Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Enerji sektörünün dönüştürülmesi, dönüşüme uğraması iklim değişikliği açısından temeldir.
Enerji arzı ve talebinde verimliliği artıracak küresel çözümler üzerinde çalışmak zorundayız. Türkiye, enerji üretiminde, iletiminde, dağıtımında ve tüketimindeki devasa verimlilik potansiyelini henüz tam anlamıyla kullanamıyor" dedi.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından gerçekleştirilen "7. Uluslararası Enerji ve İklim Forumu, Birleşik Arap Emirlikleri Enerji Bakanlığı Müsteşarı Dr. Matar Al Neyadi, Japonya Başbakanı Özel Danışmanı Eiichi Hasegawa, Avrupa Birliği Türkiye Büyükelçisi Hansjoerg Haber, Ukrayna'nın Ankara Büyükelçisi Sergiy Korsunskiy, Konya Milletvekili ve TBMM Sanayi,Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız ve Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) İcra Direktörü ve IICEC Yönlendirme Kurulu Onursal Başkanı Dr. Fatih Birol' ve uluslararası enerji kuruluşlarının üst düzey yöneticilerinin katılımıyla başladı.
Toplantının açılışında konuşan Güler Sabancı, IICEC'in son 7 yıl boyunca yarattığı tartışma ortamının çok ilgi çektiğine işaret ederek, enerji konusunda çalışmalara devam ettikleri IICEC'te artık yeni bir platform olduğunu, yönetişimini yeniden gözden geçirdiklerini, kısa zamanda bu konuda bir duyuruda bulunacaklarını bildirdi.
Sabancı, global enerji sisteminin çok büyük zorlukların yanı sıra çok büyük fırsatlarla karşı karşıya bulunduğunun altını çizerek, şunları söyledi:
"Bu zorluklar ve fırsatlar ağırlıklı olarak, günümüzün dinamik dünyasının ve global trendlerinin yansımasıdır. Kentleşme, dijitalleşme, konektivite ve elektrikleşme gibi trendler artık enerji sektörünün önüne ve dönüşümüne yeni boyutlar katmaktadır. Bu dinamik enerji sektörü ortamında, geçen yıl ki Paris COP21 toplantısı en kritik gelişme olarak karşımıza çıkmakta.
Global enerji arz ve talebinin temel unsuru Paris'te ortaya çıktı. Enerji Paris'teki toplantıda temel bakış açısıydı. Paris'te imzalanan anlaşma global enerji sektörü açısından çok önemli bir kilometre taşı. Bütün dünya artık bir araya geldi, artık hep beraber Paris anlaşmasındaki global hedeflere ulaşılmaya çalışılıyor. Enerji üretimi ve kullanımı global sera gazı emisyonlarının üçte ikisini oluşturuyor. Bu nedenle enerji sektörünün dönüştürülmesi, dönüşüme uğraması iklim değişikliği açısından temeldir."
IEA'nın son istatistiklerine bakıldığında ekonomik büyümenin üye ülkelerdeki karbon emisyonlarıyla bağlantısının koptuğuna işaret eden Sabancı, şunları kaydetti:
"Yeni verilere göre yenilenebilir enerji üretim kapasitesi 2015 yılında dünya genelinde 152 gigawatt yani yüzde 8,3 artış göstererek Türkiye'deki toplam kapasitenin yaklaşık iki katına yükselmiştir. Enerji tedarik ve tüketim alışkanlığını hızlı bir şekilde değiştiren dağıtılmış üretim, akıllı şebekeler ve enerji depolama teknolojilerinin yükselişine şahit oluyoruz. Her geçen gün daha fazla petrol devi temiz enerji piyasasına giriş yapıyor. Japonya'da elektrikli araç şarj noktalarının sayısı akaryakıt istasyonlarının sayısını geçmiş durumda.
Enerji verimliliği düzenlemeleri tüm dünyadaki enerji tüketiminin yüzde 27'sini kapsıyor. Bu oran 2005'te yüzde 12 idi. Son zamanlarda enerji sektörünün daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru yöneldiğini gösteren birçok habere şahit olduk. Şüphesiz ki Paris Anlaşması daha temiz teknolojiler ve enerji verimliliğine yapılan yatırımların artmasını sağlayarak enerji sektörünün dönüşümünü hızlandıracaktır."
