DDGS (Mısır ve buğdayın etanol üretimi için işlenmesinden sonra kalan küspesi) ithalatının artmasından yağ sanayicisi şikayetçi.
Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, yağlı tohum ve mısır üreticisinin de mağdur edildiğini söyledi.
Yağ sektöründe yaşananları değerlendiren Büyükhelcacıgil, ayrıca gümrük duvarlarının çok fazla yükseltilmesinin suiistimallerin artmasına ve haksız rekabete yol açtığını kaydetti.
Büyükhelvacıgil, üreticinin korunması için vergileri ve gözetim fiyatını artırarak değil destekleme priminin yani “fark ödemesi”nin artırılması gerektiğini söyledi.
2014 yağlı tohum üretimi (hangi ürün ne kadar), ithalatı ne kadar?
2014 yılında ülkemizde 1,2 milyon ton ayçiçeği tohumu, 1,2 milyon ton pamuk tohumu, 153 bin ton soya fasulyesi, 112 bin ton kolza ve 76 bin ton aspir tohumu olmak üzere, geçtiğimiz yıla göre yüzde 2 artarak toplam 2,7 milyon ton yağlı tohum üretilmiştir. Aynı yıl içerisinde 605 bin ton ayçiçeği tohumu, 437 bin ton kolza tohumu, 131 bin ton keten tohumu, 37 bin ton aspir tohumu ve 2 milyon ton soya fasulyesi ithal edilmiştir. Soya fasulyesi ithalatı yem amaçlı GDO’lu ürün olup büyük bir kısmı tam yağlı soya olarak doğrudan karma yemlerde kullanılmıştır. Bir milyon tona yakın kısmı yağ fabrikalarında işlenerek hamyağ ve küspesi yine karma yemde kullanılmıştır.
Üretilen bitkisel yağ üretimi ve tüketimi nedir?
2014 yılında yerli üretim yağlı tohumlardan; 490 bin ton ayçiçeği yağı, 27 bin ton soya yağı, 30 bin ton mısır yağı, 156 bin ton pamuk yağı, 40 bin ton kanola yağı ve 25 bin ton da aspir yağı olmak üzere toplam 770 bin ton hamyağ üretimi gerçekleşmiştir. İthal edilen tohumlardan 700 bin ton hamyağ elde edilmiştir. Ayrıca 1,5 milyon ton hamyağ ithalatı yapılarak, toplam 3 milyon ton hamyağ arzı gerçekleştirilmiştir. Bu yağ arzının 1 milyon tonu yemeklik likit yağ olarak tüketilmiş, 715 bin tonu ihracat yapılmış, 730 bin tonu margarin üretiminde kullanılmış, geri kalan 450 bin tonluk kısım da yem, boya, sabun v.b. diğer sanayi ile biyodizel üretiminde değerlendirilmiştir.
Gümrük vergileri şu anda sektörü, ithalatı nasıl etkiliyor?
Bitkisel yağ sanayinde yemeklik yağlar ile İhracat ve diğer sanayide kullanılan dahil toplam hammadde ihtiyacının yüzde 70’e yakın kısmını ithalatla karşılayan bitkisel yağ sektöründe gümrük vergileri özellikle son yıllarda uygulamaya konulan gözetim fiyatları çok sık değişmekte, sanayici uzun vadeli plan program yapamamaktadır. 2014 Eylül ayından bu yana 3 defa gözetim fiyatı değiştirilmiştir. Yurt içi yağlı tohum üreticisini koruma amaçlı değiştirilen gözetim fiyatları da zaman zaman tohum – hamyağ dengesi bozulmakta, özellikle 8 milyon ton kapasiteli kırma sanayimiz zarar görmektedir. Ülkemiz bir taraftan hamyağ ithalatı yaparken diğer taraftan yem sanayimiz ihtiyacı olam yağlı tohum küspeside ihtiyaç karşılanamadığından ithal edilmektedir. Ülkemiz kırma sanayinin çalışması, ülkenin katma değer kazanması ve istihdam sağlanması bakımından yağlı tohum ithalatı hamyağ ithalatına tercih edilmesi ülke menfaatinedir. Bu dengenin iyi korunması gerekmektedir. Ayrıca gümrük duvarlarının çok fazla yükseltilmesi suistimallerin artmasına ve haksız rekabete yol açmaktadır. Sektör olarak hedefimiz yağlı tohum üreticisinin para kazanması ve daha geniş alanlarda yağlı tohum ekerek sektör hammadde ihtiyacının yurt içinden karşılanmasıdır. Üreticinin korunmasında önerimiz vergileri ve gözetim fiyatını artırarak değil destekleme priminin diğer bir ifadeyle çiftçiye ödenen “fark ödemesi”nin artırılması yoluyla sağlanmasıdır.
