Bu da Orta Amerika, tropikal Güney Amerika, Ekvatoral Afrika, Güney ve Güneydoğu Asya dahil olmak üzere dünyanın büyük bir bölümünde sığır yetiştiriciliğinin potansiyel olarak ölümcül ısı stresiyle karşı karşıya kalacağı anlamına geliyor. Araştırma ayrıca, sera gazı emisyonlarının hızla azaltılmasının yanı sıra sığır üretiminin mevcut seviyelere yakın tutulmasının bu etkileri Asya'da en az %50, Güney Amerika'da %63 ve Afrika'da %84 oranında azaltacağını ortaya koydu.

Aşırı sıcaklar, özellikle yüksek nemle birleştiğinde, sığırlara birçok farklı şekilde zarar verir. Doğurganlığı azaltır, buzağıların büyümesini bozar ve ölümlerin artmasına neden olabilir. Süt ineklerinde süt üretimini de azaltır. Tüm bunlar hayvancılığın uygulanabilirliğini etkileyerek hayvan refahını ve çiftlik gelirini azaltır.

Cape Town, KwaZulu-Natal ve Chicago Üniversitelerinden araştırmacılar, ısı stresinin sığırlar üzerindeki mevcut ve gelecekteki etkilerini incelemek için, dünya genelinde günümüzün ısı ve nem koşullarını analiz etti ve farklı emisyon seviyelerine ve arazi kullanım biçimlerine bağlı olarak gelecek on yıllarda sığırları nasıl etkileyeceğini tahmin etti.

Araştırmacılar, gelecekteki karbon emisyonlarının çok yüksek olması durumunda, dünya genelindeki her on inekten dokuzunun yılda 30 veya daha fazla gün sıcak stresi yaşayacağını ve her on inekten üçünden fazlasının yüzyılın sonuna kadar tüm yıl boyunca bunu yaşayacağını öngörmektedir.

Bu durumdan en çok etkilenecek ülkeler tropikal bölgeler olsa da, Avrupa ve Kuzey Amerika'nın bazı bölgeleri de dahil olmak üzere dünyanın diğer birçok bölgesi de her yıl birkaç ay boyunca sıcak stresi koşullarıyla karşı karşıya kalacaktır. Diğerlerinin yanı sıra Japonya, Avustralya ve Meksika'nın bazı bölgelerinde yılda 180 veya daha fazla sıcak stresi günü yaşanacak.

Artan sıcaklıklar ve nem, çiftçileri bu yeni koşullara uyum sağlamaya zorlayacaktır, örneğin hayvanlar için havalandırma ve hatta klima sağlamak veya sıcağa adapte sığır ırklarına geçmek gibi. Ancak bu önlemler gelecekteki ısınmayla birlikte giderek daha pahalı hale gelecek ve her yerde mümkün olmayacaktır; yani Hindistan, Brezilya, Paraguay, Uruguay ve kuzeydoğu Arjantin ile Sahelya ve doğu Afrika ülkeleri gibi şu anda önemli bir uğraş olduğu yerlerde sığır yetiştiriciliği artık geçerli olmayabilir.

Karbon emisyonlarının hızla azaltılması ve hayvancılık üretiminin mevcut seviyelerde tutulması, özellikle Asya, Güney Amerika ve Afrika gibi en çok etkilenen bölgelerde sıcak stresine maruz kalan büyükbaş hayvan sayısını büyük ölçüde azaltacaktır. Emisyonların azaltılması aynı zamanda ılıman bölgelerdeki sığırların yılın yarısından fazlasında sıcak stresi yaşamasını da engelleyecektir.

Araştırmacılar, bugün alınacak kararların önümüzdeki on yıllar için kritik önem taşıyacağını vurguluyor. Örneğin, Amazon ve Orta Afrika gibi yerlerde hayvancılık yapmak için tropik ormanları kesmek, zaten en fazla sıcak stresi yaşayan bölgelerdeki sığır sayısını artırmakla kalmayacak, aynı zamanda iklim değişikliğini daha da kötüleştirerek bu bölgelerde ve başka yerlerde sığır yetiştiriciliğini son derece zorlaştıracaktır.

