DÜNYAYI YEDİKULE BOSTANLARI KURTARACAK!

Amerika ve Avrupa'da kent bahçeciliği kamu tarafından teşvik edilirken dünyadaki en eski kentsel tarım alanlarından biri olan Yedikule bostanları tehdit altında.

40 senedir Yedikule'de çapa sallayan Ayten Kaplan'ın, "Yıkım ekiplerine karşı direnmemizin bir faydası yok. Belediye buradaki tarımı organize etsin." diyor.

İstanbul sokakları bir 30-40 yıl önceye kadar; "Çengelköy salatalığı, Bayrampaşa enginarı, Kemer patlıcanı, Kavak inciri, Gümüşsuyu baklası, Kartal pırasası, Arnavutköy çileği, Yedikule yağlı göbekli marulu" diye bağıran seyyar satıcıların sesleriyle yankılanırdı. Bugün artık İstanbul'un sebze ve meyvelerine çok sınırlı yerde ulaşılabiliyor. O günler çok gerilerde kaldı kalmasına ama Bizans'tan Osmanlı'ya miras kalan kadim bostanların insanlığı tehdit eden iklim değişikliğine çaresi olduğu yeni yeni anlaşılıyor. Yerküreyi tehdit eden bu gidişata karşı önerilen alternatif çözümlerden biri kent bahçeciliği. ABD ve Avrupa'da giderek yaygınlaşan kent bahçeciliği kamu tarafından teşvik ediliyor. Ne yazık ki Türkiye'de tam tersi durum söz konusu. En eski kentsel tarım alanlarından biri olan yedikule bostanları tehdit altında. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Zabıta ekipleri geçtiğimiz günlerde buradaki çiftçilerin barakalarını yıktı.

Bölge koruma altında

Bölgeyi içine alan tarihi yarımadayı koruma planı ve alt planlarda  'tarihi bostanların tarım karakterinin korunacağı' hükmü yer alıyor. İBB ve Fatih Belediyesi'nin bostanlara ilişkin uygulama projelerinde bu hükme aykırı davranıyor. İstanbul 2 Numaralı Yenileme Alanı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu da projeleri olduğu haliyle onaylıyor. Bu arada İstanbul 2. İdare Mahkemesi, uygulama imar planının iptali davasında verdiği yürütmeyi durdurma kararları arasında Yedikule bostanlarını kapsayan alana yapılmak istenen açık spor alanları ve rekreasyon projesi de bulunuyor.

Kuşaktan kuşağa çiftçiler

Surların ekmeğini surun dibindeki topraktan çıkaran 200 çiftçi ziraata devam etme konusunda endişe duyuyor. Bu sebeple Yedikule Bostancıları Derneği'ni kurmuşlar. Kendisi de burada çalışan derneğin sözcüsü Cihan Kaplan topraklarından uzaklaştırılmaları halinde tarihin yozlaştırılacağını, emeği ile çalışan insanların işsizler ordusuna katılacak olmasından yakınıyor. Çiftçi kuşaklar, işi birbirine devrederek çalışıyor. 40 senedir Yedikule'de çapa salladığını söyleyen Ayten Kaplan'ın, çocukları ve torunlarıyla birlikte burada yaşayan 15 nüfuslu bir ailesinin ferdi. Yaşlı kadın; "Yıkım ekiplerine karşı direnmemizin bir faydası yok. Belediye buradaki tarımı organize etsin. Bize yer, yön göstersin." diyor. Ailenin bir başka üyesi Coşkun Kaplan 3 çocuğunun rızkını bostandan çıkarıyor. Çaresiz baba, balyozlar barakalarına indirilirken yetkililere "Neden yıkım yapılıyor?" diye sorduklarında kaçamak cevaplar aldıklarını söylüyor. Şerafettin Yılmazcan da 4 kardeşiyle birlikte toplam 25 nüfuslu kalabalık bir aileye mensup. Yılmazcan, bostanların boş kaldığı dönemlerde uyuşturucu ve alkol kullananların mekânı olduğunu çiftçilerin buraya bu tür kişilerini sokmadığını anlatıyor.

İstanbul'da 344 bostan varmış

Harvard Üniversitesi Tarih bölümü, yükselen kent bahçeciliğinin tarihi geçmişini araştırıyor. Bu üniversiteden Alexander Shopov ile Ayhan Han Osmanlı arşivlerinde yaptıkları incelemelerde 1735'te İstanbul'daki 344 bostanda 1381 bostancı bulunduğunu tespit etti. Shopov ve Han hazırladıkları raporlarda Yedikule bostanlarında yapılan park ve spor alanı projelerinin arazi yapısını değiştirdiği tespitine yer veriyor. Devamı halinde bölgedeki bostanlar ve kuyuların yok olarak, Osmanlı İstanbul'unun kentsel tanım mirasından günümüze ulaşabilen nadir ve yapı ve pratiklerin kaybolacağı uyarısında bulunuyor.

Zaman
  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.