Sultanhisar'da meydana gelen arı ölümleri hakkında Sultanhisar Ziraat Odası başkanı Bilal TARHAN konuyla ilgili açıklamada bulundu.
‘‘ Sultanhisar’ın bitki örtüsü, ürün çeşitliliği zenginliği nedeniyle sadece Sultanhisarlı arıcılar için değil Türkiye’deki göçer arıcılar için önemli bir konaklama merkezidir. Odamıza kayıtlı 49 arı üreticisi ve 3000’e yakın kovan sayısı olmasına rağmen göçer arıcıların konaklamasıyla kovan sayısı 30.000 e yaklaşmaktadır.
Arıcıların konaklama için dağ bölgesindeki zeytin kestane ve narenciyenin yoğun olduğu bölgelerle ovadaki çilek, karpuz, şeftali ve erik gibi meyve bahçelerine yakın yerleri tercih ettiği görülmektedir.
Geçen sene olduğu gibi bu sene de arı ölümlerinin ova tarımına yakın olan bölgelerde görüldüğü tespit edilmiştir. Yapılan araştırmalarda mevsim itibarıyla zeytinliklerde tarımsal ilaçlamanın yapıldığı, sulama kanallarında yosun giderici ilaç kullanıldığı, yabani ot mücadelesi için ot ilacı kullanıldığı ve arıların su ihtiyacını gidermek için kullandıkları su kaynaklarının etrafında zirai ilaç kullanıldığı düşünülmektedir.
Ölü arılardan bir kısmı laboratuara gönderilmiş, yapılan analizlerde; bir tanesinde varroa ile karşı kullanılan bir ilaç kalıntısı bulunmuş ancak diğerlerinde herhangi bir hastalık ya da ilaç kalıntısı bulunamamıştır. Bu da ölümlerde arıcılarında bilinçsiz ilaç kullanımı olabileceğini düşündürmüştür. Bununla birlikte ölümlerin tarımsal amaçlı ilaçlamadan olduğu düşünülmekte ve daha detaylı analiz için tekrar laboratuara başvurulmuştur.
Yoğun bir çilek üretiminin yapıldığı Sultanhisar da ilk başta ölümlerin çilek üretimiyle alakası olabileceği akla gelse de, iyi tarım uygulamalarının nerdeyse tamamında yapıldığı çilek üretiminde ve ihracat ürünü olan çileğin ilaç kalıtım raporu olmadan ihraç edilemeyeceği düşünülürse, ölümlerin farklı ürünlere atılan ya da mücadele amaçlı ilaçlardan geldiği daha gerçeğe yakındır.
Sultanhisar Ziraat Odası olarak arıcılığa büyük önem vermekteyiz. Çünkü tarımın gelişmesi, döllenmenin arılar sayesinde gerçekleştirilmesi nedeniyle arı popülâsyonunun korunması gerekmektedir. Hem verim artışı hem de hayatın devamı için arılara ihtiyacımız vardır. Bunun için çiftçilerimizi bilinçlendirmeye devam edeceğiz.
Çiftçinin, çiçeklenme döneminde ilaç kullanmaması, eğer kullanmak zorunda kalırsa toz yerine sıvı ilaçları kullanması ve arılara zarar vermeyen ilaçların seçilmesi gerekmektedir. En önemlisi bitki ilaçlamalarının, arıların kovanda olduğu sabah erken ya da akşam saatlerinde yapılmalıdır. Kullanılan ilaçların kesinlikle su kaynağına bulaştırılmaması gerektiği belirtilmiş bu konuda gereken uyarılar odamız tarafından yapılmış eğer ilaçlama yapılacaksa sabah 06.00 / 08.00 saatleri ile akşam 18.00 / 20.00 saatleri arası tercih edilmesi gerektiği duyurulmuştur. Bununla birlikte yine çiftçilere ilaçlama yapılacağı zamanı ve hangi ilaç kullanılacağını arı üreticilerini bildirmesi gerektiği çiftçilerimize anlatılmıştır.
Her ne kadar arı ölümleri, ekonomik olarak bal arıcılığı yapan arıcıların sorunu gibi görünse de esas sorun doğada serbestçe yaşayan arı ve kelebek gibi yabani türlerin sayısının azalmasıdır. Çiçekleri dölleyen hayvanlar daha çok orman çalılık ya da su kaynaklarına yakın otlaklarda yaşamaktadır.
Bu alanlarda yapılan tahribatların doğal hayatı bozması sonucu bu hayvanlarda da ölüm meydana gelerek sayılarının azalması tarımı tehdit etmektedir. Azalan yabani dölleyici hayvanların yerine sayısı kontrollü şekilde arttırılan bal arılarının bu sorunu tam çözemeyeceği yapılan araştırmalarla bulunmuştur. Bu durumdan en çok karpuz, çilek domates gibi ürünlerin rekoltesi etkilenmektedir.