Alman ilaç ve kimya devi Bayer, ABD'li tohum ve tarım ilacı üreticisi Monsanto'yu 66 milyar dolara satın aldı.
Aylardır süren müzakereler sonucu ilk teklif olan 62 milyar doları reddeden biyoteknoloji devi Monsanto, 69 milyar doların altındaki tekliflere sıcak bakmıyordu ancak son pazarlıkta 66 milyar dolar ile orta yol bulunmuş oldu.
Hisse başına 128 dolar ödeyen Bayer böylece dünyanın en büyük biyoteknoloji, tohum, ilaç üreticisi konumuna geldi. Bu satın almayla küresel tohum ve tarım ilacı üretiminin yüzde 25'i Bayer'in eline geçmiş oluyor. Pazarın da yaklaşık yüzde 30'una hakim konuma geliyor.
Bayer, geçen yıl toplan 51 milyar dolarlık satış gerçekleştirirken, bunun yüzde 30'luk kısmı tarım bölümünden geldi. Monsanto'nun geçen yılki satış rakamı ise 15 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Son aylarda buna benzer hamleleri sektörün diğer oyuncuları arasında da gördük ve bu gidişle görmeye devam edeceğiz.
Hatırlayacağınız üzere Çinli ChemChina, daha önce Monsanto'nun satın alma teklifini reddeden İsviçreli tohum ve tarım ilacı şirketiSyngenta'yı 43 milyar dolara satın alırken, Dow Chemicals ve DuPont şirketleri de 130 milyar dolarlık bir birleşme konusunda hissedarlarınonayını aldı. Hafta başında da Kanadalı gübre devleri Agrium ve Potash Corporation birleşme kararı aldı. 21 milyar dolarlık yıllık gelire sahip iki şirketin birleşmesi ile 36 milyar dolarlık bir değerin ortaya çıkacağı hesaplanıyor.
İşin özü 'gıda güvenliği' konusu 'gıda hakimiyeti' savaşına dönüşmüş durumda.
Tohum, pestisit, kimyasal gübre ve biyoteknoloji sektöründe küresel pazar hacmi çok büyük olmasına karşın pastadan en büyük payı alan 'etkin' oyuncu sayısı iki elin parmağını geçmeyecek kadar az. Yani tam bir oligopol yapıdan bahsetmek mümkün.
Monsanto, Dupont, Syngenta, BASF, Bayer ve Dow Chemical şirketleri sektörde '6 dev' olarak nitelendiriliyor. Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) ve endüstriyel tarım konusu gündeme geldiğinde akla ilk gelen şirketler bunlar. Özellikle de Monsanto...
Bahsettiğimiz oligopol yapı son dönemdeki birleşme ve satın almalarla iyice daralıyor ve monopol bir yapıya doğru gidiyor.
O yüzden bu şirketlere ve sektöre aslında bir bütün olarak bakmak lazım. Yani konu sadece tohum değil. Puzzle parçaları arasında tohumun yanısıra zirai ilaçlar, kimyasal gübreler ve biyoteknololi endüstrisi ile tarım makine ve ekipman sanayisi de var.
Peki ne kadarlık bir piyasadan bahsediyoruz?
Söz konusu şirketler tarım sektöründeki girdiler açısından stratejik önemde olan 4 ana kolu deyim yerindeyse kontrol altında tutuyor.
Bunlar tohum, tarım ilaçları, kimyasal gübre ve çiftlik ekipmanları. Bahsedilen 4 ana kolun yıllık küresel pazar hacmi ise 385 milyar doları aşıyor.
Bunu biraz daha açalım...
ETC Group'un Aralık 2015'e ait raporuna göre 6 şirketin domine ettiği ticarete konu küresel tohum pazarının büyüklüğü 40 milyar doları bulurken, tarım ilaçları pazarı 55 milyar dolar seviyesinde. Tarım makine ve ekipmanlarının 116 milyar dolarlık pazara sahip olduğu sektörde, kimyasal gübre pazarının yıllık hacmi de 175 milyar doları buluyor.
Her ne kadar bu rakamların toplamı 385 milyar dolarlık bir pazarı ortaya çıkarsa da rapordaki söz konusu rakamların 2013 yılı değerleri olduğunu hatırlatmakta fayda var. Bugün itibariyle söz konusu pazar hacminin çok daha yukarılarda olduğunu tahmin etmek güç değil.
Verileri biraz daha somutlaştırmak açısından şu bilgileri de paylaşmakta fayda var.
Bahsettiğimiz 6 şirket küresel tarım kimyasalları piyasasının yaklaşık yüzde 75-80'ini kontrol ediyor. Ticarete konu tohum piyasasının yüzde 65'e yakınını elinde bulunduran 6 şirket kontrolündeki oligopol yapı, tohum ve tarım ilaçlarına yönelik özel şirket Ar-Ge piyasasının da yaklaşık yüzde 75'ine hakim konumda.
Bu noktada ETC Group'un raporunda yer alan tarım ekonomistlerinin uyarısı dikkat çekici. 4 şirket, piyasanın yüzde 40'tan fazlasını kontrol ediyorsa ortaya rekabet engelleyici ve inovasyonu kısıtlayıcı bir yapı ortaya çıkıyor. Ancak ticari tohum, tarım kimyasalları ve tarım ekipmanları sektöründe sadece 3 şirket pazarın yüzde ellisinden fazlasına hakim konumda. Yani piyasada adil ve rekabetçi bir ortamdan bahsetmek mümkün değil..
Oldukça güçlü lobiye sahip olan bu şirketler, ülkelerin iç tarım politikalarını etkilerken uluslararası düzeydeki ticaret ve tarım anlaşmalarında da başrolü oynuyor. Buna da en somut örnek olarak ABD ile Avrupa arasında devam eden Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşmasını göstermek mümkün.
Şu gerçek ile yüzleşmek gerek
Dünyanın hangi bölgesine bakarsak bakalım Monsanto benzeri şirketlerin büyüdüğü bir pazarda küçük aile işletmesi ya da üreticilerinin para kazanması, tarımda kalabilmesi çok zor. Çünkü bu şirketlerin tarıma bakış açısı büyük ölçekli endüstriyel şirket odaklı. Bu da aile işletmesi olarak tanımlayabileceğimiz çiftçi ve üreticilerin güçsüzleşmesi, yoksullaşarak tarımdan kopma sürecini hızlandırıyor.
O yüzden Bayer'in Monsanto'yu satın almasını herhangi bir şirket birleşme-satın alması olarak görmek eksik ve yanlış olur.
BBC'ye konuşan Warwick Üniversitesi İşletme Fakültesi'nden John Colley, "Bayer'in tarım sektöründe 'Frankenstein'ın canavarı' olarak anılan Monsanto'yu satın alması sonucu sunulan tohum çeşitliliğinin azalacağını ve fiyatların yükseleceğini öngörüyor. Colley, Monsanto'nun piyasa değerinin yüzde 45 üzerinden bir fiyattan satın alındığını ifade ederek yatırımın makul hale gelebilmesi için tohum fiyatlarında artışın kaçınılmaz olduğunu söylüyor.
Bloomberght