Tahıl ambarını kütür ambarına dönüştüren, yarınlara bir mum yakan Hayati Çalık ile kısa bir söyleşi gerçekleştirdik.
Ordu'nun İkizce ilçesinde yaşayan 2 çocuk babası Hayati Çalık, tahıl ambarını kütüphaneye çevirmiş. 'Her Kütüphane Bir Hapishane Kapatır' sloganıyla yola çıkan Hayati Bey ile Kültür Ambarı'nı konuştuk.
Hayati Bey, Kültür ambarı nedir? Bu Kütüphaneyi nasıl kurudunuz? Hedefleriniz, faaliyetleriniz nelerdir?
Kültür Ambarı Ordu ilinin İkizce ilçesinde uzun yıllardır ekolojik tarım yapılan bir tarım arazisi içerisinde bulunan yaklaşık 6 bin kitaplı halka açık özel bir kütüphanedir.
Kitapları içinde barındıran yapı, Karadeniz Bölgesine özgü tahılların, meyvelerin, kışlık yiyeceklerin depolandığı rutubet oluşturmayan farelerin ulaşamadığı adına Ambar yada Serender dediğimiz ahşap otantik bir yapıdır.
Son yıllarda sistemli bir şekilde uygulanan politikaların tarımı bitirmesinden sonra ambarımıza koyacak bir şeyimiz olmadı, atıl kaldı. Tarımsal üretimin bitmesi kültürel üretime engel değildi. Biz de bu ambarla kültürel üretime önce kitapla başlayalım sonra çeşitliliği arttırır, üretime devam ederiz diye düşündük. Hem kitapla insanları buluşturur, çevrenin eğitimsel ve kültürel gelişimine katkıda bulunur, bu vesile ile de söz konusu binayı Ambarı geleceğe taşırız düşüncesiyle tahıl ambarımızı kütüphaneye dönüştürdük. Kendi kitaplarımızı koyduk ve dostlarımızın arkadaşlarımızın ve bizi facebook/kulturambari sayfamızdan takip eden değerli kitapseverlerin gönderdiği kitaplarla çevremize kültürel zenginlik kazandırdığımıza inanıyorum.
Genelde ülkemizde, özelde de yöremizde kitap okuma alışkanlığının olmadığını ve kitabın çevre insanının yaşamında pek yer işgal eden bir unsur olmadığını biliyoruz. Bu durum ülkemiz geneli için pek farklı sayılmaz. Toplum olarak neden okumadığımızı sorgularsak:
Çocukluğumuzdan beri kitap okumaya özendirilmedik
Çoğumuz anamızı babamızı kitap okurken görmedik
Yakınımızda çevremizde kitap satan, kitap okunan mekanlar, kütüphaneler görmedik
Kitap okumayı boş zaman değerlendirmesi olarak gördük
Ekonomik durumumuz elvermedi.
Düşünceye düşman, kitaba düşman, kitap yakan, kitabı silahla eş değer gören yönetimlerle cuntalarla büyüdük.
Kitapla insanlarımızı buluşturmak olan amacımızın bu kısır döngüyü kıracağına inanıyorum. Kitabın, bugün Kültür Ambarını sırf meraktan gelip müze ziyareti gibi düşünenlerin bile yarın yaşamlarına gireceğine inanıyorum.
Bu beklentiler dışında Kültür Ambarının çevre insanının sosyo-ekonomik yapısını irdeleyen, bugün var olan sayısız sorunlarını dile getirebilecekleri, tarım odaklı yaşamları olan bu insanların tarımla ne kadar barışık olup olmadığının sorgulandığı, bölgenin göç verme nedenlerinin, bölge ekolojik sisteminin tehdit altında olduğu bugünlerde bunun nedenleri ve doğuracağı sonuçların ve benzeri konuların konuşulacağı, tartışılacağı forumlar sempozyumlar düzenlenmesini hayata geçirmek, öncülük etmek gibi sorumluluklar yüklediğine inanıyorum.
