CHP Edirne Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu, son yıllarda uygulanan yanlış ve tutarsız tarım politikaları ile tarım sektörünün adeta uluslararası şirketlerin serbest piyasası haline geldiğine dikkat çekerek, 'Küresel Sermayenin Türkiye Tarımının Üretim Dinamiklerine Yaptığı Tahribatın Araştırılması' istemiyle meclis araştırma önergesi verdi.
23 imza ile yabancı sermayenin; Türk tarımı ve gıda sektöründe geldiği durumu, yerli sermaye kuruluşlarının yabancı tekellere devredilmesinin neden ve sonuçlarının incelenmesi için meclis araştırma önergesi isteyen Gaytancıoğlu, Türkiye tarımında; tohumculukta, gübre piyasasında, tarım ilaçlarında, tarım aletlerinde ve tarım bankacılığında ve özellikle tarıma dayalı sanayide, bitkisel yağ, tohumculuk, şeker sanayi vb. sektörlerde yabancı sermaye egemenliğinin her geçen gün arttığını belirtti.
SEBZE TOHUMLARINDA DIŞA BAĞIMLILIK
Ülkemizde ihtiyaç duyulan tohumun en az üçte birinin ithal edildiğini dile getiren Edirne Vekili Okan Gaytancıoğlu, sebze tohumlarında dışa bağımlılık oranının yüzde seksenlerin üzerine çıktığını belirtti.
CHP'li Gaytancıoğlu, 2018 yılında tüm tohumların sertifikalı olacağı yönündeki Bakanlar Kurulu Kararı'nın, Türkiye tohumculuğuna hâkim olan yabancı şirketlerde etkisinin artacağını ifade etti. Bu kararın biyoçeşitliliğede zarar vereceğini belirten Gaytancıoğlu, "Milli Tarım Projesini ortaya atan iktidar, milli tohumları yok etmek pahasına almış olduğu bu kararla, ülkedeki biyoçeşitliliğe büyük ölçüde zarar vermiş olacaktır" dedi.
ŞEKER PANCARINA NEŞTER
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, "Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan ve kamuoyu ile paylaşılan "Üretim Reformu Paketi Kanun Tasarısı" ile bazı Nişasta Bazlı Şeker firmalarına kota ayrıcalıkları tanınıyor. Ülkemizde 10 milyon insana ekmek kapısı olan ve yıllık 3.5 milyar dolar yerli katma değer sağlayan şeker sanayisi ile şeker pancarı tarımının adeta kolu kanadı kırılmak isteniyor.
TAVUKLARIN YARISI YABANCILARDAN
Türkiye'de beyaz et üretiminde ve yem sanayiinde faaliyet gösteren CP Standart firması, Tayland merkezli bir gruba geçmiştir. Bu demektir ki, bundan sonra Türk halkının yiyeceği tavukların yüzde 50'ye yakını Tayland, Brezilya ve Katarlıların sahip olduğu çiftliklerde üretilip, kesilecek ve iç piyasada sürülecek. Tavukçuluk sektöründeki bu durum diğer sektörlerde de benzerlik gösteriyor" ifadelerini kullandı.
JAPON FİRMASI TÜRK SOFRALARINDA
Japonya merkezli Ajinomoto Co'nun Türkiye'de toz çorba üretiminde oldukça önemli olan şirketleri satın aldığının altını çizen Gaytancıoğlu, "Artık halkımızın sofralarında yer alan toz çorbaların, keklerin, tatlıların tozunu Türkiye'de Japon firması üretecek, paketleyecek ve bizlere satacaktır" ifadelerine yer verdi.
PAZAR YABANCILARIN ELİNDE
Daha önce yerli gıda firmaların yaptığı birçok işleri şimdi büyük oranda yabancı firmaların yapmaya başladığına vurgu yapan CHP Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, "Türkiye'de suyu, gazozu, yabancılar şişeleyip satmakta, ayranı yoğurdu zeytinyağını toz çorbayı, tavuğu, eti yabancılar pazara sürmektedir" ifadelerini açıklamasına ekledi.
Gaytancğoğlu, bu bağlamda, yabancı sermayenin Türk Tarımında ve Gıda Sektöründe geldiği durumu, yerli sermaye kuruluşlarının yabancı tekellere devredilmesinin neden ve sonuçlarının incelenmesi amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını istediğini belirtti.
ARAŞTIRMA ÖNERGESİ
CHP Genel Başkan Başdanışmanı Doç. Dr. Okan Gaytancıoğlu'nun vermiş olduğu Meclis Araştırma Önergesi metni şu şekilde;
"Dünyayı tümüyle denetimi altına almak ve sömürünün istikrarını sağlamayı amaçlayan emperyalizm, bu politikaya uygun olarak mevcut ekonomik etkinliğini korumak adına Türkiye tarımı ve tarıma dayalı sanayi üzerindeki emellerine de devam etmektedir. Son yıllarda uygulanan yanlış ve tutarsız tarım politikaları ile de tarım sektörü adeta uluslararası şirketlerin serbest piyasası haline gelmeye devam etmektedir. Özellikle Türkiye Tarımında tohumculukta, gübre piyasasında, tarım ilaçlarında, tarım aletlerinde ve tarım bankacılığında, özellikle tarıma dayalı sanayide, bitkisel yağ, tohumculuk, şeker sanayi vb. sektörlerde yabancı sermaye egemenliği her geçen gün artmaktadır.
