TARIMSAL ÜRETİM DÖNEMİ KURAKLIK RİSK TAHMİN RAPORU AÇIKLANDI!

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar; Geçen yıl 20 milyon 500 bin ton olan rekoltenin yüzde 9,75 azalarak 2021'de yaklaşık olarak 18 milyon 500 bin ton olması tahmin edilmektedir.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, bazı illerde tarımsal kuraklık yaşandığına dikkati çekerek, "Nisan sonu itibarıyla geçen yıl 20 milyon 500 bin ton olan rekoltenin yüzde 9,75 azalarak 2021'de yaklaşık olarak 18 milyon 500 bin ton olması tahmin edilmektedir." ifadesini kullandı.

Bayraktar, yazılı açıklamasında, "Türkiye Ziraat Odaları Birliği 2020-2021 Tarımsal Üretim Dönemi Kuraklık Risk Tahmin Raporu"nu paylaştı, değerlendirmelerde bulundu.

Ürünlerin, bu yıl da çeşitli afetler nedeniyle kaybedildiğine işaret eden Bayraktar, bunun asgari düzeyde kalması amacıyla, her tarım yılının başından itibaren iklim koşulları ve bitki gelişimlerini takip ettiklerini bildirdi.

Dünyada 2020-2021 döneminde tahıl arzında sıkıntı bulunmadığını belirten Bayraktar, salgın sürecinde, gıda güvenliği endişesi, iklim değişikliği gibi nedenlerle ithalatçı ülkelerin fazla alım yapmaları, ihracatçı ülkelerin ise ihracatlarını kısıtlamaları veya stoklarını artırmak istemeleri gibi nedenlerle talep yönünde sıkıntılar yaşandığını kaydetti.

Bu durumun fiyatların artmasına sebep olduğuna işaret eden Bayraktar, şu ifadeleri kullandı:

"Tarımsal emtia fiyatı kasımdan beri son sekiz yılın zirvesini gördü. Bayramdan sonra buğday ve arpada müdahale alım fiyatlarının açıklanması beklenmektedir. Maliyetlerdeki ve girdi fiyatlarındaki artış, döviz kurundaki değişim, yurt dışı fiyatlarındaki hareketlilik, enflasyon, refah payı gibi nedenlerle TMO, bu yıl çiftçilerimizi mağdur etmeyecek seviyede hububat fiyatını açıklamalıdır. Buğday, ayçiçeği, soya, mısır gibi ithal etmek zorunda kaldığımız birçok ürün dikkate alındığında uluslararası piyasalarda yaşanan fiyat hareketlerinin ülkemiz piyasalarını doğrudan etkiliyor. Buna kurdaki olası hareketlenme de eklenince ithal ettiğimiz ürünlerin maliyetleri iç piyasa fiyatlarını artıracak ve gıda enflasyon riski devam edecektir."

Türkiye'de kuraklık

Bayraktar, üretim döneminin başladığı 1 Ekim 2020-30 Nisan 2021'de ülkede yağışların 337,5 milimetre olduğuna, bu oranın normalden yüzde 23,6, geçen yıldan ise yüzde 18,6 az olduğuna dikkati çekti.

Bayraktar, bu durumun ekimi yapılan hububat, baklagiller ve bazı yem bitkileri ekilişlerinin gelişimini olumsuz etkilediğini bildirdi.

Son yıllarda yağışların yetersizliği nedeniyle "hidrolojik kuraklığın" yaşandığını belirten Bayraktar, şu değerlendirmede bulundu:

"Göller ve akarsularda kurumalar görülmüş, barajlarda su seviyeleri azalmış, yeraltı su seviyeleri gerilemiş zaman zaman içme suyu konusunda dahi endişeler oluşmuştur. Bu yıl yeterli sulama yapılamaması durumunda birçok üründe de verim kaybı yaşanabilecektir. Su yetersizliği ürün tercihlerini de etkilemektedir. Ege Bölgesi'nde pamuk yerine kuru şartlarda üretimi üretilebilen ayçiçeğine yönelme olmuştur. Hidrolojik kuraklık sonucu sulu tarım alanları da riske girmiştir. Çiftçiler yağışın olmaması ve baraj su seviyesinin düşük olması nedeniyle hangi ürünü ekeceği konusunda kararsız kalmaktadır. Önümüzdeki aylarda yağışların yetersiz olması ve sulamanın yeterli düzeyde yapılamaması ile mısır, pamuk, şekerpancarı gibi çok su tüketilen ürünlerde de sorun yaşanabilecektir."