DDGS ithalatındaki artışın yağlı tohumlara etkisi nedir?
Sektörümüzü tehdit eden diğer bir hususta gümrük vergisi üst limiti yüzde 4,3 olan DDGS ithalatının artışıdır. Sektörümüzün üretiminde bulunduğu ayçiçek, pamuk, kanola, aspir, soya, keten tohumu küspelerinin tüketimini yem rasyonlarında azalttığı gibi, DDGS, bünyesinde bulundurduğu yüksek protein ve enerji ile yem sektöründe kullanılan yağ tüketimlerini ve çiftçilerimizin uzun uğraşlar sonrası ürettikleri mısır tüketimlerini de yem rasyonlarında azaltmaktadır.
DDGS ithalatının artışı yağ sanayicisinin yanında yağlı tohum ve mısır üreticisini de mağdur etmektedir. Bilindiği üzere ayçiçeği tohumu fiyatı ayçiçeği hamyağı ve ayçiçeği küspesinden elde edilen gelire göre belirlenir. Yüz kg tohumdan 50-55kg küspe elde edilmesi ve küspe fiyatının düşük vergili alternatif DDGS gibi ürünlerle rekabet edememekte, küspe fiyatının olması gerekenin altında oluşması sonucu ayçiçeği tohumu fiyatını da olumsuz etkilemektedir. Böyle durumlarda üretici ve sanayici zarara uğramaktadır. İhtiyaç duyduğu hammaddenin yerli üretimle karşılanmasını hedeflemiş sektörümüz, üreticinin yaptığı işten para kazanmasını ana kriter kabul ettiğinden yerli üretimi olumsuz etkileyen tüm uygulamaların değiştirilmesini talep etmektedir.
Destekler konusunda beklentiniz nedir?
Bitkisel yağ sanayisinin önemli sorunu hammadde üretiminin yetersizliği, diğer bir ifadeyle yağlı tohumlu bitkilerin üretiminin ihtiyacın çok altında olması ve ihtiyacın ithalat yolu ile karşılanmasıdır. Son yıllarda ithalatta da sorunlar yaşanmakta, ihracatçı ülkeler kendi sanayilerini kurduklarından tohum bulmakta güçlük çekilmektedir. İleriki yıllarda aynı durum hamyağ içinde söz konusu olacaktır. Bu nedenle ülkemiz yağlı tohumları stratejik ürün olarak değerlendirmeli ve mutlaka üretimi artırılmalıdır. Üretimin artırılması da ancak Devlet desteği ile mümkün olacaktır. Aslında yağlı tohumlara prim, gübre, mazot v.b. destekler yıllardır yapılmakta ancak beklenen üretim artışı gerçekleşmemiştir. Bu nedenle destekleme sistemleri gözden geçirilmeli, yeni sistemlerin üzerinde çalışılmalıdır.
Dernek olarak görüşümüz; destekleme primleri iki aşamalı belirlenmeli, birincisi çiftçi tarlasına ne ekeceğine karar vereceği aşamada, yani ekim zamanından önce, diğer ikinci aşama destekleme ise hasat sırasında “düzenleyici destekleme” şeklinde olmalıdır. Düzenleyici destekleme piyasada oluşan fiyatlara göre yapılmalı, fiyatı yüksek olan yıllarda veya buğday ile olan 2 paritesinin oluştuğu dönemlerde destekleme yapılmamalı ancak fiyatı bir önceki yıla göre düştüğü veya buğday ile olan paritenin gerçekleşmediği zamanlarda fark ödemesi desteklemesi uygulanmalıdır. Diğer bir ifadeyle buğday ve mısırda uygulanan müdahale fiyatlarına benzer bir uygulamanın başta ayçiçeği olmak üzere diğer yağlı tohumlu bitkilere de uygulanmalıdır. Ancak desteklemelerde en fazla ihtiyaç duyulan ürün öne çıkarılmalı, ihtiyaç düzeyinde üretiminin gerçekleştirilmesi için gereken destekleme ve uygulamalar yapılmalıdır.
Dünya Gıda Dergisi