Tabi ki bunları hayata geçirmenin zorluklarının farkındayım. Kültür Ambarı olarak ekonomik nedenlerden kaynaklanan altyapı sorunlarımız, eksikliklerimiz var. Yerel yönetimlerden ve bizlerin bu çabasına destek olması gereken kurumlardan gerekli desteği alamasakta kendimize yüklediğimiz bu sorumlulukları er yada geç hayata geçirmeye kararlıyız.
'Her Kütüphane Bir Hapishane Kapatır' sloganı oldukça etkileyici...
Bizim 'Her Kütüphane Bir Hapishane Kapatır' sloganıyla yola çıkmamız, suç işleme oranıyla insan haklarına saygının, kitabın ve doğru eğitimin toplum yaşamındaki işgal ettiği yer ile doğru orantılı olduğuna inanmamızdandır. Ne zamanki kütüphanelerle birlikte kitap okuyanların sayısını arttırırız o zaman yeni hapishaneler yapmaya gerek kalmayacaktır.
Ne yazık ki günümüz Türkiye'sinde okullar bitirenlerin, diploma sahibi olanların sayısının artması toplumun daha aydın daha kültürlü olduğunun göstergesi olmuyor. Aydınlanmacı çağın gelişimine paralel, üretim için eğitim anlayışı hayata geçirilmediği sürece eğitimli toplum olarak adlandıramıyoruz kendimizi.
Eğitim üzerine birkaç söz söyleyecek olursanız...
Kırsalda küçük ilçelerde eğitim gören öğrencilerle, büyük şehirde her türlü olanağa sahip, özel okullarda okuyan, özel dersler alan öğrenciler aynı sınava sokularak yarıştırılıyor. Sonrada adına eğitimde fırsat eşitliği diyoruz. Toplumdaki adaletsizlik burada başlıyor. Bu durum kırsaldaki çocuklarımızın eğitim anlamında kültür anlamında hayatı tanıma, pratik kazanma anlamında yaşama eksik ve yetersiz başlama sonucunu doğuruyor. Söz konusu öğrenciler gençler kişisel çabalarıyla okuyarak araştırarak sorgulayarak kendilerini yetiştirebilirlerse yarışa katılabilecek, ortak olabileceklerdir.
Kültür Ambarı bu amaca biraz olsun katkı sağlayabilmek için elinden geleni yapmaya çalışıyor.
Çünkü biz işe başlarken 'Geleceğe Yarınlara Yakılmış Bir Mum' olarak gördük Kültür Ambarını. Bu mum hep yanacak ve sayılarının artması için elimizden geleni yapacağız.
Vatandaşların ilgisi hakkında neler söyleyeceksiniz?
Kütüphanemize halkımızın ilgisi meraktan ziyaret etme düzeyinde şimdilik. İlçemizdeki Yüksekokul öğrencilerinin ilgisi umut verici. Ödünç kitaplar alıyorlar, hafta sonlarını piknik yaparak kültür ambarı yerleşkesinde geçirmek istiyorlar. İlçemizde bizim dışımızda yapılan etkinliklerde kütüphane yerleşkesinde yapılmak isteniyor.
Bizim acelemiz yok. Bir yerden başladık. Biz Mumumuzu yaktık. Bir yol açtık, ışığa aydınlığa güzel günlere çıkacağımız bir yol ve bu yolda bize eşlik edecek güzel insanların olduğunu bilmek umudumuzu arttırıyor.
Kitapsız hayatın kör, sağır ve dilsiz bir hayat olduğunu bilerek bu yoldaki çabamızı hep sürdüreceğiz. Gelecek adına. çocuklarımız adına. ülkemiz adına.
Bu çabamıza katkı sağlamak, güç katmak, el vermek isteyen olursa bizim elimiz hep hazır olacak.
Röportaj: Tuğba Gülsever