Spirulina, asrın gıdası olarak nitelendirilen mucizevi bir yosun türüdür.
Spirulina, mavi yeşil alglerden olan bir yosun türüdür. Geçmişi yüzyıllar öncesine de dayanıyor. 1500’lü yıllardan kalan kaynaklarda Aztekler tarafından da kullanıldığı bilgisine ulaşıyoruz. Ayrıca Çad gölü kıyısında yaşayan Kanembu kabilesi yerlileri de bu besini çok eski çağlardan beri kullanmaktadırlar.
Bilimsel anlamda spirulina üzerine çalışmaların başlaması ve ticari anlamda da değerlendirilmesi 1963 yılında Fransız Petrol Araştırma Enstitüsü tarafından yapılmış ve daha sonra NASA astronotlarına besin tableti yapılması amacıyla bu yosun çeşidi üzerinde çalışmalar yapmıştır. 2000’li yıllarla birlikte Birleşmiş Milletler ve Dünya Tarım Örgütleri tarafında bu besinin hem çocuklar hem de yetişkinler için çok faydalı olduğu kabul edilmiş. Amerika, Japonya, İsrail, Tayvan, Tayland gibi ülkelerde üretilen spirulina'nın üretimi ülkemizde başarılı olmaktadır. Özellikle Ege ve Akdeniz Bölgelerinde üretilebilmektedir.
Basit bir su yosunu görüntüsündeki spirulina, doğadaki en zengin biyolojik değerde bitkisel proteine sahip olan bir besindir. 2000’den fazla enzim içerir. İçerdiği protein oranı %65 dir ki bu rakam en yakın rakibi olan soya fasulyesinin yaklaşık olarak 2 katıdır. Doğadaki en zengin demir oranına da sahiptir. Doğadaki en zengin antioksidan kaynaklarındandır. Vitamin B-1, B5 ve B6, mineraller olarak çinko, magnezyum ve bakır, süper antioksidan olan beta-karoten, E vitamini ve selenyum da içerir. Spirulina’nın içerdiği besin değerleri ve antioksidanlar en fazla kurutma ve tabletleme işlemleri sırasında uygulanan ısı ve oksitlenme nedeniyle zarar görmektedir.
Doğal yeşil rengi ise gıda boyası olarak kullanılmaktadır. Elde edilen gıda boyası, hem besleyici hem de zararlı bir içeriğe de sahip değil. Yosun, ilaç yapımında da kullanılmaktadır. Bazen direkt bazen de içeriğinden ekstrakte edilen karoten, fikosiyanin asit gibi maddeler ilaçlara eklenebilmektedir. Bu ilaçlar vitamin takviyesi olarak alınmaktadır.
Yosunların bir diğer önemli özelliği de besin olarak suda bulunan nitrat, fosfat, amonyum gibi tuzları bünyelerine alarak organik hale dönüştürmeleridir. Spirulina ile atık sular temizlenebilmektedir. Gübre ya da herhangi bir tarım ilacına ihtiyacı da yoktur. Küresel ısınma ve çevre kirlenmesi karşısında çaresiz kalmamak için klasik tarıma alternatif oluşturabilecek bu tür ürünlerin üretiminin hızlıca arttırılması tüm dünya ve ülkemiz için gereklidir.
Hayal Senem Sayan