Nilüfer Kadın Kooperatifi kurucularından Selma Demirelli ile bir araya geldik. Amaçları, kuruluşları, faaliyetleri hakkında biraz söyleşi yaptık. Çokta faydalı oldu. Keyifli okumalar dileriz.
Kuruluş amacınız ve kooperatifiniz hakkında bize bilgi verebilir misiniz?
İnsanların hayatında, bir dokunuş ve bazen saniyelerle gelen felaketler bir dönüm noktası oluyor. İşte acı kayıplar ve 17 Ağustos depremi de benim hayatımda bir dönüm noktası oldu. Acılarımı çalışarak unutmak, yaşamıma devam etmek için arayışlar içindeyken, Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (1986 İstanbul, Beyoğlu KEDV ) deprem çalışmalarında saha koordinatörü olarak çalışmaya başladım.(2000 Ocakta Kadın ve Çocuk merkezi kurduk). Bu çalışmayı 1250 prefabrik ve 888 çadırın olduğu Gümüşpınar yerleşim alanında yürüttüm. Bilindiği üzere, Düzce önce 1998 'de sel afeti sonrasında 17 Ağustos ve 12 Kasım depremleri nedeniyle, göçlere travmalara sahne olmuştu. Afetlerden en çok etkilenen kesimin başında kadınlar, çocuklar ve engellilerin yer aldığını gördüm. Eskiden var olan sorunlar afetler sonrasında daha belirginleşip arttı. Bu sorunların çözümüne yönelik, birçok ulusal ve uluslararası kurumlar kadın ve çocuklara yönelik projeler üretmeye ve uygulamaya başladı. Toplumsal projelerdi ancak merkezlerin özelinde kalıyor ve gerçekte yerel ihtiyacını doğrusu ulaştığını düşünmüyordum. Bunun için valilikte ulusal ve uluslararası STK'lar ve ilgili kurumlar, yerel yönetimlerle birlikte 15 günde bir genel koordinasyon toplantıların sekretaryalığını yaptım. (UNİCEF ve Valilik tarafından seçilmiştim).
Bu arada, Düzce'de ve çevresinde kadınların afetlerde ve sorunlarda (toplumsal, çevresel,vs) bir araya geldiklerinde çok şeyler başardıklarını gördüm. Gündemi oluşturup kuruluşların projelerinin daha anlamlı olması, doğru ulaşması, ihtiyaca cevap vermesi adına tartışıyor ve raporlayıp valiliğe sunuyordum. Ancak bu çalışmalardan sonra herkesin birbirinden haberi olup, gerçek ihtiyaca cevabı kolaylaştı. Hizmet tekrarı olmaktan çıktı. Kadınların bir araya gelerek, kendi sorunları etrafında örgütlenecekleri, her kadının eşit söz hakkına sahip olabileceği, sorunlarına çözüm üretebileceği ve tespit ettiği sorunlarını(eğitim, konut vs.) yerel, ulusal ve uluslararası platformlara taşıyabileceği, kadının sosyalleşmesinin ve üretime katılmasının önündeki en önemli engellerden biri olan 0-6 yaş arası çocuklarının bakım ve eğitiminde söz sahibi olabilecekleri demokratik, şeffaf ve kurumsal kimlik kazandırmak adına kolektif bir yapıya ihtiyaç vardı.
Bu İhtiyaçtan yola çıkarak merkezi faaliyete geçiren ve işleten biz kadınlar olarak 2002 tarihinde KEDV in teknik desteğiyle, Toplulukların yeniden canlanmasında etkin rol almaları kurumsal kimlik kazandıklarında karar mekanizmalarını olumlu ve doğru anlamda etkileyeceklerine inandığım örgütlenmenin yasallaşması adına Nilüfer Kooperatifini (Su Perileri) kurmaya karar verdik ve 2002 S.S KADIN,ÇEVRE,KÜLTÜR ve İŞLETME KOOPERATİFİ'ni kurduk. Halen aktif olarak devam etmekteyim.
