Antalya'nın Manavgat ilçesine bağlı Ahmetler köyünde yapılması planlanan ancak köylülerin uzun süren direnişine sahne olan HES projesine verilen 'ÇED Gerekli Değildir Kararı'nı mahkeme iptal etti.
Dünyaca bilinen Ahmetler Kanyonu'nda, Kapız Çayı üzerinde yapılması planlanan HES'e karşı çıkan Ahmetler köylüleri, kanyon girişinde direniş çadırı kurmuş, günlerce kadınlı erkekli nöbet tutmuşlardı. Köylülerin açtığı davayı haklı bulan Antalya 2. İdare Mahkemesi, iptal kararı verdi. Mahkeme’nin iptal kararını sevinçle karşılayan Ahmetler köylüleri, hukuk zaferini aşure etkinliği ile kutladı.
HES’E DİRENEN AHMETLER KÖYÜNDE MUTLU SON
Ahmetler köyünde konuyla ilgili basın açıklaması yapan köylülerin sözcüsü Mustafa Koç, “Sabrın sonu selamet sözünü biz şimdi ‘sabrın sonu adalet’ olarak söylüyoruz; çünkü HES konusunda sonunda adalet yerini buldu” sözleriyle başladığı açıklamasında Antalya 2. İdare Mahkemesi’nin verdiği iptal kararının, bir haklılığın tescili ve bir kararlılığın, sabrın ve hak mücadelesinin sonucu olduğunu vurgulayarak, “yargının kanyona sahip çıkarak Ahmetler’i, Güçlüköy’ü, Gençler’i haklı bulması bu ülkenin bir kazanımıdır. Bu karar hepimize kutlu olsun!” dedi.
‘KÖYLER YOK SAYILDI, İNSANLARIMIZA SAYGISIZLIK ETTİLER’
Geriye dönüp bakıldığında bu kazanımın o kadar da kolay olmadığının anlaşıldığını kaydeden Koç, şöyle konuştu: “Ahmetler köylüleri olarak bizler, 2012 yılında bir de baktık ki yolumuzun içindeki kanyona iş makineleri gelmiş. Ne oluyor demeden kanyona yerleşip suyun başına oturmaya kalktılar. 700 yıldır bu derenin suyunu içiyoruz, köprüsünden geçiyoruz. Kimse bize 700 yıldır selam bile vermezken hayatta bu topraklara hiç ayak basmamış kanyondaki ırmağın suyunun birilerine satıldığını öğrendik. Bu ırmaktaki suyun doğal sahipleri olan üç köyün bu durumdan hiçbir haberi olmadı. Adeta Ahmetler ve komşu köyler yok sayıldı. Burada yaşayanları insan yerine koymadılar, insanlarımıza saygısızlık ettiler.”
‘DÖVÜLDÜLER, SÖVÜLDÜLER AMA YILMADILAR’
Daha sonra kanyonun iş makineleriyle işgal edildiğini gören köylülerin, buna itiraz ederek çaresizlik içinde ayağa kalktıklarını ve her gelişinde iş makinelerini kanyondan çıkardıklarını vurgulayan Koç, “Ama şirketin bu geri gelişleri dört defa tekrarladı. Her geri gelişlerinde büyük olaylar yaşandı. Köylülerin kanyonu kurtarma dışında bir amaçları yoktu. Ama şirketin sözde güvenlikçileri kanyonda köylülerimize silah sıktılar, onları copladılar, kadınların üstüne iş makinelerini sürdüler, biber gazı bile kullandılar. Ahmetlerliler, en başta kadınlar olmak üzere birlik olup bu haksızlığa karşı çıktılar. Dövüldüler, sövüldüler, tartaklandılar, eziyet gördüler, yaralandılar ama yılmadılar. Sonunda nöbet çadırı kurup kanyonu beklemeye başladılar. Adeta yurt savunmasında gibi yaşam alanlarını tehdit eden bu işgale karşı direndiler. Siyasete karıştırdınız diye itibarsızlaştırmaya çalıştılar ama herkes gördü ve anladı ki Ahmetlerliler sadece hak arıyordu. Devlet temsilcileri, köylüyü ikna için kanyonu ziyarete geldiler. Ama en sonunda köylünün haklılığını gören yetkililer tavır değiştirdi; komutanlar kanyona gelip ‘Askerlerimi köylüye emanet ediyorum’ diyerek ayrıldılar. Köylülerin bu kararlı duruşu karşısında şirket her defasında iş makinelerini geri çekti ve dört kere, geldikleri gibi gittiler” diye konuştu.
