Tarım Ürünleri Hububat, Bakliyat İşleme ve Paketleme Sanayicileri Derneği (PAKDER) Başkanı İsmet Aral, sektörün artık iç talebe bile cevap vermekten uzak olduğunu söyledi.
Aral, "Üretim rakamlarına (TÜİK) baktığımızda yıllar itibarı ile bakliyat üretimi kan kaybetmeye devam ediyor. Türkiye'nin bakliyatta 1990'lı yılların başlarında toplamda yıllık 1,5 milyon ton bakliyat üretimine ulaştığı dönemler olmuştur. Ayrıca o yıllarda dünya ticaretinde ilk veya ikinci sırada yer almakta idi. Ülkemiz bakliyat üretimi ve ihracatı 80'li yılların sonu ve 90'lı yılların başlarında en üst düzeyine ulaşmıştır diyebiliriz. O yıllarda 750 bin ton ihracat gerçekleştirdiği sene olmuştur. Bugünkü cari fiyatlar ile yaklaşık 750 milyon dolar değerdedir. O yıllardaki üretim ve ihracat yapımız devam edebilse idi bugün bakliyat ihracatımızda 750 milyon doları konuşuyor olabilirdik. 1990'da 20 milyon dekar olan bakliyat ekim alan yüzde 65 azalarak 24 yıl sonra bugün 7 milyon dekara gerilemiştir, üretim ise yüzde 41 oranında düşmüştür. Ülkemiz bakliyat ihracatçısı ülke olmaktan çıkıp maalesef bunu üzülerek söylüyorum net ithalatçı konumuna gelmektedir. Üstelik kırmızı mercimek, nohut ve fasulyenin tohumlarının genleri Anadolu'dan çıktığı halde üretimimiz iç talebe bile cevap vermekten uzaklaşıyor" diye konuştu.
Kanada ve ABD'nin bakliyata yönelmesi Türkiye'yi vurdu
Sektörün kan kaybetmesini TMO'nun alım yapmamasına ve güçlü rakiplerin bakliyata yönelmesine bağlayan Aral, "Üretim düşüşündeki birinci etken; 1994 yılında TMO bakliyat alım desteğinin kesilmesidir daha sonra bakliyat üretimi maalesef yıllar itibarı ile azalma eğilimine girdi. İkinci etken ise; Kanada ve ABD, bakliyat üretimine 90'lı yıllardan sonra çok önem verdiler. Alt yapı tohum ve toprak yapılarını hazırlayarak özellikle Kanada devleti yeşil mercimekte dünyanın bir numaralı üreticisi olmayı başarması ve yüksek verimi sonucu maliyet fiyatlarının bizlerden daha ucuz olması ile piyasada söz sahibi olmuşlardır. Bugün için Türkiye sürekli yeşil mercimek, son iki senedir de belli zamanlarda kısmen de olsa fasülye, kabuklu kırmızı mercimek ve nohut ithal ediyor" diye konuştu.
Ülkemizin bakliyat üretim yetersizliğinin yapısal bir problem haline geldiğini ifade eden Aral, "Üreticilere verilen desteklerin azlığı, verimli tohum desteğinin eksikliği en önemli etkendir. Bakliyat üretiminin yetersizliği yıllar itibarı ile ihracatın azalmasına, ithalatın ise artmasına sebep olmaktadır. Bakanlığımız Cumhuriyet tarihinde ilk defa 2008 yılında bakliyatta ürüne kiloda 10 krş destek açıklamıştır. Bu desteği 2014 yılında 20 krş çıkarmışlardır. Bu konuda Bakanlığımızdan bu desteğin daha da arttırılması talebimiz var. Diğer taraftan; Devletimizin alternatif destek imkanları ile üretimin cazip hale getirilmesi sektör için hayati öneme sahiptir" dedi.
"Bakliyat tarımda hayati öneme sahip"
Türkiye'nin bakliyat üretiminde eski üretim rakamlarına ulaşarak, bu tonajında üzerine çıkmak zorunda olduğunu dile getiren Aral, sözlerine şöyle devam etti: "2013 yılında yaklaşık 250 milyon dolar bakliyat ithalatı gerçekleştirdik, 2013 yılında 212 milyon dolar (dahilde işlemeler dahil) ihracatı oldu. Türkiya bakliyat üretiminde eski üretim rakamlarına ulaşarak, bu tonajın da üzerine çıkmak zorundadır. Ülke olarak yarattığımız cari açığımızı ihracatta çok büyük potansiyeli olan bu ürünlere yönelerek tarım ürünleri ile kapatma şansını yakalayabiliriz. Bakliyat üretimi sonuçta ihracatı hem üretim yerindeki çiftçilerimiz açısından hem bölge insanı açısından hem komşularımıza lojistik kolaylığı ile ihracat şansımızdan dolayı tarım ürünü olarak hayati öneme sahip olduğunu ilgili her kesimin algılaması gerekiyor."
Birleşmiş Milletler tarafından 2016 yılının 'Uluslararası Bakliyat Yılı' ilan edilmesi nedeniyle "Bakliyat ile Sağlıklı Beslenme Sağlıklı Hayat" projesini hayata geçireceklerini ifade eden Aral, "Derneğimiz; Bakliyat Tanıtımı ve ar-ge çalışmalarını kapsayan büyük bir projeyi hazırlayarak İstanbul Kalkınma ajansına başvurmuştur. İSKA Projemizi kabul edilmiştir ve destek olmuştur. İştirakçi Üniversitelerimiz ve diğer sivil toplum örgütleri ile birlikte 2016 yılında Bakliyatın Önemi ve gelişimi konusunda çok önemli bir hizmet gerçekleştireceğiz" diye konuştu.
Sektörün 6 milyar TL'lik bir cirosu olduğunu belirten Aral, "Bakliyat ve pirinç aynı sistem içerisinde aynı firmalar tarafından beraber yapılmaktadır. Ülkemizde; yaklaşık 200'ün üzerinde firma ile bakliyat -pirinç ithalatı ihracatı ve iç pazar tüketimine yönelik kendi markaları ve PL markaları ile hizmet verilmektedir. Bakliyat -pirinç iç pazar sektör büyüklüğü yaklaşık 6 milyar TL civarındadır. 5 bin kişi istihdam sağladığı söylenebilir. Türkiye iç pazar toplam sektör cirosunun yüzde 85'ini Pakder üyeleri oluşturmaktadır" dedi.
dunyagıda