(Burada araya girmek isterim ki Türkiye'de kurulan ilk kadın kooperatifisiniz diyorum evet deyip başarılı, faydalı, ses getiren bir iş yapmanın haklı gruru ile gülümsüyor)
Ayrıca, dar gelirliler ve evsiz kadınlar için sadece kadınların üye olduğu kadın konut kooperatifini kurdum. İki kooperatif, Başak ve Burçak konut kooperatifleri. (2001)
Nilüfer Kadın Kooperatifi'miz, 0-6 yaş çocuk bakım ve eğitim hizmetleri, mahalle anneliği programı, kadınlara yönelik liderlik eğitimi, iş geliştirme projeleri, tasarruf grubu, kadınları mikro kredi imkanlarıyla buluşturup iş kurma, konut kooperatifi gibi çalışmalar yürütmektedir.
Ayrıca 7-15 yaş gurubu çocuklara etüt eğitimi, sportif ve sanatsal faaliyetler düzenlenmektedir. Kooperatifimiz çok çeşitli içerikli eğitim seminerleri ile geleceği aydınlık, güçlü kadın ve anneleri desteklemeyi, gelişim çağının en önemli olduğu 0-6 yaş grubu çocukların bakım ve eğitimi ile çocukların sağlıklı bireyler olarak yetişmesini sağlamayı amaç edinmiş ve bugüne kadar pek çok iş ve faaliyete imzasını atmış; önemli sonuçlar almıştır. Bütün bu hizmetlerin yürütülmesinde de KEDV ile imzalanan devir ve iş birliği sözleşmesi çerçevesinde KEDV tarafından kooperatifimize eğitim ve danışmanlık sağlanmaktadır.
Uluslararası faaliyetlerinizi bize anlatabilir misiniz? Bunun için yurt dışında beklediğiniz alaka ve desteği görebiliyor musunuz?
Nilüfer Kadın Kooperatifi olarak saha araştırmaları özellikle mahalle anneliği saha araştırmaları sonunda çıkan ihtiyaçlar sorunlar doğrultusunda uluslararası kuruluşlarla işbirliği çalışmaları yaptık.
Örneğin, Caritas ve Cordaid Memisa gibi kuruluşlarla engeli ve evsizler için yaşam alanları sağlanması 40 engelliye konut ve 98 aileye de konut, ayrıca Mavi Hilal kuruluşu ile de 198 aileye konut projesinde de oluşumlarından ailelerin yerleşimine kadar projede aktif rol aldık.
Yine farklı kuruluşlarla İtalya'n kuruluş desteği ile endüstriyel mutfak projesi yaptık. Bu proje ile Düzce'de deprem sonrası 2001de ilk kadınların oluşturduğu catering ve organizasyon ve yemek satışları yapıldı bu sayede de kadın istihdamı sağlandı.
Güncel olarak da; 2012 de de İsviçre Dalyan Vakfı ve KEDV işbirliği olarak 'Topraktan Soframıza' projemizi hayata geçirdik .Bu sayede Nil Işığı Kafemizi (gruplara hafta sonları kahvaltı ve yemek organizasyonu) kurduk ve Nilüfer Kadın Kooperatifi Nil Işığı Mutfağımızda yöresel tatlar (erişte,tarhana,domates reçeli, böğürtlen reçeli, acuka ve soslar vb.) üretip satıyoruz.
