Diyelim ki mideniz kazınıyor ve canınız acılı bir Adana kebabı istedi.. Restorana gittiniz ve siparişi verdiniz.. Kısa süre sonra Adana kebap önünüzde... Görüntü güzel, koku şahane, lezzet de fena değil. Yediniz, afiyet olsun.
Peki ne yediniz? Adana kebap mı?
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın taklit ve tağşiş yapan şirket ve markaların isimlerini paylaştığı son kamuoyu duyurusuna göre yediğiniz şey Adana Kebap da olabilir, kanatlı eti de.. Hatta at ya da eşek eti bile tüketmiş olabilirsiniz. Artık bahtınıza..
Bakanlık, taklit, tağşiş yapıldığı veya ilaç etken maddesi ilave edildiği tespit edilen toplam 229 firmaya ait 355 parti ürünü kamuoyu ile paylaştı.
Listede neler yok ki? Tabir yerindeyse yiyeceklerin içinden bir tek biz çıkmamışız.. Olmaması gereken her şey var...
Birkaç örnek verince ne demek istediğimizi daha iyi anlayacaksınız..
Mesela kuzu saç kavurma yapan bir işletme ürünlerinde hindi eti kullanmış. Neye niyet neye kısmet..
Ya da canınız 'dana kıymalı kol böreği' çekti diyelim.. Ama işletme ürünün içinde 'at eti' kullanmış.
Peki hiç at etiyle yapılmış lahmacun yediniz mi? Bakanlığın yayımladığı listeye bakarsanız farkında olmadan yemiş olabilirsiniz.
İsyanınızı duyar gibiyim.. 'Dışarıda ne idüğü belirsiz gıdaları tüketeceğime evde kendim yemek yaparım' dediniz ve kasabın yolunu tuttunuz. Yarım kilo çiğ kırmızı et istediniz. O da ne! Dana kıyma diye aldığınız ürün 'tek tırnaklı eti' ile karıştırılmış.
Bakanlığın açıkladığı listede tek tırnaklı etinin tespit edildiği ürünler arasında çiğ kırmızı etin yanında lahmacun ve pide harcı da var, sucuk ve ızgara köfte de... Bazı sosis ve salam markalarında tükrük bezi, deri dokusuna bile rastlanmış..
Süt ve süt ürünleri tarafında da durum çok farklı değil..
Yoğurtta bitkisel yağdan, jelatine kadar farklı katkı maddelerine rastlanırken, peynirde de bitkisel yağ ve nişasta kullanılmış.
Gelelim zeytinyağlarına...
Adı, görünüşü, kokusu ya da üzerindeki etiket natürel sızma zeytinyağı dese de birçoğumuz aslında kanola, ayçiçek, mısır, pirina ve pamuk yağlarını zeytinyağı niyetine bir güzel tüketmişiz.
Peki ya bal?
Sahtekârlar orada da boş durmamış.. Kestane, çiçek, çam balı yediğimizi sanırken aslında şeker tüketmişiz. Taklit ve tağşiş yapılan ballarda yüksek miktarda fruktoz ve glukoza rastlanmış.
Yediklerimiz bu şekilde ama içtiklerimiz de bundan farklı değil..
Karışık meyve aromalı gazlı ve gazsız bir çok içecek markasının ürünlerinde ilaç etken maddesine rastlanmış..
Verdiğiniz paraya mı acırsınız, sağlığınızın tehlikeye düşürülmesine mi?
Türkiye'de kayıt altına alınmış üretim yeri, satış yeri ve toplu tüketim yeri dahil 624 bin işletme var.
2016 yılı ağustos ayı itibariyle 558 bin gıda denetimi gerçekleşmiş.
Bu denetimlerde 8 bin 551 adet idari para cezası uygulanmış, 69 firma hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulmuş.
Ancak her zaman söylediğimiz gibi denetimlerde hâlâ nicelik ve nitelik sorunu olduğunu düşünüyoruz.
Türkiye'deki gıda denetimlerinde 'izlenebilirlik' ve 'şeffaflık' problemi olduğu yönünde kaygılarımız var.
Yaptırımların yetersiz, cezaların caydırıcılıktan uzak olduğu kanaatindeyiz.
Bu durum hakkıyla üretim ve satış yapan firma ve markalara da zarar veriyor. Haksız rekabetlere yol açıyor.
Tablonun özeti böyle...
Bloomberght