Rumca bir kelime olan piri'na zeytinin, sıkıldıktan sonra yağ bakımından zenginliğini yitirmeyen, gübre veya hayvan yemi olarak kullanılan küspesidir.
Yağı kalmayan pirina, artık tam bir posadır. Bu posa, ya doğrudan işyerinin ocağında yakıt olur ya da silindir biçiminde preslenerek kurutulur(pelet) ve dışarı satılır. 2 kilo pirina posasının, 1 kilo fueloile eş değerde kalorisi vardır. Ayrıca, pelet küllerinden de, yüksek oranda potasyum oksit taşıdıkları için, gübre olarak yararlanılabilir.
Neden Pirina?
Bu ürünlerin içeriklerinde kükürt oranın çok az bulunması sebebiyle çevre dostu yakıtlardır. Geçmişte çok fazla değerlendirilmeyen bu ürünler enerji fiyatlarındaki hızlı artışa ve çevresel sorunların artmasına paralel olarak giderek daha fazla kullanılmaya başlanacaktır.
Pirina Yağı: Pirina, zeytinlerin, mekanik olarak yağa dönüştürülmesinden sonra arta kalan katı alt üründür. 100 kg zeytinden ortalama 10-27 kg zeytinyağı, 35-45 kg pirina; 100 kg pirinadan, ortalama 6-7.5 kg Pirina yağı, 60-70 kg kuru pirina elde edilmektedir. Elde edilen pirina yağı, daha çok sabun yapımında kullanılmaktadır.
Lampant: Aydınlatmaya yarar ya da lambalık diye çevirebileceğimiz bu kategori natürel yağ, kusurlu olarak nitelendirilir. Asit oranı, % 3,3’ün üzerinde olan küflü ve bozuk yağları simgeler.
Pirina (kimi zaman aslında yanlış kullanımı olan prinaya da rastlayabilirsiniz) aslında birden çok anlama geliyor. Öncelikle yağı alınan zeytinden arta kalan nemli ve biraz da yağlı posanın adı pirina. Bu nemli posadan senede 250.000 ton (evet tam iki yüz elli bin ton) üretiliyor Türkiye’de. Aslına bakacak olursanız pirina zeytinyağı üretiminin yan ürünü, atık maddesi. Eğer işlenmez de doğaya olduğu gibi atılırsa çevreye zararı bile var. Rutubetle temas ettikçe aside dönüşen yağı ve kara suyu ile potansiyel bir tehlike. Ama şanslıyız ki hemen hemen tüm pirina’yı işleyecek kapasitemiz var Türkiye’de. İşte bu zeytinyağı üretim sürecinin atığı kurutulup işlendiğinde çok verimli, temiz ve ekonomik bir yakıt elde ediliyor. Bu yakıtın da adı pirina. Kimi zaman pirina yakıtı, pirina kömürü ama çoğunlukla sadece pirina olarak satılıyor.
Pirina zeytin mucizesinin sadece bir yönünü temsil ediyor elbette. Ege ve Akdeniz’de yaşayan büyüyen insanların genlerine işlemiştir zeytin mucizesi. Zeytin bin yıllardır, Akdeniz’deki ilk medeniyetler kendini gösterdiğinden beri, hatta Akdeniz havzasında ilk yerleşimler kurulduğundan beri vazgeçilmez bir üründür zeytin. Tanrıların meyvesi, bereketi ile barışın simgesidir. Hadi tarihini, mitolojideki yerini, nice topluma simge oluşunu bir kenara koyalım da soframıza çevirelim gözümüzü. Mutfaktaki yeri de hiç de daha az göz kamaştırıcı değil. Kahvaltının olmazsa olmazı, yağların en sağlıklısı için yine zeytine dönüyoruz, hem de binlerce senedir. Ama bizim konumuz tüm bu bilindik zeytin mucizelerinden biraz daha farklı, zeytinin biraz daha az bilinen yönüyle ilgili, yani pirina ile.
Zeytinyağı üretimi sırasında zeytinler önce kırılırlar, sonra üretim tipine göre ya sadece mekanik yöntemlerle sıkılarak yağı çıkartılır ya da iki veya üç fazlı sistemlerde sisteme ilave edilen sıcak su vasıtası ile hamur haline getirilen zeytinler santrifüj esasına dayanan bir sistem ile işlenir. Bu işlemin sonucunda üretim tipine göre %30 ila %60 arasında su içeren biraz da yağ içeren bir posa kalır. Bu posaya pirina denir. Bazı zeytinyağı üreticileri bu pirinayı da hemen aynı üertim tesisinde hexan solventi ile işleyerek rafine pirina yağı elde ederler. Pek çok zeytinyağı fabrikası ise prinayı işlemeyi tercih etmez. İşte bu zeytinyağı fabrikasının yüz çevirip bir köşeye fırlattığı (yani peşin parayı verene sattığı demek istiyorum) yağlı ve nemli posa işlendiği zaman hem ikinci bir yağ üreteci hem de mükemmel bir yenilenebilir yakıt kaynağına dönüşüyor.
Kaynak: Orpir, pirina data