Ne yazık ki hep aynı dertten muzdaripiz. Tarımsal üretimde kullandığımız girdiler, maliyetleri büyük oranda etkiliyor.
Sulama suyundan mekanizasyona, üretimin tüm aşamalarında ihtiyacımız olan enerjiyi sağlayan mazot, kullanılan zirai ilaçlar, gübreler, bilimum malzemeler gibi. Bir de beklenmedik bir iklimsel gidişat, hastalık ve zararlı epidemileri mahsulün hem verimini, hem girdi masraflarını olumsuz yönde etkileyen faktörlerden bazıları. Tabi bir de pazar olayını atlamamak gerekir. Onca masraf sonrası ürünü doğru pazarlayabilmek, hak ettiği fiyatlara satabilmek, parayı da toptancılardan zamanında alabilmek gibi süreçler in stresi altında ezilmiyor muyuz?
Bir kere şöyle; o sene hangi ürün para ederse, herkes aynı ürüne yöneliyor; bu yıl diyelim ki fasulye kazandırdıysa tabiri caizse para ettiyse bir sonraki yıl çoğu kişi fasulye yetiştirecektir. Bu da tarım ekonomisindeki üretim ve kazanç grafiğini kısır döngü haline sokuyor.
Aslında doğru üretim ile kaliteli ürün yetiştirdikten sonra kar grafikleri daha iyi olması kaçınılmazdır. İlk etapta pazar araştırmaları yapmak elbette çok önemlidir. Örneğin kirazın ihraç edilmesiyle birlikte üreticiler kazanç elde edince dağa bayıra, ovalara, hatta yetişemeyecek yerlere bile kiraz bahçesi tesis ettiler, öyle ki daha önce tarımdan bihaber olan kişiler büyük şehirlerden kırsala giderek kiraz yetiştirmek isteyenler arazi satın aldı bu da tabii ki ayrı bir handikap oluşturdu.
Tarım asla kolay bir iş değildir
Bahçe tesis eden bir kişi aslında bir şirket kurmuştur, bahçe içindeki bitkileri de çalışanlarıdır. Onlar doğru yönlendirildiği sürece verim alınır, aksi halde zararlı çıkılır.
Peki ne mi yapmak lazım?
Öncelikle bir ürüne karar verdiysek yetiştiricilik yapacağımız bölgenin iklimsel özelliklerini bilmeliyiz. İlk bahar geç donlarının düştüğü düz taban bir arazide erik, badem ya da şeftali yetiştiremezsiniz. Bölgenin bitki örtüsü de, rakımı da oldukça önemlidir.
Diyelim ki şartlar uydu; ezbere gübre kullanamazsınız. Bu hem toprağınıza, hem üreteceğiniz ürüne hem de cebinize zarar verecektir. Doğru ve dozunda gübre kullanımı için toprak analizini mutlaka yaptırmalısınız. Bunun dışında taban suyu ölçümleri de sağlıklı bitki yetiştiriciliği için kesinlikle yapılmalıdır.
Sıra geldi bitki teminine, tohum ekiminden tutunda fidan dikimine kadar yetiştireceğiniz ürünün sağlığı için sertifikalı ürün kullanmalısınız. Kullanılacak fidanlar ismine doğru olmalıdır. Rastgele bir yerden alacağınız fidan ve fideler toprağınıza hastalık ve nematod bulaştırabilir.
Bitkiler dikildi, fide veya fidanlar tarladaki yerini aldıysa sıra geldi sulamaya. Şu sorular gelecektir: Su kaynağına kolay ulaşılabiliyor mu, sulama suyu yeterli gelecek mi? Enerji kaynağı ne olacak? Unutulmamalıdır ki mazot ve elektriğin haricinde rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynakları da tarımda kullanılmakta ve bu sistemler kendini kısa zamanda finanse etmektedir. Diğer bir önemli nokta ise vahşi sulama denilen salma sulama yöntemlerinden uzak durmak, damlama sulama gibi modern sistemlerden yararlanmaktır. Damlama sulama sistemlerinde gübre tankı kullanıldığından minimum miktarlarda gübre kullanılarak bitkilerin maksimum fayda sağlamaları çok çabuk bir şekilde görülmektedir. Bu yöntemle verilen gübreler, sistemden çok çabuk dağılmakta ve tüm bitkilerin köküne kadar ulaşarak, çok çabuk bir şekilde fayda sağlar. Diğer yönden kök ve kök boğazı hastalıklarının, yabancı ot sorununun modern sulama yöntemleriyle minimuma indirgenmesi kesinlikle kayda değer bir veridir.
Yapılan hatalardan bir diğeri de yanlış yönlendirmeler sonucu gereksiz zirai ilaçlar, yaprak gübresi, takviye kombin ürünlerin yoğun bir şekilde kullanılmasıdır.
Zirai ilaç kullanılmadan evvel, ekonomik zarar eşiği göz önünde bulundurulmalıdır. En azından bahçede sıcaklık, nem kontrollerinin yapılması hastalık riskinin takibini kolaylaştırır. Bazı zararlılar için feromon tuzaklar kullanılabilir. Örneğin kiraz sineği ve çiçek zınnı için yapışkan tuzaklar günümüzde kolaylıkla elde edilebilir. Gereksiz zirai ilaçlamalar arılara ve doğal düşmanlara çok büyük zarar verdiği gibi, girdi maliyetlerini de yükseltmektedir. Bununla birlikte ezbere pestisid alınıp kullanılmamalı, reçete dışına çıkılmamalı, uzmanlara müracaat edilmeli, ayrıca gereksiz tavsiyelere uyulmaktan kaçınılmalıdır.
Hem çevremizin hem son tüketicinin sağlığı göz ardı edilmemelidir. Maalesef ki günümüzde art niyetli kişiler çiftçilere gerekli gereksiz ilaç ve gübre kullandırmaktadırlar. Üreticiler bu tarz kişilerden uzak durmalıdırlar.
Bir de üretici mahsulünü hasat edip ürününü zaman zaman yok pahasına satmakta, hatta parasını tahsil edemediği durumlarla da sıkça karşılaşmaktadır. O kadar masraftan sonra kar edememek içler acısıdır.
Burada üreticilikte karşılaşılan sorunlara değinirken, maliyetleri kısmak adına çeşitli tavsiyelere yer verdim. Sözün özü; üreticiler çok rahat bir şekilde birçok konuyu kendileri de araştırarak bulabilir, yeni nesil teknolojileri kolaylıkla takip edebilir. Nasıl mı? Tabi ki bilişim teknolojileriyle…
Hem ülkemiz hem çiftçimizin geleceği için, çiftçilerimizin bilişim teknolojilerine daha yakın olmaları şarttır. Doğru bir yetiştiricilik için araştırmalar yapmak, dededen kalma yöntemlerin artık bir kenara bırakmak, gelecek nesilleri de bu yönde heveslendirerek tarımı geleceğe taşımak görevimizdir.
Günümüzde internet gibi çağın buluşu varken, kulaktan dolma tavsiyeleri boş vermek, birçok materyalin özelliğini, hatta pazarlama şansını bile internet üzerinden sağlayabilmek varken çiftçimiz bilişim teknolojilerinden neden yaralanamasın ki?