‘ŞİMDİ KANYONU KİMSE ELİMİZDEN ALAMAZ’
Ahmetlerliler bu kanyonu sadece kendi çocukları için değil, Türkiye için beklediğinin altını çizen Koç, “-çünkü kanyon hepimize ait bir hazinedir dedik-, mahkeme kararı bunu da tescilledi. Eğer kanyona sahip çıkılmasaydı Soma Yırca köyünde bir gecede yıkılan 6 bin ağaç gibi Ahmetler Kanyonu da tahrip edilecekti, işte bu mücadele bunu engelledi. Sonuç olarak zarar gördük, ama kimseye zarar vermedik. Eziyet gördük, incindik ama kimseyi incitmedik. Gönlümüz kırıldı, ama kimseyi kırmadık. Ağaçlarımız yıkıldı, ama biz hiçbir yeri yıkmadık. Sonunda anladık ki sabrın sonu ‘adalet’miş. Sabrettik, yaşam alanlarımızı korumak için hak mücadelesi verdik ve kazandık. Mahkemenin verdiği karar haklılığımızı kanıtladı. Şimdi herkesin Ahmetler’e teşekkür ve şükran borcu olmalı; çünkü artık herkese ait bir kanyon kurtuluyor. Elimizde hiçbir not yokken koruduğumuz kanyonu, şimdi elimizde tapu gibi mahkeme kararı varken kimse elimizden alamaz. Ahmetler, Güçlüköy, Gençler köyü ve kanyonun su havzasındaki 14 köy artık sahip oldukları hazinenin daha çok farkında” dedi.
PROF. DR. D. KANTARCI: ‘2 BİN HES, KENDİ İNSANIMIZA SOYKIRIM’
Mustafa Koç’un ardından söz alan avukat Ramazan Ecevitoğlu da Ahmetler köyündeki HES mücadelesi ve hukuki süreç hakkında bilgiler verdi. Köylülerin talebi üzerine HES projesini inceleyen ve bir rapor hazırlayarak projedeki hataları ortaya çıkaran Prof. Dr. Doğan Kantarcı ise burada yaptığı kısa konuşmada, Türkiye’deki 2 bin HES projesinin 2 bin köy anlamına geldiğine dikkat çekerek, şirketlerle yapılan su kullanım hakkı anlaşmalarıyla köylülerin suya erişimlerinin engellenmesini kendi insanımıza soykırım uygulamak olarak nitelendirdi.
AHMETLER KÖYLÜLERİNİN DİRENİŞİ NASIL GELİŞTİ
Ahmetler köyünde yapılmak istenen Kanyon Regülatörü ve HES Projesi'ne, Antalya Valiliği tarafından verilen ÇED Gerekli Değildir Kararı'na karşı köylülerin açtığı davayı gören Antalya 2. İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı verdi. Antalya Valiliği'nin projeyle ilgili verdiği ÇED Gerekli Değildir Kararı'ndan ancak 3 yıl sonra haberdar olan Ahmetler köylülerinin dava açma talepleri 60 günlük itiraz süresi aşıldığı için reddedilmişti. Bunun üzerine kanyona iş makinalarını sokarak inşaat çalışmalarına başlayan HES şirketine karşı direnişi başlatan köylüler, günlerce kadın erkek nöbet tutarak çalışmaları durdurmuştu. Şirket çalışanlarının silah kullanması dahil zaman zaman sert tartışmaların yaşandığı direniş sırasında jandarma ve komando birlikleri nöbet tutarak gerilimi yatıştırmaya çalışmış, köylülerin kararlılığı üzerine HES şirketi kanyondan araçlarını çekmişti.
KÖYLÜLERİN HUKUK MÜCADELESİ MUTLU SONLA BİTTİ
Ancak Ahmetler köylülerinin hukuki çözüm arayışı bitmedi. Projenin birden çok köyü kapsaması üzerine HES'le ilgili duyurunun eksik yapıldığından yola çıkan köylüler, Antalya 2. İdare Mahkemesi'nde dava açtı. Davayı kabul eden mahkeme, oy birliği ile aldığı kararda, HES projesinin çevresel etkilerinin yeterince incelenmediğine hükmederek, projenin gerçekleştirilmesi durumunda doğal hayatın sürekliliği ve bölgedeki ekoturizm potansiyelinin olumsuz etkilenebileceği ve bölge halkının su kullanım haklarının ihlal edilebileceğine dikkat çekerek hukuka aykırı bulduğu işlemin önce yürütmesini durdurdu, ardından da tamamen iptal etti.
Yusuf Yavuz
Odatv