Danimarka'da yapılan bir araştırmaya göre, tarımsal sera gazı emisyonlarının azaltılmasında etkili bir strateji olarak, torf topraklarında kamış otu yetiştirilmesi önerilmektedir. Aarhus Üniversitesi Agroekoloji Bölümü'nde görevli kıdemli araştırmacı Poul Erik Lærke, "Torf topraklarının normal tarım toprağı gibi işlenememesi, ancak ıslatılarak kullanılması durumunda kayıpların bir kısmının telafi edilebileceği" şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.
Drene edilmiş torf toprakları, tarımsal sera gazı emisyonlarının yaklaşık üçte birini oluşturmaktadır. Ancak bu toprakların yeniden ıslatılması gerektiğinde, çiftçilerin toprağı işleyememesi ve toprak sahiplerine tazminat ödenmesi gibi zorluklar ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte, kamış otu gibi ıslak koşullarda yetişen bitkilerin torf toprağında yetiştirilmesi, kayıpların bir kısmının telafi edilmesine ve diğer doğal alanların tarım arazisine dönüştürülme riskinin azaltılmasına yardımcı olabilir.
Henrik Thers ve diğer araştırmacılar tarafından yapılan bir çalışmada, üç farklı yetiştirme senaryosu incelenmiştir. Bu senaryolar, derin drenajlı yükseltilmiş bataklık torf toprağında patates ürün rotasyonu, süzülmemiş yükseltilmiş bataklık turba toprağında çok yıllık kamış otu ve zayıf drenajlı ıslak çayır torf toprağında çok yıllık kamış otu şeklinde belirlenmiştir. Çalışmanın sonuçları, patates ekimi yerine saz otu ekimiyle sera gazı emisyonlarının önemli ölçüde azaltılabileceğini göstermiştir.
Thers, "Patates ekimi rotasyonundan kaynaklanan sera gazı emisyonlarının, saz otu ekimiyle %35 oranında azaltılabileceğini tespit ettik. Ayrıca, ıslak çayırda saz otu yetiştirilmesiyle kaynaklanan sera gazı emisyonlarının, drenajsız bataklıkta yetiştirilen saz otundan daha düşük olduğunu gördük" şeklinde açıklamalarda bulunmuştur.
Kamış otu gibi bitkilerin yetiştirilmesi durumunda, ürünler için yeni kullanım alanları bulunması gerekmektedir. Kamış otu insanlar tarafından tüketilemez, ancak biyokütle üretimi ve hasadı için kullanılabilir. Bu durum, biyorafinerilerde biyogaz üretimi veya piroliz gibi amaçlar için kullanılarak diğer protein kaynakları veya fosil kaynaklarının yerini alabilir. Bu da sera gazı emisyonlarını daha da azaltma potansiyelini artırabilir.
Araştırmacılar, torf topraklarının ıslatılmasıyla ilgili olarak yerel koşulların bilinmesinin önemli olduğunu vurgulamaktadır. Torf topraklarının yeniden ıslatılması sürecinde bazı zorluklar ve karmaşıklıklar olsa da, bu stratejinin tarımsal iklim etkisini azaltma potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. Ayrıca, biyokütlenin hasat edilmesi ve kullanılması, alanın vahşi doğaya teslim edilmeden önce besin açısından fakir toprak elde etme çabalarına da yardımcı olabilir ve çeşitli bitki örtüsünün oluşumuna katkıda bulunabilir.
Sonuç olarak, torf topraklarında kamış otu yetiştirilmesi, tarımsal sera gazı emisyonlarının azaltılması için etkili bir strateji olarak değerlendirilmektedir. Ancak, ekonomik rekabet ve yerel koşulların dikkate alınması gibi zorlukların da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Bu nedenle, daha fazla araştırma ve uyarlamaların yapılması, torf topraklarından kaynaklanan sera gazı emisyonlarının azaltılması için etkili stratejilerin geliştirilmesine yardımcı olacaktır.
phys.org