2014'te de 'Kadına Yönelik Şiddet ve Sivil Toplum Kapasite Güçlendirme' konulu AB destekli Merkezi İhale Biriminden onaylı 2 projeye ortak olduk. Projelerden birincisi İzmit Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, Kocaeli Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Düzce Üniversitesi ve biz Kooperatif olarak 'Güvenli Bir Hayat Var' projesiniz başarı ile yürüttük ve Almanya Berlin'e çalışma grubu ile gittik. . . Projenin genel hedefleri doğrultusunda yapılan çalışmalar sonucunda;
Kocaeli, Sakarya ve Düzce illerinde faaliyet gösteren kadın hakları ve kadına yönelik şiddetle mücadeleyi gündemine alan sivil toplum kuruluşları, barolar, üniversiteler, kadın meclisleri ve sivil oluşumların kadın hakları ve kadına yönelik şiddetle mücadelede yerel ve bölgesel düzeyde ortak çalışmalar yapacağı, kadın haklarının yerel, bölgesel ve ulusal düzeyde geliştirilmesi yönünde toplumda bilinç oluşturmaya katkı sunan, kadınlara yönelik her tür ayrımcılığa karşı mücadele eden ve bu anlamda ortak faaliyetler yapan, kadın haklarının korunması ve geliştirilmesi çerçevesinde bölgede sivil toplum kuruluşları ile kamu kurumları ve yerel yönetimler arasında işbirliği yapmaya yönelik çalışmaların artırılmasını hedefleyen 'Doğu Marmara Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Platformu' oluşturulmuştur.
Diğer Proje de; International Bund Almanya'da sosyal ve toplumsal projeler yürüten kadın ,yaşlı ve aileler üzerine çalışmaları olan bir Sivil Toplum Kuruluşu, Başkent Üniversitesi, Nevşehir ve Kırşehir Sivil Toplum Kuruluşları ve biz Nilüfer Kadın Kooperatifi proje ortağı olarak Bu projede Lokal Koordinatörü Selma Demirelli ile aktif rol aldık. Çalışmanın gerçekleştirilmesi hedeflenen 3 özel amacı olan proje ile;
Kadına Yönelik Şiddetle mücadelede yerel sivil toplum kuruluşlarının (STK'ların) kapasitesinin güçlendirilmesi.
STK'lar, yerel yönetimler, kamu kurum ve kuruluşları arasındaki iletişim ağının, işbirliği ve ortaklıkların geliştirilmesinin teşvik edilmesi.
Risk gruplarının durumu konusunda farkındalığın ve savunuculuğun artırılması.
Sağlanmış olacak.Ayrıca;Yürütülecek bu çalışmanın, Projenin yürütüldüğü; Düzce, Ankara, Nevşehir ve Kırşehir illerimizde 'Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele' konusunda toplumun farkındalığını, duyarlılığını artırarak, STK'ların kapasitelerini, iletişim ve işbirliği ağlarını güçlendirerek sadece proje illerimiz düzeyinde değil, aynı zamanda Kadına Yönelik Şiddet konusunda, ulusal çabalara da katkı sağlayacağını beklemekteyiz. 24 Aralık 2015 projenin kapanış toplantısı ile sektörler arası protokol imzalanması en önemli sonuç.
Toparlarsak; Yurt dışından da gerekli alaka ve desteği görüyoruz. Zaten Ashoka Fellow olmanın verdiği destekler de çok önemli .
Mahalle anneliğini bize biraz daha açabilir misiniz?
