TARIM MAKİNALARI İHRACATI ARTIYOR

Türkiye'de son bir-iki yıldır büyük kapasiteli tarım makinalarına olan ihtiyaç arttı. Bazı bölgelerde, mülkiyeti farklı kişilere ait olan komşu parseller tek bir işletmeci tarafından aynı makine ekipmanla işleniyor.

M. Selami İleri
Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliği (TARMAKBİR) Genel Sekreteri

Şimdilik olumsuz hava koşulların bazı bölgelerde yarattığı tahribata rağmen sektör dinamiklerinde bir gerileme yaşanmadığını söyleyebilir. Bahar döneminde sezonu olan tarım makinalarında bir önceki seneye göre artış yaşanmakla birlikte hasat sezonuna yönelik makinalar için sonbahar döneminin tamamlanması beklenmelidir. Kuraklığın etkili olduğu bölgelerde ise hasat dönemine yönelik makine satışlarında gerileme yaşanması muhtemeldir. Diğer yandan bu sene kırsal kalkınma destekleri kapsamında 180 Milyon TL’lik bir hibe söz konusu olmuştur. Bu da yaklaşık 400 Milyon TL’lik bir pazara vesile olmuştur. Bunun yanı sıra IPARD kapsamında traktör ve diğer mekanizasyon araçlarının alımı sektör dinamiklerini olumlu etkilemiştir.

2009 küresel ekonomik kriz dönemi hariç ihracat hacmi sürekli artan sektörümüz 2014 yılının güncel verilerine göre (Eylül 2014) ihracatını 2013 yılı seviyesine göre yüzde 25,1 arttırmış ve 549 Milyon USD seviyesine çıkarmıştır. Kg başına düşen ihracat değerini de bir önceki seneye göre yüzde 7,8 arttıran sektör, dış ticaret fazlası vermeye (+yüzde 8,3) başlamıştır.

Türkiye makine imalat sektörü ambalaj makinalarından takım tezgahına, iş makinalarından tekstil makinalarına kadar 22 ayrı kategoride üretim ve ihracat yapmaktadır. Türk tarım makinaları sanayi bu alt kategoriler içinde ihracat büyüklüğü ve dış ticaret dengesi bakımından 6. sırada, değer artışı bakımından 2. sırada yer almaktadır.

Ülkemizde tarım makineleri sektörünün gelişimi için hangi uygulamalar gerçekleştirilmelidir? Bu sektör için verilen teşvikler ve yapılan uygulamalar yeterli mi?

Bu soruya önce tarımın 5 temel sorunundan bahsederek cevap verilmesi doğru olacaktır.

1. Girdi maliyetlerinin (elektrik, mazot, gübre, ilaç) dünya fiyatlarının üzerinde seyretmesi ve piyasa manipülasyonları sektöre büyük zarar vermektedir.
2. Çiftçi eğitimi ve uygulamalarının yetersizdir
3. Ortalama tarım arazilerinin büyüklüğü ve işletme sayısı başına düşen parsel sayısı üretim maliyetlerini artırmakta, modern tekniklerin uygulanmasını ve ulaşım ağının inşasını zorlaştırmakta, çiftçinin kazancını düşürmekte ve tarımsal rekabet ile tüketici fiyatlarını olumsuz etkilemektedir.
4. Toprak ve iklim şartlarına uygun tür ve çeşit seçiminde, uygun tedbirlerin (gübreleme, sulama vb.) kullanılmaması nedeniyle verim ve kalite düşüktür.
5. Sulanabilen arazi miktarının azlığı nedeniyle ülkemiz, özellikle yağlı tohumlu bitkilerde ithalata mahkûmdur. Suyun etkin kullanılamaması nedeniyle, hem gereksiz su sarfiyatı olmakta hem de üretim artırılamamaktadır.

Tarım makinaları sektörünün gelişimi kısmen bu problemlerin çözümüne bağlıdır. Mesela katma değeri yüksek ve yabancı emsalleri ile teknolojik açıdan rekabetçi makinalar üretmemiz, çiftçi gelirlerinin artmasına, birim işletme büyüklüklerinin artmasına bağlıdır. Bu gibi tarımda yaşanacak gelişmelere bağlı olarak çözülebilecek sektör sorunlarının yanı sıra, tarımdan bağımsız olarak yaşanan ve çözümü yine tarımdan bağımsız olarak söz konusu olabilecek problemlerimiz de mevcuttur. Mesela devreden KDV alacakları bu sorunların başında gelmektedir. Yüzde 18 KDV ile üretim için alınan parçaların, tarım makinası haline geldikten sonra yüzde 8 KDV ile satılması üreticiler üzerinde ciddi bir finansal yük oluşturmaktadır. Diğer yandan ithal makinaların yüzde 8 KDV ile ülkeye girmesi ve yüzde 8 ile satılması haksız rekabete sebep olmaktadır. Sektör yatırım yapmakta çok zorlanmaktadır. Birçok firmanın, işletme sermayesi kadar devletten alacağı bulunduğu için banka kredisi kullanmak zorunda kalmakta, kredinin faiz yükü de doğal olarak çiftçinin satın aldığı makinenin fiyatına yansıtılmaktadır.

