Manisa Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı İbrahim Demran, Manisa'nın gündeminde jeotermal bir olgu olduğunu ve bununla mücadele ettiklerini söyledi.
Jeotermalin olduğu alanlarda yüksek oranlarda bor madeninin toprak yüzeyine salındığını kaydeden Demran, bunun tarım arazilerinin onlarca yıl kullanılamayacağı anlamına geldiğini söyledi.
Tarım alanlarının sanayi, maden ve jeotermal alanlar olarak kullanılmasının önüne geçilmesini isteyen Manisa Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı İbrahim Demran, şöyle konuştu: "Mustafa Kemal'in 19 Mayıs'ta söylediği gibi 'Artık hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır' bu sathı müdafaa bütün vatandır. Manisa'daki çevre saldırıları artık noktaları geçti bütün alana yöneldi. Onun için acilen Manisa Çevre Platformunun, Manisa çevre gönüllülerinin bir araya gelip, çevresine tarımcıların da tarım alanlarına sahip çıkması gerekmektedir. Aksi takdirde dün Gördes'teydi, ondan sonra Çal Dağına geldi nikel madeni olarak ondan sonra meralara geldi sıra. Nuriye'ye geldi sonra Karaali'de Organize Sanayi Bölgesi olarak 3 bin 500 dekarlık bir alana sıra geldi. Şuan gündemimizde bizim Alaşehir hatta bütün Manisa'yı kapsayan bir Jeotermal olgusu var. Onunla mücadele ediyoruz. Artık bireysel, yerel değil genel bir karar alma zamanı geldi.
Onun için her yerde şuanda Manisa'nın Selendi'sinden, Soma'sına kadar her yerde çevreyle ilgili jeotermalle ilgili madenlerle ilgili onlarca yeni başvuru var. Bu çalışmalara açılan sahalar var. Önümüzdeki süreçte biz tarımı nasıl geliştiririz nasıl ihracatçımızın ihracatını artırırızdan çok artık topraklarımızın, yerleşim birimlerini sanayinin işgalinden nasıl kurtarırız, potansiyel kirleticilerden havamızı, suyumuzu, toprağımızı nasıl koruruz biz bunun derdine düştük. Çünkü şuanda özellikle köyler geçimsizlikten dolayı, tarım ürünlerinin para etmemesinden dolayı boşaldı. Zaten yaşlı bir nüfus kaldı. Yeni arazi kanunu çıktı. Haziran ayından bu yana siz istediğiniz toprak parçanızı parselinizi satamıyorsunuz. ya tamamını satacaksınız ya da hiçbirisini satmayacaksınız. Bu şunun önünü açıyor. Arazi toplulaştırmasını bu kanun vahşice yapmaya çalışıyor ve tarım şirketleşmeye gidiyor. Tarım ve üretim köylülerden alınıp şirketlere devrediliyor.
Bu hepimizi ilgilendiriyor. Hepimiz aynı zamanda tüketiciyiz. Açıkçası bu anlamda gelecek pek parlak gözükmüyor. Mücadelemiz bitti mi? Hayır, yeni başlıyor. 28 Eylül'de Alaşehir'de Çevre Derneği'nin kuruluşu ve Manisa Çevre Platformunun oluşumu başlıyor."
Jeotermal olayını Manisa'da ilk kez bundan 3-4 yıl önce Alaşehir'in Alkan köyünde meydana gelen patlamalarla öğrendiklerini kaydeden Demran, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kuyu açma çalışmaları sırasında yer kabuğu patladı. Sonradan bu iş kazası dediler. 'Orada zayıf bir fay hattı var, o fay hattına denk geldi ondan patladı.' Biz onlara şunu söyledik: Madem orada zayıf bir fay hattı olduğunu biliyordunuz niye oraya gidip bu çalışmaları yapıyorsunuz ve yeni zayıf fay hatlarına ulaşmayacağınızı biliyor musunuz? O alanlarda bu çalışmaları yapmayacağınızı öngörebiliyor musunuz? Hayır."
JEOTERMALİN ÇIKARILDIĞI TOPRAKLAR ONLARCA YIL TARIMDA KULLANILAMAYACAK
Manisa'daki toprakların özellikle Bozdağlar'ın çevresinin bor yönünden çok zengin olduğunu anlatan Demran, şunları söyledi:
"Oralarda zaten bor zehirlenmeleri zaman zaman yaşanır. Toprakta 0,8 ila 1 ppm, 1,2 ppm'e kadar bor vardır. Bu oran 4-5 ppm'i bulduğu zaman bırakın bağcılığı hiçbir tarım ürünü yetiştiremezsiniz. Şuan mahkeme dosyaları var. Alkan'da 6-7 ppm'e kadar bor çıktı. O topraklar artık onlarca yıl hiçbir şekilde tarım alanı olarak değerlendirilemez."
İZMİR VE AYDIN'DA AYNI TEHLİKE VAR
İzmir'in içme suyunun büyük bir kısmının yakın gelecekte Gördes barajından sağlanacağını kaydeden Demran açıklamasını şöyle tamamladı:
"İzmir'in su kaynağının hemen başına Gördes'te nikel madeni açıldı. Maalesef aynı çalışmalar birebir Aydın'da yapılıyor. Büyük Menderes ve Küçük Menderes havzalarında. Oralarda da hatta barajın hemen üstünde tesisler kurulmuş. Yani trajikomedi midir, kasıtlı mıdır, ihmal midir? Siz sulama ünitesinin başına potansiyel kirleticiyi kuruyorsunuz ki kilometrelerce ileriye ulaşıyor. Burada Demirköprü Barajının üzerine bir kirletici adayı koyuyorsunuz. Normalde 3-5 kilometrelik bir alanda etkili olacak olan kirlilik kanallar vasıtasıyla Muradiye'ye kadar ulaşıyor."
İHA