-"Rüzgar ve güneş enerjisi üretim kapasitesi artacak"
"Enerji verimliliği adına yapabileceğimiz daha bir sürü şey olduğuna inanıyorum. Enerji verimliliği, iklim değişikliğiyle mücadelede ve sürdürülebilir kalkınmada büyük bir rol oynamaktadır" diyen Sabancı, IEA tarafından yapılan bir analize göre, enerji verimliliği sayesinde karbon emisyonlarının 2050 yılına kadar yaklaşık yüzde 40 oranında azaltılabileceğini, böylece küresel ısınmadaki artışın 2 santigrat dereceyle sınırlandırılabilir olduğunun gözüktüğünü aktardı.
Sabancı, finans kurumlarının enerji verimliliğindeki açığı kapatmak adına daha fazla sermaye ayırması gerektiğine işaret ederek, "Politika üreticileri, enerji verimliliğini destekleyen çerçeveler oluşturarak sınırlamalar getirmeli, enerji verimliliği yatırımlarını canlandırmalı. Enerji arzı ve talebinde verimliliği artıracak küresel çözümler üzerinde çalışmak zorundayız" dedi.
Konuşmasında Paris Anlaşması'nın Türkiye adına da önemli bir gelişme olduğunu vurgulayan Güler Sabancı şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye, karbon emisyonlarını 2030 yılı itibariyle olağan düzeyden yüzde 21'e kadar azaltacağı yönünde verdiği Ulusal Katkı Niyet Beyanı ile Paris Anlaşması'na katılarak iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen kolektif çabalara katkıda bulunmuştur. Ulusal Katkı Niyet Beyanı (NDC) enerji üretimi ve kullanımına ilişkin niteliksel ve sayısal hedefler içermektedir.
Rüzgar ve güneş enerjisi üretim kapasitesinin 2030 yılına kadar büyük oranda artırılması hedeflenmektedir. Hidroelektrik potansiyelinin bütünüyle kullanılması ile enerji üretimine nükleer enerjinin dahil edilmesi de NDC hedefleri arasındadır. Türkiye'de enerji dengesinin iyileştirilebilmesi amacıyla elektrik iletimi ve dağıtımı sırasında yaşanan enerji kayıplarının azaltılacağı da NDC'de vurgulanmıştır. Son olarak, üretim ve inşaat gibi farklı sektörlerde enerji verimliliğinin iyileştirilmesi de NDC'nin en büyük hedeflerindendir."
"Türkiye verimlilik potansiyelini tam kullanamıyor"
Türkiye'nin enerji üretiminde, iletiminde, dağıtımında ve tüketimindeki devasa verimlilik potansiyelini henüz tam anlamıyla kullanamadığını, bu önemli potansiyelden düşük maliyetli bir şekilde faydalanabilmek adına daha fazla çaba göstermek gerektiğini anlatan Güler Sabancı, "Zamanında ve etkili bir şekilde, plana göre hareket ederek karbon emisyonumuzu azaltabileceğimize ve büyük ölçüde enerji tasarrufu sağlayacağımıza inanıyorum. Diğer pek çok ülkede de olduğu gibi Türkiye'de verilen enerji yardımları enerji verimliliğinin önüne geçmektedir. Bu nedenle ekonomide sürdürülebilir büyüme istiyorsak enerji piyasalarını serbestleştirmenin yollarını aramalıyız" değerlendirmesinde bulundu.
"Enerji ve iklim hedeflerimizi gerçekleştirmek adına benimseyeceğimiz sürdürülebilir, dengeli ve bütüncül yaklaşımın bir gereği olarak mevcut en iyi teknolojilerden faydalanmalı, sağlık, güvenlik ve çevre hedeflerine öncelik vererek öz kaynaklarımıza yönelmeliyiz" yorumunu yapan Sabancı konuşmasını şöyle tamamladı:
"Enerji, tüm dünyada hızla değişen bir konudur. Yeni ve şaşırtıcı enerji teknolojileri üretiliyor ve kullanıma sunuluyor. Bu bağlamda Türkiye'deki enerji sektörünün dönüşümünün, talep yönetimi, enerji piyasalarında tüketicinin de söz sahibi olması, dağıtılmış üretim seçeneklerinden daha fazla faydalanılması, akıllı şebekeler ve yeni enerji depolama çözümlerinin geliştirilmesiyle mümkün olacağına inanıyorum.
Dinamik nüfusu, etkili enerji yönetimi ve tutkulu enerji şirketleriyle Türkiye, geniş ölçekli enerji dönüşümünde öncü bir rol oynayabilecek güce sahiptir. Politika üreticileri, düzenleyici otoriteler, sanayi kuruluşları, piyasanın hakim güçleri ve akademi çevreleri olarak bize düşen görev işbirliği ve ortaya koyduğumuz çabaları artırarak bu hayali gerçekleştirmektir."
Haberler.com