Sektörün gelişimi için yine devlet tarafından alınması gereken bazı basit tedbirler mevcuttur. Bunların başında denetim hususu gelmektedir. Yasal mevzuatlar çerçevesinde, sigortasız işçi çalıştıran, fatura kesmeyen veya eksik kesen, alınması zorunlu belgelere de sahip olmadan imalat yapanlar haksız rekabete neden olmaktadır. Yeterli denetimin olmaması, dürüst imalatçının moralini bozmakta, onları da bu yöne sevk edebilmektedir. Diğer yandan, sektörde bir firmada yetişen ustaların bir süre sonra ayrılarak sadece maliyet odaklı ürün üretmek amacıyla yeni firma kurması neticesinde yurt içi ve yurtdışı pazarlarda Türk malı imajı zarar görmekte ve haksız rekabet nedeniyle sektör olumsuz etkilenmektedir. Bu durum aynı zamanda küresel firmaların ortaya çıkmasını da geciktirmektedir.

Devlet tarafından alınacak tedbirler kapsamında, rastgele dönemlerde piyasaya sevk edilen makinalarla, deney raporlarının karşılaştırılması, varsa Deney Raporlarına aykırılıkların tespiti (İlgili firma tarafından olumsuzlukların bertaraf edilmesi) ve caydırıcı hükümlerin mevzuata konması (İdari para cezası, toplatma vb), bu amaçla bir yönetmelik hazırlanması hususu çiftçilerin korunmasının yanı sıra firmalar arası haksız rekabetin de önlenmesi adına önemlidir.

Yine devlet tarafından ihracatımızı arttırıcı bir takım eylemlerin yapılmasının yanı sıra, başta ar-ge destekleri olmak üzere bütün devlet desteklerinin bürokrasiden arınmış ve uygulanabilir olması, teknoloji yenileme konusundaki ek yatırımlara finansman desteğinin sağlanması hususu önemlidir.

Arazi toplulaştırma yasası, mekanizasyon sektörünü ne yönde etkileyecek?

ÇKS kapsamında toplanan son bilgilere göre ülkemizde yaklaşık 16 milyon parsel bulunmakta olup, ortalama parsel büyüklüğü 10 dekar, ortalama işletme büyüklüğü 68 dekardır. Yine bu bilgilere göre işletme başına yaklaşık 7 ayrı parsel düşmektedir. Ortalama tarım arazilerinin büyüklüğü ve işletme sayısı başına düşen parsel sayısı üretim maliyetlerini artırmakta, modern tekniklerin uygulanmasını ve ulaşım ağının inşasını zorlaştırmakta, çiftçinin kazancını düşürmekte ve tarımsal rekabet ile tüketici fiyatlarını olumsuz etkilemektedir.

Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu'nda yapılan değişiklikle tarım arazileri miras yoluyla bölünmeyecek, asgari tarımsal arazi büyüklüğünün altındaki tarımsal arazileri toplulaştırabilecektir. Arazilerin büyümesi sektörümüzde üç pratik sonuç doğuracaktır. Birincisi çiftçi geliri teorik olarak artacağı için pazar canlanacaktır. İkincisi katma değeri daha fazla olan tarım makinaları imal edilecektir. Üçüncüsü daha büyük kapasiteli makinaların kullanım süreci artacak, bu da daha kısa zamanda yenilenmesi ihtiyacını doğuracaktır. Parçalı arazi yapısı ülkemizde daha büyük kapasitelerde ve kendi yürür nitelikte tarım makinası imal edilmesi önünde de büyük bir engeldir. Halen ülkemizde yeterli talep olmadığı için -bazı istisnalar hariç- büyük parsellere ve işletmelere uygun olarak imal edilmiş kapasitelerde tarım makinalarını üretip arz edilememektedir. Diğer yandan sınırsız köy projeleri (tarla sınırlarının sanal olarak kalkması)  konusunda çalışmaların hızlandırılması ile bu değişim süreci de hızlanacaktır.

Ülkemizde son bir iki yıldır büyük kapasiteli tarım makinalarına olan ihtiyaç artmıştır. Bazı bölgelerde, mülkiyeti farklı kişilere ait olan komşu parseller tek bir işletmeci tarafından aynı makine ekipmanla işlenmektedir. İşletme sayısının en çok arttığı arazi büyüklüğü 500 dekar ve üzeridir.

  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.