Akgül, yaptığı yazılı açıklamada, salgın sürecinde "Psikolososyal Pandemi Danışma Kurulu" oluşturduklarına değindi. 

Salgın hastalıklarla mücadelede tıbbi müdahaleler kadar psikolojik ve sosyolojik desteğin önemli olduğuna işaret eden Akgül, şunları kaydetti:

"Hastalık herkese bulaşmayacak ama korkusu maalesef herkese psikolojik olarak bulaştı. Ümitsizlik, karamsarlık, yaşam sevincinin kaybı şeklinde bulaşan bu psikolojik enfeksiyon, koronavirüs gittikten sonra bile travma olarak ruhumuzdaki hasarıyla devam edecek. Bundan çocuklarımız çok etkilenecek."

Akgül, Kovid-19 sürecinin çocuklar açısından yıpratıcı olduğunu ve çocukların bu durumu anlamlandırmakta zorlandığını, "Neden evdeyiz, neden dışarı çıkamıyoruz, bir suçumuz mu var, dışarısı bu kadar mı korkunç?" gibi soruları olduğunu aktararak, "Yapılacak çok şey var ama biz bugün bir hikayeyle onlara bir umut aşılamanızı istiyoruz. Bir fasulyeyi pamuğa koyun ve yeşermesini izleyin. Çocuklarınızın zihninde geleceğe umut ve yaşam aşılamasını bekleyin. Hayatın devam ettiğini yaşamın son bulmayacağını o fasulyeye baka baka sohbet ederek yüreklerini rahatlatın." önerisini sundu. 

Ömer Akgül, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda bir hediye olması açısından, Tarım ve Orman Bakanlığına şu çağrıda bulundu:

"Bardak büyüklüğündeki poşetlerde fidanlarınız olduğunu biliyoruz. Maske dağıtımındaki gibi bir sistemle çocuklarımızın geleceğe yaşama dair umutlarını yeşertmesi ve canlılığını koruması için böyle bir teslimat yapabilirseniz. Gelecek 50 yıla büyük bir imza vurmuş olursunuz. Eğer kabul ederseniz böyle bir kampanya başlatırsanız, biz dernek olarak 100. yılımızda 100 fidan bağışlamayı kabul ediyoruz." 

Akgül, kendilerinin bu fikrine dedesinin ilham verdiğini belirterek, merhum dedesinin doktorların "6 ay ömrün kaldı." demesi üzerine İstanbul'u terk ederek, Sivas'ın Yıldızeli ilçesinde fidan dikmeye başladığını anlattı.