Hem turfanda hem mevsimlik sebze ve meyvede katlanan fiyatlara önce Rusya ile yaşanan kriz, ardından yağan kar bahane oldu. Üretici zarar etmekten, tüketici fahiş fiyattan şikâyetçi. Her kesimin ilan ettiği bir suçlu olsa da, en büyük sorun planlanmayan üretim ve eksik denetimde...
Kar yağışının artıp sıcaklığın düşmesiyle daha fazla gündeme gelse de, gıdada fiyat uçurumları her dönemin en önemli konularından biri. Bazen domatesi sınır kapısında çürüten Rusya sorumlu tutulur artan fiyatlardan; bazen de aracılar, satıcılar... Bahaneler değişse de sonuç aynı kalıyor. Çiftçi hak ettiği geliri elde edemiyor, vatandaş çok pahalı tüketiyor. Aracı konumunda olanlar ise, her dönem sorumlu olmaktan şikayet ediyor. Peki herkes şikayet ettiğine göre suçlu kim?
Bunu, tarladan tüketiciye kadar her alanda faaliyet gösteren İstanbul Meyve Sebze Komisyoncu ve Tüccarları Derneği'nin (İMESKOM) Başkanı Burhan Er'e sorduk. Dünya Haller Birliği Yönetim Kurulu Üyesi de olan Burhan Er, Türkiye'nin 4 mevsim 4 ayrı ürün veren topraklarının öneminden söz ederek başladı. Er, "Ben Aydın'da 2000 dönümde üretim yapıyorum. Şu anda tarlada ıspanak, pırasa, soğan var. 1 aya kadar bunlar biter, yerine buğday ve arpa ekeriz. Arkasından domates ekilir. Dördüncü ürün ise mısır. Avrupa'da böyle bir imkân yok" dedi.
ÇİFTÇİ KAYIT ALTINA ALINMALI
Çiftçinin emeğinin karşılığını alamamaktan, tüketicinin de pahalı tüketmekten şikayetçi olduğunu söyleyen Er, "Ben üretici, pazarlamacı ve satıcıyım. Tarlada üretiyor, halde toptan, bir tanzim satış merkezinde de perakende satış yapıyorum. Bunun için rahatlıkla söylerim ki, devlet her türlü denetimi yapmalı. Üretici hiçbir şekilde kayıt altında değil. Konuyla ilgili 5957 sayılı Haller Kanunu, 2010'dan beri sürüncemede. Bu kanuna her türlü desteği verdik ama çıkmadı. Yapılması gereken ilk şey, çiftçinin kayıt altına alınması" diye konuştu.
45 MİLYON TON ÜRETİM VAR, NEREDE?
Türkiye'de 28 milyon tonu sebze, 17 milyon tonu meyve olmak üzere 45 milyon ton üretim olduğunu, buna rağmen her kesimden şikayet yükseldiğini söyleyen Burhan Er, "Neden? Çünkü üretici hakları korunmuyor. Patates 50-60 kuruşa mal oluyor. Geçen sene 5 liraya kadar yükseldi, şimdi üretici 40 kuruşa satıyor ve zarar ediyor. Markette ise 1 lira" dedi. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar da üreticikatlanan fiyatların, Rusya ile yaşanan problemin yanı sıra, kar ve don olayı sebebiyle düşen ürün miktarından kaynaklandığını söyledi.
İMESKOM BAŞKANI BURHAN ER: Fiyatları büyük marketler artırıyor
Türkiye'de meteorolojik tahminlerin çok isabetli olduğunu, dev marketlerin de bunu kullandığını ifade eden Burhan Er, şunları söyledi:
"Hallerle toptancılar arasında ahenk var. Fiyatlar buralarda değil, holding marketlerinde artıyor. Meteoroloji açıklıyor: Şu tarihte kar, fırtına gelecek... Büyük marketler hemen üretim bölgesine gidiyor, ucuz fiyattan ürün toplayıp depoluyor. Kar yağdığında da birkaç kat fiyatla piyasaya sürüyor. Halde havuç 70-80 kuruş, perakendede 3 lira. Pırasa, halde 1 lira ama markette tüketici 3 liraya alıyor. Yani klasik bir başlık vardır: Kar bahane, zam şahane... Benim tanzim satış marketim var. Yakınımda da ünlü ve büyük marketler. Bizdeki fiyatlar onların yarısı."
Patates örneğini veren İMEKSOM Başkanı Burhan Er, "Geçen yıl patates fiyatı 5 liraydı. O zaman dedim ki, 'seneye herkes patates ekecek, ürün para etmeyecek'. Bu yıl böyle oldu. 50-60 kuruş maliyeti ama 40 kuruşa satamıyor, zarar ediyor. Gelecek yıl yine ekmeyecek, yine fiyat yükselecek. Serada üretilen domatesin, biberin maliyeti 1.5 lira. Bunun üzerindeki fiyat kâr oluyor. Bu yıl zarar ederse seneye nasıl eksin? Aynı şekilde son yıllarda herkese nar ektirdiler ama piyasası yok. Şimdi ağaçlar kesiliyor.
Ben olsam, ekim planlamasını devreye alırım
Burhan Er'e, "Bugün size tarım politikasını teslim etseler, üretimden tüketime kadar her şey elinizde olsa, ilk ne yaparsınız" diye sorduğumuzda işe şu cevabı alıyoruz: Önce üretim politikasını devreye alırım. Tüketim ihtiyacımız ne kadar? İhracata neler gidecek? Yeni pazar için ne üretmeliyim? Hangi ülke ne istiyor? Bu soruların cevabını belirledikten sonra, nerede ne kadar ekime uygun alan var tespit ederim. Sonra da kimin hangi ürünü ne kadar üreteceğini planlarım. Böylece ne ürün çöpe gider, ne üretici zarar eder, ne tüketici pahalı yer."
Pirinçte KDV düştü, tüketici fark etmedi
Birçok gıda ürününde katma değer vergisi (KDV) oranları yüzde 8'den yüzde 1'e düşürüldü ama tüketici hiçbirini fark etmedi. Çünkü bu ürünlerde KDV tutarı kadar ucuzlama beklenirken, fiyat düşmedi hatta arttı. Pirinç, bu tezatın en önemli örneklerinden biri oldu. Üreticinin büyük zorluklarla ürettiği pirinç, çeltik tarlasından 1.8 liraya çıkıyor. Marketlerde ise 3.50 liradan daha ucuza pirinç yok. Baldo ve iyi kalite olmasını tercih ettiğinizde ise fiyat 7 liraya kadar yükseliyor.
Türkiye Gazetesi