Çiftçilerin ellerinde olmayan sebeplerle gördüğü zararlarda hükümeti arkalarında hissettiklerini belirten Çalışkan, hasarı karşılama anlamında herşeyi devletten beklemenin de doğru olmadığını kaydetti. Borç ertelemenin zararı tam anlamıyla karşılamayacağını, ancak çiftçiyi rahatlatacağını ifade eden Çalışkan, şunları söyledi:

"Çiftçinin hasadı zaten zarar görmüş, belki kendi masrafını dahi karşılayamayacak. Bu nedenle borçlarını düşünecekti. O konuda mutlaka bir rahatlık olacaktır. Ama bu hasarı karşılama anlamına gelmiyor. Hasar için sigorta sistemleri var. Bu sigorta sistemleriyle daha da rahatlama yapılabilir. Mesela doluya ve dona karşı yapılan sigortada dona karşı çiçek açmadan önce yaptırıyorsunuz, çiçek açınca don sigortası bitiyor. Buralarda teknik çalışmalar yapılabilir veya kuraklığa karşı da sigorta durumu tartışılabilir. Zararı ancak bunlar karşılayabilir, yoksa hükümetten karşılamasını beklemek çok mantıklı gelmiyor."

Adana genelinde kuraklığın limonu yüzde 10-15 arası olumsuz etkilediğini kaydeden Çalışkan, "İç Anadolu bölgesindeki gibi değil ama Adana'da yüzde 10 ile 30 arasında rekolte kaybının meydana geldiği yerler olduğunu biliyoruz. Yakın zamanda buğday hasadı başladı. Yağmuru daha iyi almış ya da suyu daha iyi tutmuş olan yerlerde kayıp az görünüyor. Mesela yüzde 30, 35, 40'lara varan yerler de var. Bu kısımlarda yağmur olmamış. Bu şekilde zarara uğrayan çiftçiler ertelemeden yararlanmak için Tarım İl Müdürlüğü'ne müracaat ediyor. Onlar da gelip tespit yaptıktan sonra gerekli adımlar atılıyor" dedi.

Mısır hasadıyla ilgili de değerlendirme yapan Çalışkan, "Adana'da özellikle mısır için çok daha fazla suya ihtiyaç var. Devlet Su İşleri bu kez tedbirli davrandı. Onlarla bu konuyu görüştük ve yeteri kadar su tuttuklarını biliyoruz. Önümüzdeki mısır hasadı öncesi ekimlerle ilgili bir problemimiz olmayacak diye belirtiyorlar. Bu kuraklıkta en çok korktuğumuz karpuz üreitimi. Karpuzda kayıp yaşamayız diye ümit ediyorum" diye konuştu.