KEDV erken çocukluk bakım ve eğitim hizmetlerinin aile ve mahalle katılımıyla yaygınlaştırılması, kadınların güçlendirilmesi amacıyla Mahalle Anneliği Programını geliştirmiştir. Mahalle Anneliği programı kapsamında Nilüfer Kadın Kooperatifinde eğitilen deneyimli anneler veya Halk Eğitim Merkezi İşbirliği ile/ kadınların yapacağı ev ziyaretlerinin amacı;
- Annelerin (0-6 yaş) erken çocuk eğitiminin önemini konusunda farkındalık ve duyarlık geliştirmelerini sağlamak,
- Çocuklarını mevcut anaokullarına göndermelerini ya da bu hizmetlerin olmaması durumunda anaokullarının açılmasını talep etmelerini sağlamak,
- Annelere çocuk gelişimi, eğitimi ve sağlığı konusunda genel bilgi vermek, ihtiyaç duydukları hizmetlere nasıl ulaşabilecekleri ve uzmanlarla nasıl bağlantıya geçecekleri konusunda bilgilendirmek,
- Acil çözülmesi gereken sorunlara sahip aileleri (engelli ya da sürekli tedavi gerektiren hasta çocuk, okula gönderilmeyen kız çocuğu, sosyal hizmetlerden yararlanması gereken yoksulluk düzeyi, vs.) ilgili hizmetlerle buluşturmak,
- Kadın hakları, üreme sağlığı, çocuk gelişimi ve eğitimi konusunda bilgilerin mahalle düzeyinde yaygınlaşmasını sağlamak. Mahalle anneleri; çocukları seven, erken çocuk eğitiminin önemi konusunda duyarlı, çocuk bakımı konusunda deneyimli, KEDV mahalle anneliği eğitim programına katılmış anneler/kadınlardır. Mahalle anneleri KEDV'in mahalle anneliği eğitim programı kapsamında; çocuk gelişim özellikleri, beslenme, çocukla iletişim, disiplin ve olumsuz disiplin yöntemleri, tuvalet eğitimi, bulaşıcı çocuk hastalıkları, çocuklarda sık karşılaşılacak durumlar, evde alınacak önlemler, gözlem yapma ve kayıt/dosya tutma, vs. gibi konularını içeren bir eğitim alırlar. Alınan teorik eğitim, anaokulunda/yuvada uygulamalı olarak pekiştirilir. Mahalle Anneleri ayrıca kadın hakları, yurttaşlık bilgisi, kadın hakları, üreme sağlığı, liderlik, saha çalışması gibi konularda eğitim verilerek mahallelerde kadınlara danışmanlık vermek üzere beceri kazanırlar. Acil çözülmesi gereken sorunlara sahip aileleri (engelli ya da sürekli tedavi gerektiren hasta çocuk, okula gönderilmeyen kız çocuğu, sosyal hizmetlerden yararlanması gereken yoksulluk düzeyi, vs.) ilgili hizmetlerle buluşturmak üzere mevcut sağlık, eğitim, sosyal hizmet kurumlarıyla iyi ilişkiler geliştirirler.
Özetle mahalle annelerinin rolü bilgi toplama, ihtiyaç duyulan bilgiler için doğru kaynaklara yönlendirme, uzmanlarla ihtiyaç sahiplerini buluşturmaktır. Bu nedenle mahalle anneleri saha çalışması sırasında çok dikkatli olmalı, uzmanlık gerektiren konularda mutlaka ilgili kurumlara ve uzmanlara yönlendirmelidir. Aynı şekilde, acil çözüm gerektiren sorunlara sahip çocuklar ve aileler konusunda ilgili kurumları harekete geçirmelidir.
Türkiye'de kadının yerini nerede görüyorsunuz?
Son yıllarda özellikle Kadın Çalışmaları yapan STK lar, kurum ve kuruluşlar yaptıkları projelerle farkındalık yaratmaya çalıştılar ve çalışıyorlar. Ancak bu da halen kadının olması gereken yerde olmasını henüz tam olarak sağlayamadı. Şiddet halen engellenemedi üstelik sanki arttı.
Türkiye'de kadınların sorunlarının kökeninin ne olduğunu düşünüyorsunuz?
Kadın bakış açısı ile bakılmadığı, kadın erkek fırsat eşitliği ve ekonomik özgürlüğü sağlanamadığı ve kaynaklara ulaşamadığı sürece sorunlar ve şiddet azalmayacaktır.
Türkiye'de devletin ilgili birimlerinden yeterli desteği görebiliyor musunuz beklentileriniz nelerdir?
Yerel ve Merkezi yönetimlerle iyi ilişkilerimiz ve işbirliği çalışmalarımız var hatta son olarak Aralık 2015'te Düzce Valiliği, Düzce Belediyesi, Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğü ve Düzce Üniversitesi ile taahhütnameye benzer işbirliği protokolü imzaladık.
Kooperatif olarak Gümrük ve Ticaret Bakanlığa bağlıyız. İsteriz ki, 1163 sayılı yasanın dışında Kadın Kooperatifleri için pozitif ayrımcılık olsun.
