Sofralarımızın vazgeçilmezleri arasında yer alan patateste siğil hastalığı büyük ekonomik kayıplara neden olmaktadır.
Bu hastalığın Avrupa'ya ilk defa 1840-50 yıllarında patates üretimini sınırlandıran Patates geç yanıklık (Phytophthora infestans) hastalığından sonra Güney Amerika'dan Avrupa'ya ıslah materyali olarak getirilen hastalıklı patates yumrusu ve toprak örnekleri ile bulaştığı düşünülmektedir. Avrupa bu hastalıkla ilk kez 19. yüzyılın sonlarında tanışmıştır.
Türkiye'de ilk kez Karadeniz Bölgesinde 2003 yılında Ordu ili Aybastı ilçesinde yerel patates çeşitlerinde tüketim amaçlı yetiştiricilik yapılan ev bahçelerinde, ardından aynı yıl Orta Anadolu Bölgesinde Niğde ve Nevşehir illerinde ticari olarak yetiştirilen Agria, Donella, Granola, Marfona ve Russet Burbank çeşitlerinde bulunduğu bildirilmiştir
2007 yılına kadar Orta Anadolu'da Nevşehir, Niğde ve Kayseri Karadeniz Bölgesinde Ordu, Trabzon, Giresun illerinde görülen hastalık farklı bir bölge olarak Doğu Anadolu bölgesinde Erzurum ilinde görülmüştür (Çakır vd. 2008). Tespit edilen yeni bulaşık alanlar en fazla sırasıyla Nevşehir, Niğde ve Kayseri illerinde belirlenmiştir. Erzurum ilinde 2007 yılında çok sınırlı alanda bulunan bulaşıklığın daha sonra resmi olarak eradike edildiği ve bu yere meyve bahçesi tesis edildiği bildirilmiştir.
Dünyada birçok ülkede sınırlı ya da yaygın olarak patates siğil hastalığı bulunmaktadır. Synchytrium endobioticum'un bulunduğu ülkeler Avrupa'da; Ermenistan, Avusturya, Beyaz Rusya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Faroe Adaları, Finlandiya, Almanya, İrlanda, İtalya, Letonya, Lüksemburg, Karadağ, Hollanda, Norveç, Polonya, Romanya, Rusya, Slovakya, Slovenya, İsveç, İsviçre, Türkiye, Bulgaristan, Ukrayna, İngiltere, Asya'da; Bhutan, Hindistan, Nepal, Afrika'da; Cezayir, Güney Afrika, Tunus, Amerika'da; Bolivya, Kanada, Ekvator, Falkland Adaları, Peru, Okyanusya'da; Yeni Zelanda ve Gürcistan'dır.
BİYOLOJİSİ
Synchytrium endobioticum toprak kökenli obligat bir fungustur. Fungusun sporangiumu (kışlık ya da dinlenme sporları) 200-300 adet hareketli zoosporları ihtiva eder. İlkbaharda sıcaklık 8?C'nin üstüne çıktığında hastalıklı bitki artıklarında veya toprakta mevcut sporangiumdan çıkan, arkadan tek kamçılı zoosporlar topraktaki su içerisinde hareket ederek yayılırlar. Zoosporlar 1-2 saat canlı kalabilirler, konukçu bitkinin toprak altı organlarına ulaşınca kamçılarını kaybederek enkist haline dönüşür ve konukçu dokusunu doğrudan penetre eder. Doku içerisinde beslenerek gelişir ve etrafını sarımsı kahverengi bir zarla sarar. Bu zamanda fungusun salgıladığı maddelerle hücrenin genişlemesine ve bunun etrafındaki hücrelerin kontrolsüz büyümesine ve bölünmesine sebep olur. Konukçu hücrenin içindeki tek nükleuslu ve oldukça büyümüş olan etmen kendi dışına doğru damla şeklinde bir çıkıntı oluşturur ve bu çıkıntının içine hücrenin sitoplazması ve nükleusu geçer. Prosorus adı verilen bu çıkıntı büyüyerek bitki hücresini doldurur ve hücrenin ölmesine neden olur. Bundan sonra nükleus bir seri bölünmeye gider ve iki nükleus sayısı 32'e ulaşır. Bu anda prosorus her biri çok nükleuslu olan 4-9 poligonal parçalara ayrılır. Bu parçalarda nükleus bölünmesi devam eder ve her bir parçada 200-300'e ulaşır. Bunların her biri ince bir çeperle çevrilerek sporangiuma veya gametangiuma dönüşür. Sporangium veya gametangium oluşumu daha ziyade çevre şartlarına bağlıdır. Ortamda bol su olduğunda, zoospor üretildiği halde, su eksikliği gibi bazı stres koşullarında zoosporlar zigot oluşturmak üzere birleşirler. Çift kamçılı yapıya sahip olan zigot konukçu epidermisine rastladığında kamçılarını atarak konukçu hücresine penetrasyonu gerçekleştirmek suretiyle enfeksiyonu başlatır. Enfeksiyona uğrayan konukçu hücresinin parçalanması neticesi toprağa karışırlar. Sporangium (dinlenme sporu veya kışlık spor) toprakta en az 30 yıl canlı kalabilir ve 50 cm kadar derinliğe kadar bulunabilir.
TESPİT VE TANIMLAMA
Belirtileri
Patates siğil hastalığı konukçu bitkiyi öldürmez. Hastalanmış patates bitkilerinin yeşil aksamında hiçbir değişiklik görülmez tıpkı sağlam bitki görünümünde olur ancak yeşil aksamda bazen bitkinin canlılığında azalmaya neden olabilir. Yapraklar ve çiçekler seyrek olarak hastalıkla enfekte olabilse de asıl enfeksiyon merkezi kökler hariç yumru, stolon ve kök boğazıdır. Yumruda başlangıçta beyaz daha sonra yeşil ve ilerleyen zamanda koyulaşarak çürüyen karnabahar benzeri urlar meydana getirir.
