AĞRI`DA DÜNYA ÇİFTÇİLER GÜNÜ

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, her yıl değişik illerde gerçekleştirdikleri Dünya Çiftçiler Günü etkinliğini daha önce de Diyarbakır ve Malatya'da da kutladıklarını belirtti.

Bayraktar,  "Hassas ve sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Böyle bir dönemde bölge çiftçimize moral vermek, çiftçimizin yalnız ve sahipsiz olmadığını, sorunlarına duyarsız kalmadığımızı göstermek istedik. Sorunlarınızı dinlemeye geldik" dedi.

14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü etkinliği Ağrı Valisi Musa Işın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Mehmet Daniş, Müsteşar Nusret Yazıcı, Tarım Bakanlığı genel müdürleri, TZOB Yönetim Kurulu üyeleri ile Doğu Anadolu Bölgesi illeri Ağrı, Erzurum, Kars, Erzincan, Ardahan ve Iğdır'daki ziraat odası başkan ve meclis üyeleri ile çiftçilerin katılımıyla Ağrı Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapıldı. Bayraktar, Dünya Çiftçiler Günü toplantısındaki konuşmasında, stratejik bir sektör olan tarımın genel durumu, potansiyel ve sorunlarını değerlendirdi, dünyada tarımda yaşanan gelişmelere değindi. Dünyada en önemli stratejik sektörler nedir denildiğinde, kime sorulursa sorulsun, tarım ve enerji cevabının alınacağını vurgulayan Bayraktar, şunları söyledi:

"Neden? Çünkü, dünya nüfusu 7,4 milyarı buldu. Bu rakam, bundan 200 sene önce 1 milyardı. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu tarihlerde 2 milyardı. 100 yıl bile olmadan 4 kata yakın arttı. Nereden bakarsanız bakın, 2050'de 9 milyarı aşacak, belki 10 milyara yaklaşacak. Dünyada gelir seviyesi de arttı. Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan çoğu ülkenin beslenme rejimleri değişti. Daha fazla gıda, daha fazla et tüketiyorlar. 2050'ye kadar gelişmekte olan ülkelerin et tüketimi yüzde 87 artacak. Biyoyakıt kullanımı arttı. Arabalar, biyoyakıt kullanıyorlar. 

Araştırmalar, 2050'ye kadar gıda üretiminin yüzde 60 artması gerektiğini ortaya koyuyor. Peki, şimdi bile yaşayan her insana yeterli gıda sağlayamayan dünyamız, bu artan nüfusa nasıl gıda sağlayacak? Tarım alanlarının sonuna geldik. İstesek de yeni tarım alanı bulmamız mümkün değil. Bulunacak kıta da kalmadı. Artık, uluslararası toplum ve dünyamızda yaşayan her birey, aklını başına almalı, tarımın ne kadar önemli olduğunu anlamalıdır. Kimse, uzay çağını yaşadığımız, teknolojinin sınırlarını zorladığımız 21. yüzyılda, 2015 yılında 795 milyon insanın aç kalmasını açıklayamaz. Hadisi Şerifte de 'komşusu açken tok yatan kimse bizden değildir' denmektedir.

Kimse, her yıl 6 milyon insanın yetersiz beslenmeden hayatını kaybettiğini insanlığa anlatamaz. Yine kimse, üretilen gıdanın 1,3 milyar tonunun tüketilemeden çöpe gitmesini açıklayamaz. Bu kadar aç varken, 500 milyonu aşkın obez insan bulunması da çelişkinin boyutunu göstermektedir. Daha adil bir dünya kurmak zorundayız. Sadece 62 en zenginin, dünyanın en fakir yarısı kadar serveti olmasını kim izah edebilir ki."

"TARIMA HÜKMEDEN ÜLKELER, DÜNYAYA DA HÜKMEDECEK"

Dünyada gelişmiş her ülkenin, tarımda da en ileri seviyeye ulaştığını, teknolojiyi, verimliliği yakaladığına dikkat çeken Bayraktar, "Amerika, dünyayı yönetiyor ama Mısır, tütün, pamuk, buğday üretiminden vazgeçiyor mu? Unutulmasın ki tarıma hükmeden ülkeler, dünyaya da hükmedecek. Zenginleşmenin kaynağı tarım. Dünyada gıda önem kazanacak. Böyle bir konjonktürü fırsata mı çevireceğiz, yoksa ıskalayacak mıyız? Bu önemli. Bu gelişmeleri ıskalamamamız, tarım üretimini sadece ülkemizin değil, içinde bulunduğumuz bölgemiz için de yapmamız, bölgenin inanılmaz boyutlara ulaşan gıda ihtiyacını karşılamamız gerekiyor.

 Çiftçimiz üretiyor. Gecesini gündüzüne katarak, yağmur, çamur, kar, kış demeden üretiyor. Ülkemizin gıda güvencesini sağlıyor. Hal böyleyken, çiftçimizin kıymetinin yeterince bilindiğini söyleyebiliyor muyuz? Hakkının verildiğini, takdir edildiğini ifade edebiliyor muyuz? Hedefe varabilmek için öncelikle tarım sektörünün ve bu sektörde çalışanların kıymeti bilinmelidir. Çiftçimiz, Sabah, öğle, akşam bizleri doyuruyor. Sofralarımızdan hiçbir şeyi eksik etmiyor. Eksik olursa mı çiftçimizin kıymeti anlaşılacak? Hepimizin bu eli öpülesi çiftçimize minnet borcu var" dedi.

