Bir annenin feryadı yükseliyor : Eyvah! Bebeğime GDO'lu MAMA yedirmişim!
Sizce bir savaşın başlaması için ateşli silahlara ve bombalara ihtiyaç var mı?
Bir film düşünün bilim kurgu olsun,
Filmde anormal yaratıklar insanları avlıyorlar, hayır uzaylılar basmamış insanoğlu genetik modifikasyon ile bir tür yaratıyor ve bu tür zombiler gibi insanları avlayarak yok ediyor. Bu savaşı kazanan ülke genetik modifikasyon ile korkunç yaratık şeklinde askerleri yaratan ve istemediği insanların ülkesine salan ülke… Zavallı istenmeyen toplumun hiç mi hiç şansı yok.
Bir hastalık geliştirildiğini düşünün, bir bakteri veya virüs, bir biyolojik silah ve insanlara bulaştığında çaresi olmayan bir hastalığa yol açıyor, çaresi yok, aşısı varsa bile bunu üreten ülke sadece kendi toplumu için bu aşıyı üretiyor, dünyanın geri kalanındaki insanlar yok oluyor…
Bir biyolojik silah düşünün, bir virüs. Toplumun üçte birini kısırlaştırarak nüfusun artmasını engelliyor (Cehennem, Dan Brown). Böylece istenmeyen toplumda artık bebekler yok, istenmeyen insan ırkının da nesli böylece tükeniyor (Hitler mantalitesi gibi).
Bir tarım ürünü düşünün karpuz örneği. Genetik mühendisliği karpuzda bazı genetik değişiklikler yapıyorlar. Hiç düşündünüz mü karpuz yerken çekirdeklerinin hamam böcekleri gibi sağa sola kaçıştıklarını, hamam böceğinin geni karpuza aktarılmış. Ne kadar iğrenç değil mi? Tabi bu işin espirisiydi. İşte GDO lu mısır için de ben, aynı şeyi düşünüyorum. Tarımsal alandaki modifikasyonlar ile ilgili kısa bir araştırma turunda bazı bilgiler edindim, onlardan bahsetmek istiyorum.
Örneğin Hindistan'da iki araştırmacı normal pamuk ekenlerin, Bt pamuk ekenlere göre yüzde 60 daha fazla gelir elde ettiklerini ortaya koymuşlardır. Bt (GDO) pamuk ekenlerin ilaç kullanımını azaltamadıkları ve verimi arttıramadıkları araştırmacılarca saptanmış. Grain adlı saygın biyo çeşitlilik kuruluşunun yayınladığı Seedling adlı dergide başka pek çok ülkede yapılan araştırma ve gözlemlerin benzer yolda bulgular içerdiği ortaya konmuş. Bt pamuk solgunluğa daha fazla eğilim gösterdiği saptanarak bu gelişmeler sonucu Hindistan'da tohum satan dükkânlar yakılmış. 2003'ten bu yana bu nedenle intihar eden çiftçi sayısının 16 bini aştığı bildiriliyor. İntahar edenlerin bir çoğunun toprağı bu bitkilerce sömürülmüş, çoraklaşmış ve süper güçlü böcekler ile mücadele edememişler, kimyasal kullanımları arttığından borçlarını ödeyememişler.
Neden hep kimyasal, neden genetiği değiştirilmiş bitkiler?
Verimi arttıracak ve tarımsal mücadele ilaçlarının kullanımını azaltacak, hatta sıfırlayacak başka teknolojiler yok mu? Var elbette. Bunlardan biri de "Entegre Zararlı Yönetimi". Yani IPM.
Pamuk dünyada da en fazla tarım ilacı kullanılan bir üründür. Bu yöntemde birçok yollar denenmektedir. Böceğin böceğe yedirilmesi bunlardan biridir. Mali'de 1140 çiftçinin katıldığı bir çalışmada bu yöntemleri kullanan çiftçilerin hiç ilaç kullanmadan, ilaç kullanarak pamuk yetiştiren çiftçilerden %21 daha fazla verim aldıkları saptanmıştır. (Seeding, aynı makale) IPM , biyolojik mücadele gibi yaklaşımlar dev tarım şirketlerini kızdırıyor. Çünkü bu yaklaşımlarla çiftçiye tohum, ilaç gibi satılacak bir şey yoktur. Çiftçiler öğrenirlerse bu yaklaşımla güç kazanırlar, kendilerine güvenleri artar (bianet). Tarım şirketleri sadece kendi ülkelerini değil, dünyayı tehdit ediyor, işlerine gelmiyor.
GDO ÇALIŞMALARINDAN BAZI ÖRNEKLER
İskoçya Rowett Enstitüsünde Dr. Arpad Pusztai'nin genetiği değiştirilmiş patates ile beslediği farelerin tümünün iç organlarında küçülme, sindirim sistemlerinde bozukluk, bağışık sistemlerinde çökme görüldüğünü ispatladı. Pusztai sonucun açık olarak yıkıcı olduğunu gördüğünde gerçeği söylemekten kaçınmadı ve güçlüler Pusztai'yi işinden attırdılar.
Rusya Bilimler Akademisi'nden Dr. İrina Ermakova'nın fareler üzerinde yaptığı denemede, genetiği değiştirilmiş soya ile beslenen farelerin yavrularının yüzde 55,6'sı, doğumdan üç hafta sonra öldüğünü gözlemledi (bianet).
GDO eldesi tarım ürünlerinden yeni bir tohum alınamaz, daima yeni tohum alınmalıdır. Bu bitkilerde kullanılacak kimyasallar, bu tohumları üreten firmaların üretip, onların geliştirdiği ürünlerdir.
Genetik modifikasyonun ne amaçlar için kullanıldığı belli belirsizdir. İyi mi, kötü mü? Bilemeyiz.
Bir önceki yazımda DDT den bahsetmiştim, evet baştan faydalı gibi görünen bir kimyasal madde dünyanın seyrini olumsuz yönde değiştirdi ve bu durum 22 yıl sonra fark edildi.
GDO lu mama tüketen bebek 20 yıl sonra nasıl bişeyle karşılaşacak!
Bilmiyoruz ve bilim adamlarının yapmış olduğu çalışmalar ile aldığı sonuçlara bakarsak, o bebeklerin geleceğinden endişe ediyorum.
Ve çiftçimizin bir gün gdo lu ürünler yetiştirerek, neslimizin tehlikeye girmesi ve topraklarımızın tükeneceği kabusu yakama yapışıyor…
Bir grup çevreci “GDO’lu Pilav” sloganı ile GDO lu pirinç olayında protesto yüzünden gözaltına alınmışlardı.
Yorum sizlerin…