Türkiye'de mevcut yasalardaki düzenlemeler, Kadın Kooperatiflerinin hem mevcut faaliyetlerini sürdürmesini ve yeni faaliyet alanları yaratmasını zorlaştırmakta, hem de kadın örgütlenmesi açısından çok önemli açılımlar sağlayan bu modelin yaygınlaşmasını engellemektedir. Bu nedenle Kooperatifler Kanunu'nda Kadın Kooperatifleri de özel olarak tanımlanmalı ve buna göre de bu konudaki uluslararası standartlar dikkate alınarak yasal düzenlemeler yeniden yapılmalıdır..
Kadın Kooperatiflerinin sosyal bir taraf olarak muhatap kabul edilmesini talep ediyoruz.
Kadın Kooperatifleri, kar amaçlı olmadığından, tıpkı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi ticari kuruluşlar olarak değil, kamu yararına faaliyet gösteren kuruluşlar olarak kabul görmeli, vakıflar, dernekler, sendikalar gibi merkezi ve yerel yönetimler bütçelerinden ve ihalelerinden yararlanabilmeli, kamu kaynakları aktarılabilir kurumlardan sayılmalıdırlar.
Kamunun yetersiz kaldığı alanlarda Kadın Kooperatiflerinin sunduğu kamusal hizmetlerin sürdürülebilmesi ve yaygınlaşabilmesi için kooperatiflerin bu konularda kaynak aktarımı sağlanmalı ve planlama ve uygulama süreçlerinde temel muhataplardan biri olarak kabul görmelidir.
Kadın kooperatiflerinin faaliyet alanlarında başlattığı girişimler için vergi indirimi gibi destekler sağlanmalı, ekonomik girişimleri için kredi desteği verilmeli, başta kamuda olmak üzere ihalelere katılımları kolaylaştırılmalıdır.
Erken çocuk eğitimi ve engellilere yönelik özel eğitim faaliyetlerinin yaygınlaştırılabilmesi için mevcut yönetmelikler değiştirilmeli, Kooperatifler bu tür çalışmalar başlattıkları durumda Milli Eğitim Bakanlığı, Aile Sosyal ve Politikalar Bakanlığı gibi ilgili Bakanlıklar tarafından desteklenmeli, bu hizmetler için kamu bütçesinden kaynak ayrılmalıdır. Özellikle kreş işleten kooperatifler Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kolaylaştırıcı olmalı ve teşvik kapsamında desteklenmeli Kooperatifler bu konuda çalışan diğer kurum kuruluşlara uygulanan indirim ve muafiyetlerden yararlanabilmelidir.
Kadın kooperatiflerinin ekonomik girişimleri için vergi indirimi ya da kredi gibi destekler sağlanmalı, başta kamuda olmak üzere ihalelerde öncelik verilmeli.
Kadın kooperatiflerinin faaliyet ve işlemlerini de kapsayacak şekilde bir muhasebe sistemi oluşturulmalı, yasa ve yönetmeliklere yansıtılmalı.
Kadın Kooperatifleri Ticaret Odası aidatlarından muaf olmalı.
Kuruluş masrafları azaltılmalı ve prosedürler kolaylaştırılmalı.
Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı ve Kadın Kooperatifleri İletişim Ağı olarak bu konularda somut önerilerimizi yetkililerle paylaşıyoruz savunuculuk ve lobi çalışmaları yapıyoruz.Umarım yakında umutla beklediğimiz söz verilen yasal düzenlemeler yapılır.
Anadoluda ki kadınlarımızın pek çoğu tarımda çalışıyor ve hala sırf bu yüzden evinden çıkamayan kadınlarımız var tarımda çalışan kadınlarımız için yapmış olduğunuz faaliyetler var mı yada bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz?
Evet, bir AB proje olan Düzce Valiliği İl Özel İdare ile birlikte yaptığımız 'Bal gibi Çilek Olur' Projesinde 240 çiftçi köyde yaşayan kadınlarla çilek yetiştirme, endüstriyel ürün geliştirme ve tarım alanında girişimcilik eğitimleri verildi.