Aydın'da Devlet Su İşleri (DSİ) Bölge Müdürlüğünce alınan karara göre, ürünlere bir kereye mahsus su verileceğini aktaran Bayraktar, söz konusu karar uygulanırsa pamuk, yem bitkisi ve meyvelik alanlarda çiftçileri ciddi sıkıntıların beklediğini ve DSİ'nin sulama konusunda çiftçiye destek olması gerektiğini kaydetti.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki kuraklığın, "tarımsal kuraklığa" dönüştüğünü ve mayıs yağışlarının etkisinin olmayacağını belirten Bayraktar, bölgede buğday rekoltesinde düşüş beklendiği ve kuraklığın buğday ithalatının artmasına neden olabileceği tahmiminde bulundu.

Bayraktar, İç Anadolu Bölgesi'ndeki yağışların, normaline göre yüzde 30,7, geçen yıla göre yüzde 20,3 azaldığını ve bölgede barajların doluluk oranının yetersiz olduğunu ifade etti.

Ege Bölgesi'nde de barajlardaki su yetersizliğinin, tarımsal sulama açısından tehlikeli boyutta olduğuna ancak uzun yıllar ortalaması düzeyinde buğday rekoltesi beklendiğine işaret eden Bayraktar, Marmara, Karadeniz ve Akdeniz bölgelerinde ise hububatta genel bir kuraklık riski öngörülmediğini kaydetti.

Bayraktar, Doğu Anadolu Bölgesi'nde ise mayıs yağışları nisan gibi yetersiz olursa, hububatta rekolte düşüklüğünün kaçınılmaz olduğu uyarısında bulundu.

Ekilmeden bekleyen 2 milyon hektar arazinin üretime kazandırılması gerektiğini bildiren Bayraktar, "Ölçekten uzak arazi yapısına sahip çiftçinin maliyet ve verimliliğini yönetmek için üretim sürecine dokunmak şarttır. Sadece alım garantisi vermek yapısal sorunları çözmez. Nisan sonu itibariyle geçen yıl 20 milyon 500 bin ton olan rekoltenin yüzde 9,75 azalarak 2021'de yaklaşık olarak 18 milyon 500 bin ton olması tahmin edilmektedir." ifadesini kullandı.

Çözüm önerileri

Bayraktar, kuraklıktan etkilenen ve üreticilere yönelik alınabilecek çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı:

"Elektrikle sulama yapan çiftçilerimizin elektrikleri borçlarından dolayı kesilmemeli ve sulama ücretleri ile elektrik fiyatlarında indirime gidilmeli, tarımsal abone grubunda elektrikte uygulanmakta olan yüzde 18 KDV yüzde 1'e indirilmelidir. Elektrik ve sulama borçları nedeniyle desteklere bloke konulmasına son verilmelidir. Üreticilerimizin Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası'na olan kredi borçları uzun vadeli faizsiz ertelenmelidir."

Ülke genelinde artan faiz oranlarının çiftçileri etkilediğini belirten Bayraktar, kuraklık yaşayan çiftçilere düşük faizli kredi kullandırılmasını talep etti.

Bayraktar, üreticilerin Bağ-Kur prim borçlarının uzun vadeli faizsiz ertelenmesi ve primlerin düşürülmesi çağrısında da bulunarak, şunları kaydetti:

"Basınçlı sulama sistemleri yaygınlaştırılmalı ve verilen destek artırılmalıdır. Yeni gölet ve baraj yatırımları başlatılmalı ve devam edenler tamamlanmalıdır. Yer altı sularımızın bilinçsizce ve aşırı bir şekilde tüketilmesi önlenmelidir. Ar-Ge çalışmalarına gerekli destek verilmeli, kurak şartlara uygun çeşitlerin ve su tasarrufuna yönelik tekniklerin geliştirilmesi sağlanmalıdır. Güneydoğu Anadolu Projesi, Konya Ovası Projesi, Doğu Anadolu Projesi gibi büyük sulama yatırımlarını içeren projeler bir an önce tamamlanmalıdır. Acilen eski ve atıl vaziyette olan sulama sistemleri yenilenmeli, kapalı sistemlere geçilmelidir."

  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.