Kalkınma Atölyesi, 'Türkiye'de Mevsimlik Tarımsal Üretimde Yabancı Göçmen İşçiler Mevcut Durum Raporu hazırladı.
Rapora göre Türkiye'de göçmen işçiler ile birlikte ilk akla gelen üç temel göçmen grubunu sırayla; Suriyeli, Gürcü ve Azeri işçiler oluşturuyor. Savaştan kaçarak geçici koruma statüsünde Türkiye'ye sığınan üç milyona yakın Suriyelinin dikkate değer bir kesimi kayıtdışı şekilde mevsimlik tarım işçisi olarak çalışıyor. Türkiye'de yaşayan mevsimlik tarım işçileriyle sokulan rekabet sömürünün daha da derinleşmesine neden oluyor.
Raporda aktarılan 4 Mart 2016 Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre 2011 yılından itibaren Suriye'deki iç savaştan kaçıp Türkiye'ye 2 milyon 733 bin 284 Suriyelinin geldiği ifade edilirken, bunların sadece 272 bin 670'i barınma evlerinde yaşıyor. Suriyeliler hemen hemen Türkiye'nin her yerinde mevsimlik tarım işçiliği yapıyor. Bunun yanı sıra bir kısmı da imalat sanayi, inşaat ve hizmet sektöründe işçi olarak çalışıyor. Akrabalık ilişkileri ise mevsimlik tarım işçilerinde önemli yer tutuyor. Akrabalık ilişkilerinin dışında kalan göçmenlerin mevsimlik tarım işine ulaşamadığı söylenirken, kendi imkanları ile Karadeniz Bölgesine gelen Suriyeli göçmenlerin iş bulamadıkları, bir kısmının geçimini sağlamak için sokaktan yardım topladığı belirtiliyor.
GELİRLER DÜŞÜYOR
Mevsimlik tarım işlerinde iş bulma olanağı sağlayan tarım aracıları devreye giriyor. Bu aracılar yol, ulaşım vb sebepler ile işçilerden komisyon alarak sömürünün daha da derinleşmesine neden oluyor.
Türkiye'de mevsimlik gezici tarım işçiliği toplumun en yoksul kesimleri tarafından yapılırken şimdi bu yeri Güneydoğulu mevsimlik tarım işçileri ile Suriyeli göçmenler arasındaki rekabet izliyor. Suriyeli Mevsimlik tarım işçilerinin daha ucuza çalıştırılması yevmiyelerin sabit kalmamasına ve gelirin düşmesine sebep olarak gösterilirken emek sömürüsünün derinleşmesi ve farklı işçi grupları arasındaki gerilimin artmasına yok açtığı vurgulanıyor.
Aynı zamanda yerli halkın göçmenlerle girdikleri ilişki ve göçmenlerin 'öteki' olarak değerlendirilmesi toplumsal ayrımı derinleştiriyor. Bazı durumlarda göçmenler yerli işçilerle karşılaştırılıp aralarındaki farklar işaret edilirken bazı durumlarda Gürcü işlerle kıyaslanıyor. Gürcü işçilerin daha temiz olduğu söylenerek işçiler arasında ciddi baskılar yaratılıyor. Raporda, Suriyeli işçiler bu durumda işlerini kaybetmemek adına daha düşük ücretle, daha uzun saatler çalışmak zorunda kalıyor.
GÜRCÜLER ÇAY-FINDIK HASADINA, AZERİLER OT BİÇMEYE GELİYOR
yer alan verilere göre, 2014 yılında Gürcistandan 1 milyon 755 bin 289 kişi Türkiye'ye giriş yaptı. Bu sayının mayıs-ağustos ayında en yüksek seviyeye ulaştığı belirtiliyor. Mayıs ve Ağustos aylarında artan girişlerin çay ve fındık hasadı zamanı olması ile Gürcü işçilerin bir kısmının tarımsal üretimde yer almasının işareti olarak yorumlanıyor.
Yine 2014 yılında 657 bin 684 Azeri, Tükiye'ye giriş yaparken, Dilucu Sınır Kapısı'ndan 206 bin kişi girdi. Bu girişlerin hepsi tarımsal üretimle ilişkili olmasa bile Kars ve Ardahan bölgesinde kaba hayvan yemi için ot biçme dönemi olan Ağustos ayında yoğunlaştığı görülüyor.
'HİÇ AĞZINI AÇMAZ, HEP AYNI YERE OTURUR'
Özellikle Suriyelileri çoban olarak çalıştıran aileler, göçmenleri daha yakından gözlemleme imkanı bulmuşlar. Suriyeli çobanları anlatmak için bir görüşmeci şu ifadeleri kullandı: "Her Allah'ın günü gelir, hep aynı yere oturur. Ellerini, yüzünü güzelce yıkar. Temizliğine düşkündür. Namazını kılar, gelip hep aynı yere oturur. İnsan hiç başka yere oturmaz mı? Hiç ağzını açmaz. Tek kelime etmez.'
Evrensel