Kooperatifimizde Nil Işığı Mutfağımızı ve Nil Işığı Kafemizde yeni atılımlarla sesimiz duyurmak ve daha çok kadına istihdam sağlamak istiyoruz. Bunun için bizimle işbirliği yapacak kurum ve kuruluşlarla çalışmaya hazırız.
Kadına yönelik şiddetin altında yatan sebeplerden bize bahsedebilir misiniz?
Bütün gelişmelere rağmen, KYŞ Türkiye'de ciddiyetini sürdürmektedir. Türkiye'de her üç kadından biri (%39 ile 8 milyon üzerinde mağdur) hayatında en az bir kere bu şiddetten (aile içi) etkilenmekte, kadınların % 15'i cinsel şiddet görmektedir.
Kadına Yönelik Şiddet halk sağlığını, sosyal ve ekonomik gelişmeyi etkileyen çok ciddi sosyal bir sorun ve kadınların İnsan hakları İhlalidir
Toplum içerisinde kadın hakları özellikle kırsal kesimlerde yeterli derecede bilinmemekte ve cinsiyet eşitsizliği sürmekte,
Eğitimsizlik, geleneksel rol ve modeller ve ekonomik sıkıntılar,
Yasal önlemlerin uygulamalara yeterli şekilde yansıtılmaması.
Erken çocukluk eğitiminde toplumsal cinsiyet hakkında bize söyleyecekleriniz nelerdir?
Biz Nilüfer Kadın Kooperatifi olarak uyguladığımız iki AB projede de (Güvenli bir hayat var ve Kadına Yönelik Şiddette STK kapasite Geliştirme Projesinde) toplumsal cinsiyet eğitimin erken çocuklukta da verilmesi gerektiğini bir kez daha vurguladık.
KEDV ile 'Erken Çocuk Eğitim Hizmetleri Alanında Çalışan Kadın Kooperatifleri Arasında Diyalog Geliştirme Projesi', Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı tarafından 'Sivil Toplum Örgütleri Arasında Diyaloğun Geliştirilmesi II Hibe Programı' kapsamında Avrupa Birliği mali desteğiyle yürüttük. Proje ortakları; Biga, Bahçelievler, Umut Işığı, İlk Adım, Nilüfer ve İpek Yolu Kadın Kooperatifleridir. Proje; Çanakkale, Diyarbakır, Düzce, İstanbul, İzmir, Mardin illerinde 9 ay süreyle uygulandı.
Bu önemli bir çalışma oldu çünkü bilindiği gibi geleneksel rol ve modeller çocuklar üzerinde çok etkili toplum zaten bunu devam ettiriyor. Henüz anne karnında iken bile mavi ve pembe gibi renklerle doğum sonrası hazırlığı yapılmakta. Bu nedenle okulöncesi eğitimde cinsiyet eşitliğini sağlayarak çocukların eğitim alması ailelerin üzerinde de etki olumlu yaratıyor. Eğer bunu yaygınlaştırırsak toplumsal cinsiyet eşitliğinin farkındalığını arttırmış oluruz.
Çocuğun toplum içinde kadın ve erkeğe yüklediği sorumluluklar sizce nelerdir?
Geleneksel rol modellerin devamı olarak örneğin erkekler kadın işi yapamaz .erkekler ağlamaz ve bebekle oynamaz gibi ..
Kadınlar ev işi yapar erkek işi yapmaz gibi önyargılar vardı. ama bizim Kooperatifimizin bünyesinde işlettiğimiz çocuk yuvasında verdiğimiz toplumsal cinsiyet eğitiminde önyargıları ortadan kaldırmaya çalşıyoruz ve bunu da başarıyoruz.
Yaptığınız çalışmalar neticesiyle çocuk kendi cinsini, diğer cinsin üstünde görmekte midir? (özellikle erkek ise)
Yaptığımız çalışmalarda çok verimli sonuçlar alıyoruz hatta aileler üzerinde de etkisi var. Birbirlerini eşit görmekte yardımlaşma ve paylaşımda bulunmakta.
