Dünya Toprak Günü'nde bu sene baklagillerin; sağlıklı toprağın mimarı olduğu, toprağın biyoçeşitliliğini artırdığı, toprağın yapısını iyileştirdiği, atmosfer azotunu bağlayarak toprağın verimliliğini artırdığına dikkat çekiliyor.
Bugün Dünya Toprak Günü. Uluslararası Toprak Bilimleri Birliği 2002 yılında, toprağın doğal sistemin kritik bir bileşeni olduğu ve insan refahına sunduğu hayati katkının önemini belirterek 5 Aralık gününü Dünya Toprak Günü olarak kutlanmasını önerdi. Tayland Krallığı`nın önderliğinde ve "Küresel Toprak Ortaklığı" çerçevesinde getirilen öneriyi Birleşmiş Milletler (UN) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) küresel ölçekte bir farkındalık oluşturabilmek amacıyla destekledi ve 2013 yılında UN`in 168. Genel Kurulu`nda 5 Aralık günü Dünya Toprak Günü olarak kabul edildi.
Dünya Toprak Günü`nün bu yılki teması "Toprak ve baklagiller, bir yaşam ortaklığı"dır. İçinde bulunduğumuz yılın "Uluslararası Baklagil Yılı" ilan edilmesi de bu seçimde etkili olmuştur.
Bu yılki Dünya Toprak Günü`nde toprak ve baklagiller arasındaki simbiyotik yaşam ön plana çıkarılmıştır. Bu kapsamda baklagillerin, sağlıklı toprağın mimarı olduğu, toprağın biyoçeşitliliğini artırdığı, toprağın yapısını iyileştirdiği, atmosfer azotunu bağlayarak toprağın verimliliğini artırdığı mesajları çerçevesinde artan nüfus ve gıda ihtiyacı, buna karşın her geçen gün küçülen tarım arazileri kısır döngüsünde küresel kamuoyunun tarım arazilerine sahip çıkması hedeflenmektedir.
Toprağı verimli hale getirmesinin yanında insan ve hayvan beslenmesinde önemli yeri bulunan baklagiller, hayvansal gıdalara yeterince ulaşamayan toplumlar için önemli bir protein kaynağıdır.
Türkiye 1980`li yılların başında uygulamaya koyduğu Nadas Alanlarının Daraltılması Projesi çerçevesinde dünyanın önemli baklagil yetiştiren ülkeleri arasına girmiştir. Ancak, 1994 yılında uygulamaya konan Ekonomi İstikrar Paketi çerçevesinde üretim hızla gerilemiş, ülkemiz net ithalatçı konuma getirilmiştir.
Ülkemiz tarım arazilerinde 2002 yılından günümüze 41,2 milyon hektardan 38,6 milyon hektara toplam 2,6 milyon hektarlık bir küçülme yaşanmıştır. Bunun yanında, kurak ve yarı kurak bölgelerimizde halen 4,1 milyon hektar tarım arazisi nadasa bırakılmaktadır. Bunca atıl arazimizin sadece 600 bin hektarlık kısmını nohut ve mercimek tarımına açmamız durumunda şu anki üretimimizi 2 katına çıkarmak mümkündür.
Ekonomik ölçütlerde sulanabilecek 8,5 milyon hektar tarım arazisinin bugüne dek 6,3 milyon hektarlık kısmına su götürülebilmiştir. Modern ve tasarruflu sulama yöntemlerinin kullanılması durumunda sulanabilecek arazilerimizi 12 milyon hektara genişletmek mümkündür. Bu alandan ayrılabilecek sadece 100 bin hektarlık arazi ile de kuru fasulye üretimimizi de 2 katına çıkarmamız mümkün olacaktır.
'Arazilerin amaç dışı kullanımı'
Buraya kadar bahsedilen sorunlar yanlış politikalar sonucu tarım arazilerimizin üzerlerinin boş bırakılmasıdır. Bu sorun doğru politikalarla son derece rahat aşılabilir ve üretim artırılabilir. Ancak, daha önemli sorun tarım arazilerinin amaç dışı kullanılmasıdır.
Ülkemizde 1989 yılında çıkarılan bir yönetmelik ile tarım arazilerimizin tarım dışı amaçlı kullanımı önlenmeye çalışılmıştır. Konuyla ilgili Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ise 2005 yılında çıkarılmıştır.
Bırakın tarım arazilerini, tarıma uygun tüm toprakları korumayı hedefleyen bu kanuna 2007 yılında bir geçici madde eklenmiştir. Buna göre 11.10.2004 tarihinden önce gerekli izinler alınmadan tarım dışı kullanıma açılmış tarım arazileri için tarımsal bütünlüğü bozmuyor ise 6 ay içinde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı`na baş vurulması ve her bir metrekare için 5 TL ödenmesi durumunda izin verileceği belirtilmiştir.
Pek çok firmanın çeşitli nedenlerle getirilen bu imtiyaza yeterince önem vermemesi üzerine 2008 yılında eklenen yeni bir geçici madde ile başvuru süresi 1 yıla çıkarılmıştır.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı`nın web sayfasında 5 Eylül 2016 tarihinden itibaren görüşe açılmış bulunan Üretim Reformu Paketi Kanun Tasarısı Taslağı`nda yine Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu`na tarım dışı kullanımı izinlendirme amaçlı geçici madde konulması önerisi yer almaktadır. Tek fark olarak 5 TL`lik bedel 8 TL`ye çıkarılmıştır.
Kanuna eklenen her bir geçici madde tarım arazilerimizin amaç dışı kullanımını teşvik etmektedir. Nüfusumuz hızla artarken tarım arazilerimiz hızla küçülmektedir.
Bu uygulamalar FAO`ya Uluslararası Baklagil Yılı önerisini yapan Türkiyemize yakışmamaktadır. Sudan`dan tarım arazisi kiralarken kendi tarım arazilerimizi metrekare hesabı ile tarım dışı kullandırmak ise hiç yakışmamaktadır. Kamu spotları ile tarım arazilerinin korunduğu konusunu ise kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
Son günlerde Milli Tarım Projesi`ni dillendirenler toprakların boş kalmasına çare bulmanın yanında tarım arazilerimizin amaç dışı kullanılmasını önlemekle de mükelleftirler.
Bugün ayrıca Dünya Mühendisler Günü ve kadınlarımızın seçme ve seçilme hakkı kazandıkları gün. Sahip olduklarının bilincinde olan herkese tüm günler kutlu olsun.
Birgün Gazetesi