Dünya nüfusunun katlanarak artmaya devam etmesi, tarım arazilerinin yerleşim yerlerine ve sanayi bölgelerine dönüşmeye başlaması sonucu ilerleyen zamanlarda gıda sıkıntısı çekileceğe benziyor. Artan nüfusu kontrol altında tutmak, doğaya bıraktığımız atıkları, yeniden kazanılır duruma getirmek gibi çabalarımız olmalı. Yaşamımızı sadece ekonomik rakamlardan oluşan bütçeler değil, bio-fiziksel, yani doğadan ne kadar kaynak kullanıp, ne kadar atık bırakabileceğimizi gösteren bütçeler belirleyecek. Günümüzde ekonomik büyümenin çevre maliyeti, üretimden elde edilen kazançtan çok daha yüksek. Bugün dünyada tarımsal alanların yüzde 80'i kullanılıyor. Şu anda 7 milyarı geçmiş bulunan dünya nüfusu 40 yıl sonra 10.5 milyarı aşacak. Kaynakların sonsuz olduğunu düşünenler büyük bir yanılgı içindeler. 2050 yılında dünya nüfusunun yüzde 80'i şehirlerde yaşıyor olacak. Peki, giderek azalan tarım alanlarıyla, her geçen gün artan nüfusu beslemek nasıl mümkün olabilir? Bu konu ile ilgili bilim adamları hummalı bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor.
Bu çalışmalardan birisi de "Dikey Tarım" yani tarım yapılabilen binalar. Bu sistemde tarlalar, seralar yatay değil de dikey şekilde sıralanıyor. Apartmanın her katı yetiştiricilik için uygun hale getiriliyor ve topraksız tarım yapılıyor
Dikey tarım ilginç bir uygulama. Şaşırtıcı, sıra dışı bir yetiştiricilik yöntemi.Geçmişi pek eski değil. Temel özelliği kat kat yükselmesi ve arazi fiyatlarının pahalı olduğu metropol bölgelerinde kurulması. İkincil bir kullanım alanı ise yeni nesil yüksek konutlarda ikamet edenlere anında taze sebze ve bol yeşillik sağlaması. Batıda ‘vertical farming’ olarak bilinen uygulama Türkiye için şimdilik pek cazip görünmeyebilir. Ancak yakın geleceğinin çok parlak olacağı kesin.Bu teknikle çevreyi rahatsız etmeden çok katlı teraslarda nadide bitkiler için kent içi yetiştiricilik yapmanız mümkün. Uygulama, yüksek katlı konutlarda peyzaj ağırlıklı olarak da kullanılabilir.
Dikey tarımın kendine has özelliklerinin başında katların zeminine döşenen toprağın niteliği geliyor. Toprağı özel sistemlerle havalandırmak ve yenilemek mümkün. Organik yetiştiricilik rahatlıkla yapılabilir. Dikey tarım artan taşıma giderlerini azaltıyor, ulaşım yüklerini kontrol altına alıyor. Akaryakıt fiyatları dikkate alındığında önemli bir tasarruf, sağlıklı ve güçlü ekoloji için yepyeni bir adım.
Dikey Tarım’ ın Özellikleri
- Sistemin çalışması için gerekli olan enerji dev güneş panellerinden veya rüzgâr türbinlerinden karşılanacak. Sıcak su kaynaklarına yakın bölgelerde ise jeotermal enerji devreye girecek. Aynı zamanda enerjinin bir kısmı da, çiftlik atıklarını yakıta dönüştüren çöp fırınları sayesinde karşılanacak.
- Sistemde kullanılan su ise, geri dönüşümle devrede kalacak ve aşırı su harcaması da bu şekilde önlenmiş olacak.
- Bu sistemlerden bütün yıl boyunca mahsul alma imkanının yanında, havanın olumsuz etkileri de devre dışı kalacak ve ürünler organik yetiştirilecek.
- Ayrıca, geleneksel tarımdaki hastalıklar en aza indirilecek.
- Fosil yakıtlar (odun, kömür, petrol gibi) tüketimi ciddi oranlarda düşecek.
- Zirai araç, gereç kullanılmayacak ve nakliye maliyeti olmayacak.
- En olumlu faktörlerden biri de, yeni istihdam alanlarının sağlanacak olması.
Ekosisteme Hayat Öpücüğü
Aslın da, kapalı alanlarda tarım yapma düşüncesi yeni bir fikir değil. Zira dünya domates ve biber ihtiyacının önemli bir bölümünün uzun yıllardır seralardan karşılandığını biliyoruz. İnşası ucuz ve işleyiş biçimi güvenli, zararlılara karşı korumalı, onlarca kattan oluşan Dikey Tarım alanları önümüzdeki yıllarda dünya şehirlerinin kalbinde işlerlik kazanabilir ve bu mekanlarda besin niteliğindeki çeşitli ürünlerin üretimi sürdürülebilir bir biçimde gerçekleşebilir. Bu sayede de, yatay tarıma günümüzde kurban verilen ekosistem en sonunda tamir edilebilir.
Bugün bir New York, Las Vegas, Toronto, Londra, Tokyo, Paris gibi kentlere yapılması planlanan milyon dolarlık Dikey Tarım alanları, göz kamaştırıyor.
Kaynak: Kaynak: Para Dergisi – Nur Demirok
Kaynak: Kaynak: Para Dergisi - Nur Demirok