Urlar morfolojik olarak, karnabahara benzeyen hiperplastik doku şeklinde gelişen biçimsiz, tomurcuklanmış yapıdadır. Urlar, toplu iğne başı büyüklüğünden yumruk büyüklüğüne kadar olan boyutlarda olabilir. Tipik bir ur başlangıçta beyazdır, kabaca elips şeklinde, düzensiz ancak yapı olarak genellikle katı olmayıp, yumuşak, etli ve pürüzlü yapıdadır.
Yumrudan kolaylıkla kopabilmektedir. Genellikle, gelişmekte olan bir ur, toprak seviyesinden açığa çıktığında, rengi yeşile döner ve zamanla toprak altında veya üstünde, yaşlandıkça rengi koyulaşır, kahverengine dönüşür. Bazen yumrunu tamamı ur halline dönüşebilir. Hastalık yumruda makroskobik olarak kolayca tanınabilir.
Tespit ve inceleme yöntemleri
Sürveyler yumru kontrolü ve toprak örneklemesi şeklinde yapılmalıdır. Yumru kontrolleri hasatta tarla boyunca zikzak çizerek yumruların makroskobik olarak kontrolü şeklinde yapılır. Toprak örneği tarlayı temsil edecek şekilde tarlada patates üretimi yapılmak isteniyorsa dikim öncesi alınmalıdır, diğer kontroller içinse toprağın uygun olduğu her dönemde alınabilir. Toprak 0-20 cm derinliğe kadar bir burgu ya da diğer uygun bir araç ile alınır. Tarla belirli genişlikteki şeritlere bölünür (8 m). Bütün şeritlerden 8 adımda bir 50 g örnek alınarak bir kova içerisine toplanır (8x8m). 90 örnek toplandığında bir numune kabul edilir. Tarlanın kalan kısmı da aynı uygulama yapılarak örneklendirilir.
NASIL YAYILDIĞI, DAĞILIM YOLLARI, ARAÇLARI
Hastalığın toprakta doğal yollarla yayılması toprak suyu vasıtasıyla çok kısa mesafelere olabilmektedir. Asıl yayılma yolu bulaşık tarla toprağı ve yumrulardır. Bununla birlikte tarımsal faaliyetlerde bulaşık toprağın taşınmasına neden olan her türlü hareket örneğin patates tarımı yapılırken kullanılan ayakkabılara bulaşan toprakla, bulaşık alanlarda kullanılan makine ve aletlerle, bulaşık topraklardan gelen patates yumruları veya burada yetiştirilen konukçu olmayan diğer bitkilerle, toprak yüzeyinden esen rüzgarla veya toprak taşıyan sel sularıyla, bulaşık tarlalarda gezdirilen hayvanların ayakları ile kısaca toprak taşıyabilecek her şeyle çok rahat yayılabilir. Sporangium hayvan bağırsaklarında da canlılığını sürdürebildiği için hayvan artıkları ile de yayılabileceğinden hastalıklı yumrular hayvan yemi olarak kullanılmamalı ve tarlada kalan patatesler hayvanlara yedirilmemelidir.
Kontrol (mücadele)
Bu hastalığın kimyasal mücadelesi bulunmamaktadır. Zorunlu karantina önlemleri ve dayanıklı patates çeşitlerinin kullanımı ile hastalığın yayılması önlenmelidir.
KARANTİNA TEDBİRLERİ
Tarlada en az bir bitkide hastalık belirtisi görülmesi halinde tarlanın tamamı bulaşık kabul edilir.
1- Bulaşık olduğu belirlenen tarlada patates üretimi yasaklanmalıdır.
2- Bulaşık tarlada üretim materyali yetiştirilmesi (fide, fidan vs) yasaklanmalıdır.
3- Bulaşık parsel sınırlandırılmalı ve civarındaki alanları korumak üzere yeterli genişlikte bir güvenlik kuşağı oluşturulmalıdır.
4- Bulaşık tarlanın etrafını saran alanlarda patates yetiştiriciliği yapılacaksa S.endobioticum'un bulaşık tarladaki patotiplerine dayanıklı olan patates çeşitlerin yetiştirilmesi sağlanmalıdır.
5- Bulaşık tarladan elde edilen yumrular kesinlikle tohumluk, sofralık ve hayvan yemi olarak kullanılmamalı, yakılarak veya bulunduğu tarlada derin çukurlara gömülerek örtülüp imha edilmelidir.
6- Tarlada kalan yeşil aksam ve yumru artıkları da yakılarak imha edilmeli, tarla kenarındaki Solanum türlerine ait yabancı otlar temizlenmelidir.
7- Üreticiler, tarla işleme, çapalama ve hasat sırasında kullandıkları her türlü araç gerece, hayvanların ayaklarına ve hasat edilen ürün üzerine yapışan bulaşık toprağı tarla dışına çıkararak temiz alanların bulaşmasına neden olacak her türlü hareketten kaçınmaları ve bunu önleyici tedbirlerin alınması gerekmektedir.
8- Sporangia hayvan bağırsaklarında da canlılığını sürdürebildiği için hayvan artıkları ile de yayılabileceğinden hastalıklı yumrular hayvan yemi olarak kullanılmamalıdır.
9- Bulaşık tarlada kullanılan her türlü araç ve gereç yüzde 5'lik çamaşır suyu (NaOCl) ile dezenfekte edilmelidir.
www.tarimorman.gov.tr