637 bin gıda işletmesinin bulunduğu Türkiye'de geçen yıl 514 bin gıda denetimi yapıldı. Denetimlerin nitelik ve niceliksel açıdan yeterli olup olmadığı akıllarda soru işaretleri yaratıyor.
Tarımsal üretime yönelik sorun ve çözüm yollarını konuşurken sürecin son safhası olarak sofralara ulaşan gıda ürünlerinin denetim ve izlenebilirliğine yönelik de tüketicilerin aklında soru işaretleri var.
Türkiye’de gıda denetimleri yeteri kadar yapılıyor mu? Tüketici gerçek anlamda güvenli gıdaya ulaşabiliyor mu?
Bu soruların cevabına ulaşmak için önce 2013 yılına yönelik verileri paylaşalım.
Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü rakamlarına göre Türkiye’de kayıt kapsamında toplam 637 bini aşkın gıda işletmesi bulunuyor.
Bunun yaklaşık 72 bini üretim yeri, 319 bini satış yeri ve 245 bini de toplu tüketim yeri olarak kayıtlara girmiş durumda.
637 bin gıda işletmesi bulunmasına karşın 2013 yılında gerçekleştirilen denetim sayısının sadece 514 bin olması ise dikkat çekici.
Burada hemen olası bir yanlış anlamayı düzeltmekte fayda var.
Bahsettiğimiz rakam (514 bin) 2013’te denetlenen işletme sayısı değil denetim sayısı. Yani söz konusu rakam, ikincil ve üçüncül denetim ile yıllık kontrol planı, rutin, takip, şikayet, ALO 174, numuneli ve numunesiz denetimleri de kapsıyor.
Bu da aslında 637 bini aşkın işletmeden belki de sadece yarısının denetlenebildiği sonucunu ortaya koyuyor.
Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü verilerine göre 2014 yılının ilk 10 ayında ise 480 bin denetim faaliyeti gerçekleştirildi.
- “Türkiye’de denetimler eksik ve yetersiz”
Peki bu iş kaç denetmenle yapılıyor?
Hemen onu da söyleyelim. Türkiye’de yaklaşık beş bin denetçi var ve bu sayının 1,250’si gıda mühendisi.
Söz konusu veriler, akıllarda denetimlerin nitelik ve niceliksel açıdan yeterli olup olmadığına yönelik soru işaretleri yaratıyor.
Bloomberg HT’de her çarşamba yayınlanan Eko-Tarım programının bu haftaki konuğu Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Sedat Kuru idi.
Kuru, Türkiye’de gıda denetimlerine yönelik acı tabloyu dile getirirken somut tespitlerde bulundu.
Gıda denetimlerinin şeffaflık noktasında sıkıntılar bulunduğunu kaydeden Kuru, “Bu konuda sadece rakamlar ve belli oranda paylaşılan veriler var. Biz sektörden ve meslektaşlarımızdan aldığımız geri dönüşümlerle ve somut örnekler sonucu denetimlerin yetersiz olduğunu çok rahat görebiliyoruz” diyor.
Kuru’ya göre mevcut tabloya bakıldığında Türkiye’de gıda denetimlerine yönelik ciddi problemler var.
Bu sorunların başında ise personel problemi, etkinlik sorunu, araç-gereç eksikliği, izlenilebilirlik ve yeni yöntemlerle araştırma sıkıntıları var.
- “Türkiye’de her 2 işletmeden sadece birisi denetlenebiliyor”
Ortalama olarak Türkiye’de her iki işletmeden birisinin denetlenebildiğini savunan Kuru, gidilen işletmelerdeki denetim etkinliğinin de ayrı bir problem olduğu görüşünde.
Sedat Kuru, bazı firma sahiplerinden 3 yıldır faaliyette olduğu sürede hiçbir denetime tabi olmadığı yönünde duyumlar aldıklarını da belirtiyor.
İşin niceliksel tarafı kadar nitelik tarafında da denetçi kalibrasyonu bulunmadığını kaydeden Kuru, “İşletmeleri bilen, mevzuata hakim olma konusundaki sıkıntılar yüzünden standart bir denetim yapılamıyor. Mevcut denetçilere yılda belirli sayıda denetim yapmaları yönünde kotalar belirleniyor. Etkinlik bir tarafa denetim sayısına yönelik verilen hedeflerin tutturulmasına çalışılıyor. Bir şekilde kör topal bu denetimler yapılıyor. Etkinlik noktasında büyük problemler var” diyor.
- Türkiye’nin gıda güvenliği eylem planına ihtiyacı var
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun geçtiğimiz günlerde iş güvenliğine yönelik açıkladığı reform paketine benzer şekilde gıda güvenliği konusunda da bir eylem planına ihtiyaç olduğunu söyleyen Kuru, “İş güvenliğinde toplu ölümler oluyor ve nokta bazlı çalışmalar yapılıyor. Biz gıdada yavaş yavaş zehirleniyoruz ve ölüyoruz ama farkında değiliz” diyerek bu konuda da acil reform ihtiyacına dikkat çekiyor.
Bakanlığın gıda üretimine yönelik bazı düzenlemeleri ile taklit ve tağşişlere yönelik ifşaları önemli ama yeterli mi derseniz bu noktada halen eksiklikler olduğu ortada.
Kamuoyunda gıda güvenliğine yönelik problemlerin görmezden gelindiği algısı yüksek.
Burada denetimler kadar firmaların iyileştirilmesi, kesilen cezalara rağmen yeniden başka bir ad ya da marka adı altında şirket kurarak insan sağlığını tehdit eden üretim yapılmasının engellenmesi kritik önemde.
Bundan sonraki açılacak gıda işletmelerinin projelendirilmeden açılmaması gerektiğini de savunan Kuru, “Mevcut işletmelerin de eksikliklerinin giderilerek, modernizasyonuyla ilgili çalışmalar yapılmalı” diyor.
Aslında sorun belli, çözüm yolları da ortada.
- “Meyve ve sebzede tarımsal ilaç kalıntısı problemi var”
Hilelerin nasıl yapıldığına dair daha somut tespitte bulunabilmek ve işletmeye hakim olabilmek için sektörel bazlı uzmanlaşmış denetçilere ihtiyaç var.
Baştan tedbir alınmadığı ve hızlı hareket edilmeği takdirde sürecin tüketici aleyhine işlediğini belirten Kuru, “Uzman personel olmazsa o dönemde yapılan sağlıksız ürünler tüketiliyor. Bu yüzden konuya hakim olunmadığı için hile birkaç nesil sonra öğreniliyor ve iş işten geçmiş oluyor” diyor.
Kuru, işlenmiş gıda kadar sebze ve meyve ürünlerindeki sağlık risklerine de dikkat çekiyor.
Geçmiş döneme göre bazı düzenlemeler yapılıp önlem alındığını belirten Kuru, Türkiye’de hâlâ sebze ve meyve üretiminde tarımsal ilaç kalıntısı problemi yaşandığını ifade ediyor.
Gıda Mühendisleri Odası’nın Türkiye’de gıda denetiminin etkinliğinin artırılmasına yönelik önerilerini de bir başka analizde ele alacağız.
BloombergHT