Uluslararası Kurak Alanlarda Tarımsal Araştırma Merkezi (ICARDA) Genel Müdürü ve CGIAR'ın Orta ve Batı Asya ile Kuzey Afrika Bölge Direktörü Aly Abousabaa, Orta Doğu'nun ısıyla başa çıkma konusundaki uzmanlığının dünya çapında değerli olabileceğini ifade ediyor.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesi, dünyanın en kurak bölgelerinden biri olup, dünya genelinde su sıkıntısı yaşanan beş ülkeden dörtüne ev sahipliği yapmaktadır. Ancak bu zorlu çevresel koşullar, bölgenin tarım alanında birçok değerli bilgi ve yenilik kaynağı haline gelmesine yol açmıştır. MENA, gıda sistemlerini daha sıcak ve kuru iklimlere uyum sağlama konusunda küresel bir örnek teşkil etmektedir, ancak bu süreç giderek daha fazla ülke için zorlu bir meydan okuma haline gelmektedir.
Orta Doğu, biyolojik çeşitlilik açısından zengin bir bölge olan "Verimli Hilal" sayesinde binlerce yıllık tarımsal geçmişe sahiptir ve kurak tarım alanında öncü bir konumda bulunmaktadır. Ancak artan sıcaklıklar ve çölleşme, bu alandaki deneyim ve bilimsel çözümlerin tüm dünyada önemli hale gelmesini sağlamıştır. Bu nedenle, 30 Kasım - 12 Aralık tarihleri arasında Dubai'de gerçekleşen COP28 iklim konferansı, bu bölgenin çöl tarımını mümkün kılan bilimsel çözümlerden öğrenmek için önemli bir fırsat sunmuştur.
MENA bölgesi, tatlı su kaynaklarının sınırlı olmasını, dayanıklı ve yerli bitki ve hayvan türleri ile binlerce yıl süren tarımsal bilgi birikimi ile telafi etmektedir. Bu bölgenin olağanüstü tarım mirası ve zorlu koşulları, orijinal gıda bitkilerinin yabani akrabalarını barındırarak, ısıya, su stresine ve fakir topraklara dayanabilen benzersiz bir kaynak oluşturmuştur.
MENA bölgesi, aşırı iklim koşullarına dayanabilen bitki genetik özelliklerini araştıran bilim insanları için değerli bir kaynak malzeme yatağıdır. Örneğin, son zamanlarda ICARDA tarafından yönetilen bir ürün gen bankasında depolanan örnekler kullanılarak kuraklığa dayanıklı altı yeni arpa ve makarnalık buğday çeşidi piyasaya sürülmüştür. CGIAR'ın iklim dostu mahsulleri, geçen yıl Fas'ta yaşanan "yüzyılın kuraklığı" olarak adlandırılan olayda buğday üretimini yaklaşık %70 oranında azaltan zor koşullara karşı önemli bir tampon görevi görmektedir.
ICARDA, son 40 yılda 880'den fazla yeni mahsul çeşidi geliştirerek yıllık 850 milyon ABD dolarının üzerinde ekonomik fayda sağlamıştır. Bu, sadece MENA bölgesini değil, aynı zamanda dünya genelinde su sıkıntısı yaşayan ülkeleri de etkilemektedir. Son beş yılda, 20'den fazla ülkede 120'den fazla iklim direncine sahip tahıl ve baklagil mahsulü yetiştirilmiştir.
CGIAR'ın MENA bölgesinin yabani bitkilerinden türetilen ısıya dayanıklı buğday çeşitleri, Etiyopya, Lübnan, Fas ve Senegal gibi ülkelerde test edildiğinde verimi %24'e kadar artırmıştır. Bölgedeki tarım araştırmacıları, daha dayanıklı mahsuller yetiştirmenin yanı sıra kuraklıkları daha iyi tahmin etme ve önleme konusunda son teknoloji erken uyarı sistemleri geliştirmiştir.
MENAdrought projesi, Ürdün, Lübnan ve Fas gibi ülkelerle işbirliği içinde çalışan bilim insanları tarafından yürütülmüş ve ülkeye özgü sistemler geliştirerek kuraklık koşullarını tahmin etme konusunda önemli adımlar atmıştır. Bu, çiftçilerin ve yerel yetkililerin su kaynaklarını daha etkili bir şekilde yönetmelerine ve daha bilinçli ekim kararları almalarına yardımcı olurken, kuraklık endeksini kullanarak stresli koşulların nerede mevcut olduğunu göstermek ve yardım eylemlerini tetiklemek için bir mekanizma haline gelmiştir.
Bölge aynı zamanda, geleneksel bilgi ve uygulamaların kullanılmasıyla gıda güvenliğini artırma konusunda ilgi çekici bir örnek sunmaktadır. Örneğin, Entegre Çöl Tarımı İnovasyon Programı, Arap Yarımadası ve ötesinde çöl tarımı uygulamalarını genişletmek amacıyla başlatılan bir inisiyatif olan İklim için Tarım İnovasyon Misyonu'nun (AIM) bir parçası olarak hayata geçirilmiştir. Bu program, su yönetimi yenilikleri, yeşil enerji entegrasyonu, dikey tarım, koruyucu tarım ve uydu gözlemi yoluyla derin öğrenmeyi içeren teknikleri kullanarak verimliliği artırmakta ve çölleşmeyi tersine çevirmektedir.
Ayrıca, geleneksel mera türlerinin yeniden tohumlanması ve çiftlik hayvanlarının otlatılmasını kontrol etmek de mera rehabilitasyonuna katkı sağlamaktadır. Bu teknolojiler, örneğin Ürdün'de kullanıldığında, arpa üretimini hektar başına 0,34 ton seviyesinden 8,37 tona çıkarmış ve verimlerin daha güvenilir hale gelmesini sağlamıştır.
Dünya, küresel sıcaklık artışlarını sınırlamak için hızla adımlar atmaktadır, ancak iklim değişikliği zaten dünya genelinde ciddi sonuçlar doğurmuş durumdadır. MENA bölgesi, bu mücadelede bir önemli bir test alanı olarak hizmet etmektedir. COP28 ve benzeri iklim konferanslarında, MENA'nın deneyimlerine dikkat kesilmeli ve bu bölgeden gelen inovasyonlar, küresel gıda güvenliği için kritik bir rol oynamalıdır.
phys.org