Büyüyen şehirler ve azalan boş zaman yeni bir kavramı hayatımıza sokuyor: Çatı Bahçeleri! New York başta olmak üzere, Avrupa ve Amerika kıtasındaki bazı büyük şehirlerde "Çatı Bahçeleri" giderek daha fazla ilgi görüyor.
Annie Novak bu kavramın New York'taki öncülerinden!
Sanatçı bir anne ve tüccar bir babanın en büyük kızı olarak dünyaya gelen Annie Novak, bugün “sürdürülebilir tarımın” önde gelen savunucularından.
Eagle Street Çatı Bahçesi’nin yaratıcılarından olan Annie Novak, burada organik ve sürdürülebilir tarımın küçük çaplı bir uygulamasını hayata geçirmiş bulunuyor.
Brooklyn’deki bir binanın çatısına kurulan 550 metrekarelik alanda “alternatif tarım uygulamaları” sergileyen grup, Annie Novak’ın öncülüğünde birçok “eğitim” çalışmasına da imza atıyor.
Haftada bir kurulan pazar, oldukça popüler olan “gönüllülük programları” ve söyleşiler sayesinde oldukça popüler hale gelmiş durumdalar!
Bunun ek olarak Growing Chefs (Şef Adayları) eğitim programını da yöneten Novak, ayrıca 2005 yılından beri New York Botanik Bahçesi’nde “Çocuklar için Tarım” programında çalışıyor.
Paula Crossfield, Annie Novak’la “Çatı Bahçesi” ve “Şehir Çiftçiliğini” konuştu!
Tarım uygulamalarıyla ilk olarak ne zaman tanıştınız?
New York’ta lisans öğrencisiyken Gana’ya gittim. Orada kakao yetiştiricileriyle birlikte çalışmaya başladım. Orada gördüm ki ben kakaonun nasıl büyüdüğü ile ilgili en ufak fikre bile sahip değilken, kakao yetiştiricilerinin çoğu da hayatları boyunca çikolata yememişlerdi! Bu durum şunu anlamama yol açtı: Bizler yiyeceklerimizin üretildiği bölgelerden çok uzakta yaşıyoruz!
Sizi şehirde tarım yapmaya iten ne oldu?
Besinleri yetiştirmemin en büyük nedeni onları paylaşabilmek. Ayrıca New York’lulara “Dikkat! Bu bir havuç!” demek istiyorum. Bunun anlamı, tüm yiyeceklerin bir bitki ya da organizma olarak kendi tarihleri olduğunu ve ‘lezzetli’ olup olmamalarının dışında ekolojik bir öneme sahip olduklarını anlatabilmek.
Peki, Eagle Street Çatı Bahçesi nasıl başladı?
Çatı Bahçeleri kuran Goode Green şirketi ile, bina sahibi olan bir prodüksiyon şirketi arasındaki beyin fırtınasıyla başladı. Ben de “çiftçi” kimliğiyle sahneye çıktım!
Çatı katında tarım yapmanın zorlukları var mı?
Çatı Bahçesinde tarım yapmak oldukça sıradışı çünkü öncelikle bir “çatıdasınız!” Öte yandan bitkilerin yetiştiği toprak zemin oldukça sığ. Fakat buna rağmen yine de birçok bitkiyi yetiştirebiliyorsunuz. Benim açımdan bu deneyimin en cazip yanı, çok sayıda insanı yiyeceklerinin yetiştiği ortamla birebir ilişkiye sokabilmek! Şimdiye kadar çalıştığım tarım alanlarına göre oldukça küçük olmasına rağmen, onlara oranla oldukça fazla insanla ilişkiye sokuyor beni!
Tarım yapmak isteyenlere ne tavsiye edersiniz?
Öğrenebildiğiniz her şeyi öğrenin, okuyabileceğiniz her kitabı okuyun. Yaşlılarla konuşun ve pratik yapın. Çok çalışmanız gerekir. Tarım en zorlu işlerden biri olmasına rağmen, aynı zamanda en güzel mükafatlara sahiptir! Mesela bu yaz aşırı sıcaklarla karşı karşıya geldik. Sıcağın bitkilere verdiği zararı izlemek oldukça üzücüydü. Ama aynı zamanda tarımın güzel yanı olan “döngüselliği” anlamamızı da sağladı. Bu size gerçek sabrın ne olduğunu öğretiyor. Algınızı genişletiyor ve olguları “uzun süreli” gelişimi içinde değerlendirmenizi sağlıyor. Bizi “şimdiye” odaklayan, o anki ihtiyaçlarımızı düşünmeye iten teknolojiden ne kadar da farklı değil mi?
Bize “Growing Chefs” (Şef Adayları) organizasyonunu da anlatır mısınız?
Growing Chefs programı, beslenme uzmanları, aşçılar ve eğitimciler tarafından verilen derslerden oluşuyor. Amacımız, her yaştan tüketiciye, besinlerin “tarladan çatala” uzanan serüvenini anlatmak. Aynı zamanda da iyi beslenme için bitkilerin nasıl yetiştirilip, pişirilmeleri gerektiğini öğretmek. Oldukça basit olan felsefemiz şu şekilde özetlenebilir: “Brokoli hiç de sıkıcı değildir!” (grist.org)