İstanbul Aydın Üniversitesi Batı Platformu toplantısında Avrupa Birliği tartışıldı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Eski Bakanı Mehdi Eker'in ana konuşmacı olarak katıldığı toplantıda AB'nin zorlu bir süreçten geçtiği, bu süreçten sorunsuz geçmek için Türkiye'ye muhtaç olduğu fikri öne çıktı.
Dünyanın en önemli uluslar üstü organizasyonu olan Avrupa Birliği'nin geleceği ve Türkiye'nin AB'ye göre konumu, İstanbul Aydın Üniversitesi bünyesinde bulunan Batı Platformu'nda masaya yatırıldı. Toplantıda, çoğulculuk kültürü üzerinden gelişen AB'nin artık bu çoğulculuğa tahammül edemediği için geçtiği zorlu süreçte Türkiye'ye muhtaç olduğu görüşü öne çıktı. Yaşanan bu dönemin AB'ye benzer yeni bir oluşuma dahi kapı aralayabileceği belirtildi.
Yeni bir uluslar üstü oluşum mu?
Avrupa Birliği'nin zorlu bir süreçten geçtiğini ve bu süreç sonunda dağılma ya da küçülme ihtimallerinin bulunduğunu ifade eden Batı Platformu Danışma Kurulu Başkanı ve Avrupa Birliği Eski Bakanı Egemen Bağış, "Hatırlarsanız Avrupa Birliği yakın zamana kadar bize 'imtiyazlı ortaklık' adı altında bir statü öneriyordu. Son yaşanan 'Brexit' ve İtalya referandumu gibi gelişmelerden sonra AB başka bazı Avrupa ülkeleriyle de imtiyazlı ortaklık sürecine girebilir. Hatta bu süreç, AB dışında ve AB'ye benzer yeni bir oluşum dahi üretebilir. Bu durumda Türkiye bu oluşumun içinde önemli bir pozisyonda yer alması halinde daha önce kendisine imtiyazlı ortaklık öneren devletlere bu kez kendisi imtiyazlı ortaklı önerebilir. Zira AB'nin artık birçok olayda pasif kaldığına ve eski sağlamlığına sahip olmadığına dair çok güçlü bir görüş var"
"AB aslına rücu ediyor"
Toplantıda ana konuşmacı olarak yer alan ve Avrupa Birliği'nin, 2. Dünya Savaşı gibi son derece kanlı bir sürecin ardından, bir daha bu gibi felaketlerin yaşanmaması için kurulmuş olan, hukuk, demokrasi, insan hakları, serbest ekonomi ve özellikle de çoğulculuk gibi değerlerin üzerine bina edilmiş bir olgu olduğunu belirten AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Eski Bakanı Mehdi Eker, şunları kaydetti:
"Avrupa Birliği, temel dinamiklerinden biri olan çoğulculuğun getirdiği değeri kullanamaması küresel kurumsallaşmasını tartışılır hale getirdi. Ayrıca AB'nin direkt bir güvenlik örgütüne sahip olmaması eksiklik olarak görüldü. Nitekim AB son dönemlere kadar başarılı olmuş ve benzer oluşumlara örnek teşkil etmişse de özellikle Ukrayna, Karadeniz ve Akdeniz coğrafyasındaki krizlerde başarısız oldu. Bu da AB'nin geleceğini tartışılır hale getirdi.
Son olarak İngiltere'de AB'den ayrılmaya yönelik yapılan referandumdan ayrılma kararının çıkması, İtalya'da AB'nin istediği anayasa değişikliklerine yönelik gerçekleştirilen halk oylamasından olumsuz sonuç çıkmasının ardından başbakanın istifa etmesi, Avrupa ülkeleri olmalarına rağmen Norveç, İzlanda ve İsviçre gibi ülkelerin AB'ye tam üye olmaya yanaşmamaları, 'AB'nin sonu mu geliyor' tartışmalarını daha da şiddetlendirdi"
Avrupa Birliği coğrafyasının yüzyıllar boyu tekçi zihniyetlerle yönetildiği için kodlarında çoğulculuk olgusunun bulunmadığı, bu nedenle de çoğulculuğu tam anlamıyla benimseyemediklerini belirten Eker, "Her şey aslına rücu eder. 2. Dünya Savaşı'nın acıları kabuk bağlayınca AB de aslına rücu etti" ifadelerini kullandı.
"Mevcut süreçte en uygun aday Türkiye"
Eker, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz Batılı bir toplumuz. Batının evrensel değerlerini benimsemiş durumdayız. Ancak AB ile kültürlerimiz oldukça farklı. Batının savunduğu değerlere yaslanarak entegrasyon sürecini işletirsek, hem kendi toplumsal reformumuzu gerçekleştirebiliriz, hem de Türkiye'nin doğu ve batı dünyaları arasındaki köprü pozisyonunu iki yönlü çalıştırarak Avrupa'ya da katkı sağlarız. AB eğer gerçekten sürdürülebilir ve çoğulcu bir yapı kazanmak istiyorsa kendi dışındaki bir medeniyetle entegre olmalı. Mevcut süreçte de bunun için en uygun aday Türkiye'dir."
Tr Haber