                                                       Röportaj : Hayal Senem Sayan

  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.