Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün ilan ettiği 2015 Uluslararası Toprak Yılında, Heinrich Böll Stıftung Vakfı, tüm dünyayı kapsayan toprak araziler ve tarlalar hakkında 2015 Toprak Atlası hazırladı.
Tarla, arazi ve toprağa dair incelemelerle Heinrich Böll Stıftung Vakfı tarafından 2015 Uluslararası Toprak Yılı nedeniyle hazırlanan 2015 Toprak Atlası, arazi fiyatlarının hızla yükselmesi ve her yıl kaybedilen verimli topraklar ve ayrıca ülkelerin beslenme için ithal ettiği tarla ve mera arazileri hakkında dünya çapında bir inceleme sunuyor. Rapor aynı zamanda, son dönemde çıkan yasaların etkilerini ve kadınların toprak mülkiyetindeki paylarını da geniş kapsamlı olarak anlatıyor.
Toprak Atlası raporuna göre, verimli toprak dünyanın yüzeyinde çok ince bir tabaka oluşturuyor ve toplamda 10 santimetrelik bu tabakanın oluşumu için 2 bin yıl gibi bir zaman gerekiyor. Ancak yanlış kullanım yüzünden dünyada her yıl 24 milyar ton verimli toprak kaybediliyor.
Dünyadaki toprakların kentleşmeye açılması, sanayi ve insan etkisine uğramasıyla yapısının değişmesi başta gıda olmak üzere tüm üretim süreçlerini ve yaşamı etkiliyor. Toprak Atlası’na göre dünyadaki toprakların yüzde 20-25’inin yapısının olumsuz yönde değiştiği tahmin ediliyor. Türkiye’de ise 2001-2010 yılları arasında tarım dışına çıkarılan arazi miktarı resmi rakamlara göre 827 bin hektar. Bu, Yırca köyündeki zeytinlik alanı büyüklüğünde bir araziden dokuz yıl boyunca her gün beş tane kaybettiğimiz anlamına gelmektedir. Yani Türkiye dokuz yılda Bolu’nun yüzölçümü kadar toprağı maalesef kaybetmiş oluyor.
Gübre Gerçekten Zararsız mı ?
Gıda üretimini ve ekinlerin mevcut verimliliğini artırmak için kullanılan mineral gübrelerin tüketimi son 50 yılda tam beş kat arttı. Raporda, mineral gübrelerin içindeki azot oranının bazı ülkelerde yüzde 90’a kadar çıkabildiği ve azotun toprağa uzun vadede ciddi zararlar verdiği de belirtiliyor.
Şehirleşmeyle Toprakları Keybediyoruz
2014’te dünya nüfusunun yüzde 54’ünü kentsel nüfus oluşturuyordu. Ancak, 2050 yılında ise üçte birimizin şehirlerde yaşayacağı öngörülüyor. Raporda, kentleşmenin yaratacağı fakirlik, aşırı kalabalık, çarpık kentleşme, kirlilik, sorunlu ulaşım, işsizlik, suç ve şiddet sorunlarının yanı sıra kentleşmenin aynı zamanda çevresel bir mesele olduğu da vurgulanıyor.
Kadın ve Tarım
BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) resmi verilerine göre, dünya çapında tarımsal işgücünün %43’ünü kadınlar oluşturuyor. Ancak toprağın kadınlar için önemi sadece üzerinde gıda yetiştirebilmekle sınırlı değil.
“Dünyada tarımla uğraşanların yarısı kadın. Toprak aynı zamanda kadınlar için bir zenginlik şekli, yaşayacak bir yer, bağımsızlık bir kaynak ve pazarlık gücü de demek. Aynı zamanda kredi alabilmeleri ve devletin hizmetlerinden yararlanabilmeleri anlamına da geliyor.”
Türkiye'de Tarım Arazilerinin Durumu
Rapor, Türkiye'de tarım arazilerinin karşı karşıya olduğu üç temel sorunu derinlemesine inceliyor; erozyon, toprağın canlılığını yitirmesi ve tarım arazilerinin atıl durumu.
“Türkiye'deki tarım arazilerinin yüzde 70'ine yakınında erozyon ve çoklukla da su erozyonu görülüyor. Arazilerin genelde eğimli olması ve özellikle de tarlaların sürülmesi yani pulluk kullanımı bunun ana sebebi oluyor. Pulluk hem toprağın canlılığını yok etmesi, hem toprak üstünü çıplak bırakarak erozyonu hızlandırması, hem de organik maddedeki karbonun atmosfere salınmasına neden olduğu için toprak bozunumunun birincil suçlularından.”
“Türkiye'de tarım arazilerinin yarısından fazlasında organik madde %2. Bu sayı, Türkiye tarım arazilerinin yarısının “ölü” olduğunu söylüyor. %22'sinden fazlası ise %2-3 ile orta seviyede. Organik maddenin bu durumu bir kader değil, bu düşüş tamamen insan kaynaklı. Nedenleri de temelde tarlaların sürülmesi, azot başta olmak üzere sentetik gübre, kimyasal tarım zehirleri ve toprak erozyonu.”
Rapordan önemli veriler ise şöyle;
Dünyada her yıl 24 milyar ton verimli toprak yanlış kullanım nedeniyle yok oluyor. Dünya çapında tarımsal üretim son 50 yılda neredeyse üç katına çıktı. Ancak bu artış, daha az nadasla birlikte topraktaki humus yani organik madde miktarının da azalmasına neden oldu.
2013 sonunda çıkarılan Büyükşehir Yasası’ndan sonra Türkiye’de nüfusun sadece yüzde 8,25’i belde ve köylerde yaşamaktadır. Türkiye’de kırsal kesimde yaşayanların yüzde 86’sının ise tek işi tarım.
Türkiye’de çiftçilerin yüzde 65’i ise geçinemiyor.
Avrupa Birliği yedi yıllık bütçesinin yaklaşık yüzde 40’ını tarımsal desteğe ayırıyor. Türkiye’de ise bu oran sadece yüzde 2.