Temel olarak 4 amaç doğrultusunda etkinlikler belirlenmiştir.
- Çocukların kendi kimliklerini tarif etmelerine fırsat veren etkinlikler: Ben kimim, neleri severim, neleri sevmem, vs. (Bu etkinliklerde ayrıca farklı cinsiyetteki çocukların ortak noktaları vurgulanacak. Erkek ve kız çocukları benzer şeylerden hoşlanabilir, zevklerimizi cinsiyetçi kalıplarla belirlemek zorunda değiliz.)
- Kız ve erkeklerin bir arada olmasını sağlayacak etkinlikler: Programın bir amacı da farklı cinsiyetteki çocukların birbirini tanımasını ve kaynaşmasını sağlamak ve böylece önyargıların kırılmasına fırsat yaratmak. Bu kapsamda kız ve erkek çocukların birlikte yapabileceği etkinliklerin günlük rutinde de sürekli desteklenmesi ile birlikte, programda bunu destekleyen etkinlikler de yer alıyor.
- Mevcut önyargıları kırmaya yönelik etkinlikler: Çocukların halihazırda oluşturdukları önyargıları (Kızlar pembe giyer, kızlar ağaca tırmanamaz, erkekler ağlamaz, erkekler yemek pişirmez, bulaşıkları anneler yıkar, vb gibi) tekrar tartışmaya açmaya yönelik etkinlikler bulunuyor. Meslekler, giysiler, spor etkinlikleri, günlük yaşam etkinlikleri, vb başlıklar üzerinden gidip, kızların ve erkeklerin neler yapabileceği tartışılıyor.
- Çocukların ayrımcılığa, haksızlığa uğradığında tepki vermesini destekleyen etkinlikler: Çocukların duygularını ifade etmelerini destekleyen ve örnek olaylar üzerinden haksızlığa uğradıklarında neler yapabileceklerini ele alan etkinlikler yer alıyor.
Bünyenizde bulunan kadınların yapmış oldukları çalışmalardan bahsedebilir misiniz?
Kooperatif, ortağı dışındaki kadınlara da danışmanlık desteği vermekte. Mikro kredi ile buluşturmada, ihtiyaç duydukları konularda.ve eğitimlere(Liderlik eğitimi, mikro-net eğitimi, girişimcilik vs) ulaşmalarında kolaylaştırıcı rol üstlenmektedir
Düzce Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisinde aktif rol alarak iç yönetmelik tüzüğünü hazırladık ve Belediye Başkan Yardımcımız aynı zamanda Kent Konseyi Genel Sekreteri Ali Güney tarafından da meclise genel kurula sunularak onaylandı ve Fikir kumbarası ve Kadın Dostu Kent Projesini öneri olarak sunduk ve çalışmalarımız devam ediyor.
Düzce Üniversitesi Kadın Araştırmaları ve uygulama müdürü Şule Ay Hoca ile Düzce İl Koordinasyon Kurulunun Kurulmasını sağladık ve İle Eylem Planının hazırlanmasında aktif rol üstlendik.
Daha öncede belirttiğim gibi yerel ve merkezi yönetimlerle imzalanan protokol sayesinde ŞÖNİM i açılmasının hızlandırılmasında ve kadınların ekonomik güçlenmesi için belediyeye azar kurulması için öneri verdik..
Kooperatifimizin sürdürülebilirliğine katkıda bulunan ekonomik ve sosyal faaliyetlerimize ağırlık vermeyi hedefliyoruz.
Yeni Çocuk Merkezimizde 43 çocuk ve ailelerine hizmet vermekteyiz. Hedefimiz çocuk sayısını en kısa sürede 50 ye yükseltmek
Yine bulunduğumuz alanda yani yeni kentte kadınlar izole yaşantı sürdürmekte. Toplum merkezi gibi sosyal çalışmalar hedefliyoruz.