Söz konusu yabancı sermayenin Türk tarımı ve gıda sektöründe geldiği durumu, yerli sermaye kuruluşlarının yabancı tekellere devredilmesinin neden ve sonuçlarının incelenmesi ve konunun tüm boyutları ile araştırılması için Anayasamızın 98. ve TBMM İç Tüzüğünün 104. ve 105. Maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını saygılarımızla arz ederiz.
GENEL GEREKÇE
Türkiye'de yabancı yatırımcılar Tarım ve Tarımsal Sanayii'nde uzun yıllardır yaptıkları çalışmalar sonucu önemli bir yer edinmişlerdir. Ülkemizde Tohumculuktan, finansa, finanstan gıda firmalarına kadar yabancı sermayenin hakimiyeti artmaktadır. Ülkemizde ihtiyaç duyulan tohumun en az üçte biri ithal edilmekte, sebze tohumlarında dışa bağımlılık oranı yüzde seksenlerin üzerine çıkmaktadır. Yine Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş'un 21 Kasım 2016 tarihli Bakanlar Kurulu sonrasında yaptığı açıklamada 2018 yılında tüm tohumların sertifikalı olacağı yönündeki Bakanlar Kurulu kararının açıklaması ile birlikte Türkiye tohumculuğuna hâkim olan yabancı şirketlerin etkisinin artacağı açıktır. Milli Tarım Projesini ortaya atan iktidarın milli tohumları yok etmek pahasına böyle bir karar alması ülkedeki biyoçeşitliliğin büyük zarar görmesine de neden olmaktadır.
Bunların yanı sıra Türkiye'de gübre sanayii de ithal girdilere bağımlı bir endüstri olarak yer almakla birlikte, tarım ilacı imalatında da kullanılan girdilerin yaklaşık yüzde 90'ı da ithal edilmektedir. Bununla birlikte zaman içerisinde tekellik niteliğini yitiren Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nün son olarak 2008 yılında sigara, pipo, kıyılmış tütün ve nargile tütünüyle ilgili varlıkları özelleştirilmiştir. TEKEL'in sigara üretim kısmını satın alan British American Tobacco TEKEL markasını da devralmış ve böylece bu alanda da yabancı sermaye etkin duruma geçmiştir. TEKEL'in özelleştirilmesine ilişkin süreç en yok edici etkisini de tütün tarımı üzerinde göstermiş, tütün tarımından geçimini sağlayan bir milyona yakın insanımızın geleceği büyük bir risk altına girmiştir.
Öte yandan Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan ve kamuoyu ile paylaşılan "Üretim Reformu Paketi Kanun Tasarısı" ile bazı Nişasta Bazlı Şeker firmalarına kota ayrıcalıkları tanınmak istenmekte ve ülkemizde 10 milyon insana ekmek kapısı olan ve yıllık 3.5 milyar dolar yerli katma değer sağlayan şeker sanayisi ile şeker pancarı tarımının adeta kolu kanadı kırılmak istenmektedir.
Tarım sektöründeki bu girdilerdeki dışa bağımlılığın yanı sıra Türkiye'nin büyük beyaz ve kırmızı eti ile hayvan yemi üreticisi Banvit'in ödenmiş sermayesinin yüzde 79.48'ini oluşturan hisseleri de 915 milyon liraya Brezilya merkezli tavuk üreticisi BRF'ye satılmıştır.
Yine Türkiye'de beyaz et üretiminde ve yem sanayinde faaliyet gösteren CP Standart firması da yabancı sermayeli, Tayland merkezli bir gruba geçmiştir. Bu demektir ki bundan sonra Türk halkının yiyeceği tavukların yüzde 50'ye yakını, Tayland, Brezilya ve Katarlıların sahip olduğu çiftliklerde üretilip, kesilecek ve iç piyasada sürülecektir. Tavukçuluk sektöründeki bu durum diğer sektörlerde de benzerlik göstermekte ABD'li gıda şirketi Bunge, Anadolu Grubu şirketi Ana Gıda'yı satın almasıyla ve kotalarda yapılan düzenlemelerle sektöre hakim hale gelmiştir.
Japonya merkezli Ajinomoto Co, Türkiye'de toz çorba üretiminde oldukça önemli olan şirketleri satın almıştır. Artık halkımızın sofralarında yer alan toz çorbaların, keklerin, tatlıların tozunu Türkiye'de Japon firması üretecek, paketleyecek ve bizlere satacaktır. Kısacası daha önce bizim yerli gıda firmalarımızın yaptığı birçok işleri şimdi büyük oranda yabancı firmalar yapmaya başlamıştır. Türkiye'de suyu, gazozu, yabancılar şişeleyip satmakta, ayranı yoğurdu zeytinyağını toz çorbayı, tavuğu, eti yabancılar pazara sürmektedir.
Söz konusunu yabancı sermayenin Türk Tarımında ve Gıda Sektöründe geldiği durumu, yerli sermaye kuruluşlarının yabancı tekellere devredilmesinin neden ve sonuçlarının incelenmesi ve konunun tüm boyutları ile araştırılması için Anayasamızın 98'inci ve TBMM İç Tüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını saygılarımızla arz ederiz."
Hudut Gazetesi