Diyetlerdeki sığır eti miktarının azaltılması ve daha fazla bitki bazlı ürün tüketilmesi, tüketicilerin sığır ürünlerine olan talebini azaltacaktır. Bu da daha az hayvanın ısı stresinden dolayı risk altına girmesine neden olurken, aynı zamanda ormanların korunması ve bozulmuş arazilerin restorasyonu için fırsatlar sunarak sıcaklık artışının sınırlandırılmasına yardımcı olabilir.

KwaZulu-Natal Üniversitesi'nde veteriner hekim ve araştırmacı olan Dr. Michelle North şunları söyledi: "Çalışmamız, sığırların refahını etkileyen, büyümeyi ve üretimi azaltan ve potansiyel olarak artan ölümlere yol açan sıcaklıklara, dünyanın şu anda sığır yetiştiriciliğinin ana bölgesi olarak görülen birçok bölgesinde giderek daha fazla maruz kaldığını açıkça göstermektedir. Burada sadece ısı stresine baktığımızı ve su mevcudiyetindeki değişiklikleri dikkate almadığımızı unutmamak da önemlidir."

"Bunun anlamı, sığır yetiştiriciliğinin dünyanın birçok yerinde giderek daha az uygulanabilir hale geleceğidir."

"Hem büyükbaş hayvanların maruz kaldığı ısı stresi miktarını azaltabilecek hem de sera gazı emisyonlarını ve dolayısıyla genel olarak iklim değişikliğini azaltabilecek basit çözümler var."

"Mevcut çiftçiler, büyükbaş hayvanlarının maruz kaldığı ısı stresini azaltmaya yönelik stratejilere öncelik vermeye başlayabilir ve uygulanması ne kadar zaman aldığı, maliyeti ve etkinliği (başka bir deyişle, büyükbaş hayvanların ne kadar ısıyla başa çıkmasına yardımcı olabileceği) bakımından farklılık gösteren çok çeşitli çözümler arasından seçim yapabilir. Ayrıca farklı bir sığır cinsinin ya da farklı hayvan türlerinin kendi yerel koşullarına daha iyi adapte olup olamayacağını da düşünebilirler."
"Aynı zamanda, çiftçilerin ve hükümetlerin, sığır yetiştiriciliği için çok sıcak olacağı tahmin edilen bölgelerde sığır üretimini artırmanın mantıklı olup olmadığını dikkatle değerlendirmeleri gerekmektedir. Tüketiciler, satın alma kararlarıyla (örneğin sürdürülebilir diyetler seçerek, et tüketimini azaltarak ve yerel üreticileri destekleyerek) ve oy verme kararlarıyla sığır yetiştiriciliğine yapılan yatırımların artmasını desteklememeyi seçerek yardımcı olabilirler."

Cape Town Üniversitesi'nde ekolojist ve iklim değişikliği araştırmacısı olan Dr. Christopher Trisos ise şunları söyledi: "İklim değişikliğinin sıcak hava dalgalarını şiddetlendirmesinin insanlar üzerindeki ölümcül etkilerini gördük, ancak bizi besleyen hayvanlar da sıcaktan dolayı ciddi risk altında. Bu riski sınırlandırmak için şimdi harekete geçmeliyiz."

"Tropikal ormanları keserek ya da yakarak sığır üretimini arttırmak sürdürülebilir değildir, iklim değişikliğini daha da kötüleştirir ve yıl boyunca şiddetli sıcak stresine maruz kalacak yüz milyonlarca sığırın refahına zarar verir."

"Sıcaklık stresinin etkilerini azaltmak için hayvancılık sistemlerinin adaptasyonu elzem olacaktır."

"Diyetlerdeki sığır ürünleri miktarının azaltılması, sığır yetiştiriciliğinin gelecekteki genişlemesini sınırlandırmaya yardımcı olabilir ve gelecekteki küresel ısınmayı sınırlandırmaya yardımcı olabilecek ormanları korumak ve restore etmek için fırsatlar yaratabilir.