Şu an sürdürmekte olan Endüstriyel Mutfak yani 'Topraktan Soframıza Projesi' nin daha verimli sürdürülebilmesi için NİL IŞIĞI KAFEMİZİ VE UNLU MAMÜLLER VE AMBALAJA DAYANIKLI ÜRÜN OLAN ACUKA VE REÇELLERİMİZ pazara daha iyi tanıtma çalışmalarımıza hız vermeyi hedefledik. Bu sayede hem kadın istihdamı olurken kooperatif de desteklenmiş ve güçlenmiş olacak.
Kooperatifimizin UNLU MAMÜLLER VE NİL IŞIĞI KAFE çalışmalarımız tanıtmak ve ekonomik anlamda kazanmak için hafta sonları açık büfe kahvaltıyı gruplara veriyoruz. Ayrıca Kadın Gruplarına Altın günleri için veriyoruz ve yine talep olursa özel organizasyonlara yemekli ve müzikli grup yemeklerini de yapacağız .Bunun için de tanıtım çalışmalarına ağırlık verdik.(Sokak etkinliği ,el ilanları ve broşürler, özel günlerde kurumlarda slayt sunumlar gibi.)
Ayrıca yine Kadına Yönelik Şiddet konusunda farkındalık toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarına devam edeceğiz.
Miras yoluyla ayrımcılık ve boşanma kadını yoksullaştırıyor.Krizler,küreselleştirmenin zararlarını azaltan önlemlerin yetersizliği kadın yoksulluğunu artırıyor. Kadına destek ve eğitim sağlayan merkezler sınırlı ya da mevcut merkezler desteklenmiyor, STK'ların yerel kaynakları iyi değerlendirebilmek için iş birliği ve iletişim ağları yetersiz. Kadın kuruluşlarının fikir ve projelerinden model alınmıyor. Kadınların ekonomik yaşama katılması hala sadece aile bütçesine katkı olarak görülüyor.
Aslında anlatacak çok çalışma var. Ama kısaca kadınlar olarak kendi hayatımızı ve çevremizi değiştireceğimizi ispatladık. Kadınların sadece geleneksel değil,gerçek iş sahibi ve kendi gelirini sağlayan bir kesim olması gerektiği düşüncesi beni toplumda bu farkı yaratmaya ve model olmaya yönlendirdi. İşte bu kapsamda Düzce'de çocuk yuvamız(0-6 yaş oyun odası, çocuk bakım ve eğitim hizmeti, düğün organizasyon ve turizme yönelik (yöresel yemekler)çalışmalar yapıyoruz. Böylece kadınlar hem ekonomik anlamda kazanıyorlar hem de 0-6 yaş çocuk eğitimine destek oluyorlar.
Tüm bunları toparlarsak Kadınların ekonomik,politik ve sosyal aktörler olarak güçlendirilmesi hem kendi ailesini ,hem toplumu olumlu yönde etkileyecektir.Kendi rollerinin önemini kavramış olacaklardır.Ayrıca siyasi anlamda politika seçimlerini değiştirebilir ve kurumlarda birbirinden farklı seslerin temsilci olmasını sağlar. Üretim, kadınların becerileri ve yetenekleri bütünüyle kullanıldığı zaman artacaktır.
Yazımı sonlardırıken şunu söylemek istiyorum , 'ZAMAN TEKRAR KAZANILAMAYAN,TEKRAR DÖNDÜRÜLEMİYEN VE BİRİKTİRELEMİYEN KIYMETLİ BİR OLGU!' Hem kendimiz ,hem toplumuz,hem geleceğimiz için her anımızı iyi ve kaliteli zaman olarak geçirmeliyiz VE DOYA DOYA YAŞAMALIYIZ .
Yeni hayallerimin peşinde benimle yürümek isteyen insanlarla yeni yerimizde,yeni mutfağımızda daha çok kadına daha çok çocuğa ulaşarak ve yeni projelerle 'YOLA DEVAM'
Röportaj: Tuğba Gülsever