Arılar sadece bal, polen ve arı sütü üretmiyorlar. Aynı zamanda tozlaşmayı sağlıyorlar ki; bu yediğimiz sebze ve meyvelerin yetişmesi anlamına geliyor. Çünkü, sebze ve meyvelerin büyük çoğunluğunun oluşumu bu işlem sayesinde gerçekleşiyor.
Arılar, vücutlarında ve ayaklarında bulunan özel tüyler sayesinde polenleri bir çiçekten diğerine taşıyarak onların döllenmesini ve devamlılığını sağlıyorlar.
Bilimsel verilere göre; insan gıdasının 1/3'ü doğrudan veya dolaylı olarak arı tozlaşmasına ihtiyaç duyan bitkilerden oluşmaktadır. Bu nedenle yeterli düzeyde tozlaşmayı sağlamak için bitkilerdeki çiçeklenme dönemlerinde arı kolonilerine ihtiyaç duyuluyor.
Oysa son yıllarda hem ülkemizde hem de dünyada makul kabul edilen % 10'luk oranın çok üstünde %30'lar düzeyinde arı ölümleri gerçekleşiyor. Son yıllarda giderek artan arı ölümleri hem üreticileri hem de tüketicileri kısa ve uzun vadede etkileyecek bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Arı ölümlerinin genel nedeni olarak; tarımsal mücadele ilaçları ve küresel iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan sıcaklık ve kuraklıklar gösteriliyor. Özellikle arı ölümlerinin yaşandığı kovanlarda yapılan incelemelerde tarımsal mücadele ilaçlarından fungusit ve pestisit kalıntılarına rastlanmıştır. Bir başka ölüm nedeni olarak ise kışın arıların beslenmesi için kovanlara konulan mısır şuruplarının arıların bağışıklık düzeylerini düşürmesi gösteriliyor.
Science dergisinde geçtiğimiz günlerde yayımlanan iki araştırma neonikotinoidlerin arılar üzerindeki etkisini masaya yatırıyor. Fransız bilim insanları yaptıkları araştırmayla dünyanın pek çok farklı ülkesinde kullanılan neonikotinoid grubu böcek ilaçlarının arıların yol bulma yetisine zarar verdiğini ortaya çıkardı.
Araştırmacılar yaban arılarını doğada karşılaşabilecekleri oranda imidaklorid türü böcek ilacına maruz bırakarak, ilacın arılar üzerindeki etkilerini incelerken sadece 6 hafta sonunda bu yaban arısı kolonilerinin yüzde 8 ila 12 daha düşük popülasyona sahip oldukları tespit etti. Ayrıca böcek ilacına maruz kalan kolonilerin yüzde 85 daha az kraliçe arı çıkardığı da gözlemlendi. Bu, arı popülasyonu açısından hayati bir noktadır. Çünkü kraliçe arı sayısı bir sonraki kış sezonunda oluşturulacak yeni kovanların sayısını belirlemektedir.
Ülkemiz ise dünyanın en önemli bal üreticilerinden biri olmasına rağmen, yanlış ve kontrolsüz oranda pestisit kullanımı nedeniyle Türk balı ne yazık ki kaliteli olarak görülmüyor. Türkiye'de yaklaşık 6 milyon koloni olsa da, koloni başına bal verimi 16 kilo ile sınırlı. Başka ülkelerde ise bu sayı 30 kilo ile 100 kilo arasında değişiyor.
Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA) yaptığı araştırmalar sonucu pestisitlerin yani tarım ilaçlarının arı kolonilerine zarar vererek ölümlerine neden olmasının tespitinden sonra tartışmalı kimyasallar grubundan bazı ilaçları yasaklama kararı alırken, Avrupa Birliği ülkelerinde üreticiler ve tüketicilerden gelen tepkiler üzerine de Avrupa Komisyonu'nun hazırladığı ve arılara zararlı olduğu bilimsel olarak kanıtlanan üç pestisit tipinin yasaklanmasını talep eden önerge onaylanırken şu ana dek bu uygulamanın tarımsal üretim üzerinde belirgin olumsuz bir etkisi ise tespit edilmedi.
Eğer arılar kaybolursa, insanın sadece 4 yıl ömrü kalır. Arı olmazsa döllenme, bitki, hayvan ve insan olmaz. Albert Einstein
Hayal Senem Sayan
science