Dünya üzerinde organik tarım üzerine daha fazla yoğunlaşmalı ve insanlar organik tarıma önem vermelidir.
Organik tarım son yıllarda gündemde olmasına nazaran aslında 50 veya 60 yıl öncesine dayanan normal tarım şeklidir. Petrolden beslenen inorganik gübrelerden önce dedelerimizin,ninelerimizin doğal gübre kullanarak yapmış olduğu tarım şekli diyebiliriz. II. Dünya savaşına kadar petrol kaynaklı gübreler bulunmamaktaydı. Böyle olunca doğal gübre yollarıyla yetiştirilmeye çalışan bitkilerden çok bir verim alınamasa da insan sağlığı için en iyi yöntemm buydu. Henüz kimyasal değmemiş topraklarda yetişen bitkiler, çabuk bozulup veya hasatı düşük olsa da en sağlıklı olan yetiştirme tarzı doğal yollarla olandı.
II. Dünya savaşından hemen sonra tarımda kullanılmaya başlanan kimyasallar,çiftçinin işine yaramaya başladı. Daha uzun ömürlü gözüken ve yetişen bitkilerden fazla hasat yapılması ve market satışlarında bulunması herkesin kolayına gelen cinsten oldu. Savaş sırasında kullanılan çeşitli gazlar örneğin; azot gazı ve sinir gazı tarıma göre şekillendirilip azot gübresi oluşturulmuştur.
Bunlardan sonra hemen çok zararlı etmenlerden ve hastalıklardan korunan bitkiler yetiştilmeye başladı.
Şüphesiz, organik tarım denince akla hem bitkisel hem de hayvansal üretim gelmektedir. Dünya üzerinde yetişen ve tarımı yapılan her bitki organik tarımda kullanılabilir. Diğer yandan hayvansal ürünleri de organik olarak elde etmek mümkün. Tamamen doğal yemlerle kontrollü bir şekilde beslenen hayvanlardan organik ürünler elde edilebilir. Bunun için hiç bir kimyasal madde kullanmamak yeterli.
Ülkemizde ilk organik tarım faaliyetleri bundan yirmi yıl önce Ege bölgesinde kuru incir ve kuru üzüm üretimiyle başlamıştır.
Haberler.com