"TARIMI ANLATAMAZ, KAMUOYU OLUŞTURAMAZSAK HEDEFLERE ULAŞAMAYIZ"

Doğu Anadolu'da, Ağrı'da koşulların daha da ağır olduğunu ifade eden Bayraktar, "Buna rağmen çiftçimiz, canını dişine takarak üretmeye devam ediyor. Benim 8-9 ay kış yaşanan Ağrı'da ve Doğu Anadolu'daki diğer 8 ilimizde çiftçim, bütün zorluklara direnerek hayvancılık yapmazsa, İstanbul'daki, Ankara'daki, İzmir'deki tüketicim, hatta 79 milyonluk tüketicim nasıl et yiyecek? Kurbanlıklarını nasıl temin edecek? Tarım sektörünü anlatamazsak, kamuoyu oluşturamazsak, tarımda hedeflere ulaşamayız. Doğu'da ve Güneydoğu'da güvenlik sağlandığında çiftçimizin neler yapabileceğini de hayal bile edemeyiz" diye konuştu.

"GIDADA GELECEĞİN AYDINLIK OLDUĞUNU NE YAZIK Kİ SÖYLEYEMİYORUZ"

Tarımın en önemli sorunlarından birinin tarım alanlarının korunması olduğunu belirten Bayraktar, söyle dedi:

"Son 20 yılda 3 milyon hektar, Belçika büyüklüğündeki tarım alanını çeşitli sebeplerle kaybetmişiz. Bu sadece bizim sorunumuz da değil. Dünyada her yıl 12 milyon hektar tarım arazisi tarım dışına çıkarılıyor. Böyle giderse, yakın bir gelecekte dünya yaşanmaz bir hale gelecek. Unutmayalım ki çok fazla tarım alanımız yok. Dünyanın sadece yüzde 10'u tarım alanı olarak kullanılıyor. Üretim artışı için elimizde tek argüman kaldı o da verimlilik. Sonuç olarak gıda açısından geleceğin aydınlık olduğunu ne yazık ki söylemiyoruz. Uluslararası toplum hızlı hareket etmelidir. Açlığın ve yetersiz beslemenin yok edilmesi ve gıda güvencesinin sağlanması için uluslararası stratejiler geliştirilmeli ve etkin bir işbirliği yapılmalıdır."

Ülkemiz tarımında da küçümsenemeyecek birçok gelişmeye rağmen, gelişmiş ülkelerin tarımıyla kıyasladığımızda sorunlar bulunduğunun bir gerçek olduğuna dikkati çeken Bayraktar, şunları söyledi:

"Herkesin de bildiği gibi sorunlarımızın temelinde yapısal sorunlarımız bulunmaktadır. En önemli yapısal sorunumuz tarımsal işletmelerin küçük, arazilerin çok parçalı olmasıdır. Tarımımızdaki birçok sorunun temelinde de bu vardır. İşletme büyüklüğünün 61 dekar, parsel büyüklüğünün 6 dekar olduğu, işletmelerin yüzde 80'den fazlasının 100 dekar bile arazisinin olmadığı bir tarımsal yapıda, verimlilikten de istikrarlı ve yeterli gelirden de bahsedemeyiz. Nitekim, kırsalın ülke ortalama gelirinin üçte birinde kalması bunu çok iyi açıklamaktadır. 

Bitkisel üretim böyle de hayvancılık farklı mı? Hem süt hem besi sığırcılığında işletmelerimizin 4'te 3'ünden fazlasının 10 baş bile sığırı yoktur. Hatta yarıdan fazlasının sığır sayısı 5 başı bile bulamamaktadır. Bu kadar küçük parsel büyüklükleri ve işletme yapılarıyla verimli tarımdan bahsetmek mümkün değildir. Sorunun çözümü bellidir. Arazilerin daha fazla bölünmesinin önüne geçilmeli, toplulaştırılma çalışmalarıyla işletme büyüklükleri artırılmalıdır. Bu bağlamda, bizim de her platformda desteklediğimiz Toprak Koruma ve Arazi Kullanım Kanunu'nda yapılan değişiklik çok yerinde olmuştur. Kanunla Medeni Kanunu'nun mirasla ilgili hükümleri de değişmiştir. Bu düzenlemelerin arazi parçalanmasının önüne geçeceğine inanıyoruz. Tabii bu tek başına yeterli değildir.

Toplulaştırma çalışmalarının da hızla sürdürülmesi gerekir. Halen 5 milyon hektar alanda yapılmış olan toplulaştırma çalışmaları yakın bir gelecekte 14 milyon hektara çıkarılmalıdır. Bu da yetmez. Çocuklarımıza miras bırakacağımız en büyük zenginliğimizi, verimli topraklarımızı hiçbir şekilde heba etmemeliyiz. Verimli tarım arazilerini korunmalı, tarım arazilerinin imara açılmasını önlenmeliyiz. Verimli tarım arazilerinin korunması konusunda valiliklere ve büyükşehir belediye başkanlarına da büyük görev düşmektedir. Valilerimiz ve belediye başkanlarımız, verimli tarım arazilerinin korunması konusunda çok hassas hareket etmeli, Toprak Koruma Kurulları çok etkin ve verimli arazileri koruyacak şekilde çalıştırılmalıdır. Ziraat odaları temsilcilerinin bu kurullarda görev yapması bir zorunluluk olmalıdır."dedi.

Milliyet.com
  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.