Balıkesir'in Bandırma İlçesi'nde, KOSGEB'ten aldığı kredi ile solucan gübresi üretimine başlayan İlknur Pazarcık, işlerini ilerleterek kendi markasını kurmayı başaran bir kadın girişimci.
Balıkesir Bandırma’da yaşayan İlknur Pazarcık, eşiyle birlikte seyahat ederken dünyada yaygın olarak üretimi yapılan, ancak bir çok insanın bakmaya cesaret edemediği solucan gübresine ilgi duyarak başladığı bu yolculukta KOSGEB kredisiyle işlerini büyüterek kendi markasıyla genç kadın girişimcilere örnek olur nitelikte çalışmalara imza atmaya devam ediyor.
İlpasol adlı markasıyla kendi tesisinde üretim yapan kadın girişimci Sayın İlknur Pazarcık ile yaptığımız röportajı siz değerli okuyucularımızın bilgisine sunuyoruz.
Sayın İlknur Pazarcık, bize kendinizi biraz anlatırmısınız? Solucan gübresi işine nasıl ilgi duydunuz?
1983 yılında İstanbul’da doğdum. 2004 yılında Balıkesir Üniversitesinden mezun oldum. 2005 yılında evlendim. Eşimin işi gereği 3 yıl eşimle dünyanın birçok ülkesini gezme fırsatım oldu. Solucan gübresini ilk yurtdışında gördüm. Bir kaç tesis gezme fırsatını buldum ,çok ilgimi çekmişti. Türkiye’ye döndüğümde de araştırmaya devam ettim. 2008 yılında bir kızım oldu. 4 sene sonrada bir oğlum.Tabi araştırmalara devam ediyordum. 2011 yılının sonlarında, evimin bayosunda solucan gübresi üretmeye başladım. İlk zamanlar solucanları tanımakla geçti diyebilirim. Nasıl bir ortamı severler, nemi, sıcaklığı derken banyodaki alan kısa bir sürede dar gelmeye başladı. Sonrasında artan solucanlara yer aradım ve evimin garajına indirdim. Burada da üretmeye devam ettim. Bu esnada oluşan solucan gübremi bahçemde, çiçeklerimde denedim. Gübreden tahmin ettiğimden fazla verim aldım. Bu zaman zarfında solucanlarım çok fazla çoğalmıştı ve garajda yetmemeye başlamıştı. Kosgeb girişimcilik eğitimini almıştım. 2014 yılında solucan sayımı ve gübre kapasitemi arttırarak Balıkesir'in Bandırma ilçesinde İlknur PAzarcık SOLucan İLPASOL isimli markamı yarattım.
Bir kadın girişimci olarak ne gibi sorunlar yaşadınız?
Bir kadın girişimci olarak zorluklar yaşamadık desem yalan olur. İşletmemin bulunduğu arazi ve içindeki bina bakımsız (yol-su-elektiriği olmayan) durumdaydı. İlk olarak benim için gerekli olan bakım - tutum işlerini gerçekleştirdim. Bu esnada mali desteğim yoktu. Eşimin desteği ile kendime olan güvenim arttı. Kısa sürede olumlu yönde aşama kaydettim. Çıkan ürünümü çevredeki tarımla uğraşan kişilere ücretsiz olarak, denemeleri için gübre olarak verdim. Solucan gübresine bakış açıları farklıydı. Solucan nedir ki? Gübresi ne olsun? Bu şekilde mantığı kırmam zaman aldı. Bu aşamada KOSGEB ten destek alarak işletmemi ayakta tuttum. İlçemizdeki kadın girişimciler konferanslarına konuşmacı olarak katıldım. Girişimci kadınlara yaptığım iş ve işletmem ile ilgili bilgi verdim. Bu konferanslar basında yer aldı. Bu da bana daha geniş bölgelere yayılma fırsatı verdi.
Şu an tesisinizde kaç bin solucan var ve ne kadar gübre üretiyorsunuz? Solucan gübresini üretmenin zorlukları var mı?
Tesisim 380 metrekare ve 250 milyonun üzerinde solucanım var. Yıllık gübre üretimimiz 250 ton. Tesisimizi büyütme çalışmalarımız var. kapalı alanı 1000 metrekare üzerine çıkartıyoruz. Makineleşme, sterilizasyon ünitesi çalışmalarımız da eylül ekim ayı gibi tamamlanacak.
Solucan gübresi üretiminde özellikle tercih edilen bir tür var mı? Solucan gübresi nerelerde kullanılmaktadır? Ürettiğiniz solucan gübresini nerelere ve ne kadara pazarlıyorsunuz ?
Solucan gübresi üretiminde özellikle tercih edilen tür (EİSENİA FOETİDA) türüdür. Suni gübre kullanarak üretim yapan çiftçiler ve üreticiler artık verim alamadıklarını ve kök hastalıklarının arttığından şikayetçi olduklarından hem toprağın organik yapısını güçlendirmek hem de mikroorganizmal yapıyı yeniden kurmak ve kök hastalıklarını azaltmak için bu gübreyi tercih ediyor. Örtü altı ve meyve üreticileri de aynı şekilde verimi arttırmak için solucan gübresi kullanıyor. Solucan gübresinin kilosu 4 TL ama alıma göre fiyat değişebiliyor. Solucan tesisi kurmak isteyenlere; solucanı bizden temin ederek, bakımı ile ilgili danışmanlık hizmeti veriyoruz.
Röportaj : Hayal Senem Sayan