Bölgede biyolojik ve genetik bir kirlenme var. Biz bu kirlenmeden Muğla arıcısını nasıl arındırabilirizin peşindeyiz" dedi.

Şahin, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi (MSKÜ) ve Muğla Arı Yetiştiricileri Birliği tarafından yürütülecek "Muğla Bal Arısında Varroaya Karşı Islah Kolonilerinin Geliştirilmesi ve Yetiştirilmesi Projesi"nin tanıtım toplantısında, hastalıklara karşı direnci yüksek ana arı yetiştirilmesinin Muğla balının kalitesini artıracağını söyledi.

Çam balı döneminde Muğla'nın Türkiye arı varlığının büyük bir bölümüne ev sahipliği yaptığını belirten Şahin, her yıl yaklaşık 3,5 milyon kovanın, Muğla'ya getirildiğini anlattı.

Kovan yoğunluğu yüzünden eski verimi alamadıklarına değinen Şahin, "30 yıl önceki balımızı arıyoruz. Türkiye'de son yıllarda hazır ana kullanımı da her geçen gün artıyor. Hangi anadan, hangi ırktan, hangi erkek arı çiftleşti bilmiyoruz. Hazır ana kullanımı nedeniyle ırklarımız birbirine karıştı" diye konuştu.

Muğla arısının sahiplenilmesi gerektiğini vurgulayan Şahin, "Türkiye'nin bütün arı ırklarının Muğla'da bir araya getirilmesi, kirlenmeyi de beraberinde getiriyor. Bölgede biyolojik ve genetik bir kirlenme var. Biz bu kirlenmeden Muğla arıcısını nasıl arındırabilirizin peşindeyiz" ifadelerini kullandı.

Muğla arısının tanımlanması için çalışma başlattıklarını belirten Şahin, proje kapsamında yapay tohumlama tekniğini kullanarak 4 bin 400 ana arı ürettiklerini bildirdi.

Bal üretimi artacak

MSKÜ Ula Ali Koçman Meslek Yüksekokulu Arıcılık Programı Öğretim Üyesi  Yrd. Doç. Dr. Rahşan İvgin Tunca da proje ile hastalıklara karşı dayanıklı arı popülasyonu oluşturulmasının sağlanacağını söyledi.

Türkiye'nin kovan varlığı ve bal üretiminde dünyada ikinci sırada yer aldığına işaret eden Tunca, şöyle konuştu:

"Muğla'da 334 köyde 5 bin 618 aile 1 milyon 144 bin 421 kovan ile arıcılıkla geçimini sağlıyor. Muğla, Türkiye bal üretiminin de yüzde 20,3'ünü karşılıyor. Bu kapsamda Muğla arısının ıslahı ve hastalıklara direnç geliştirilmesine yönelik yapılan çalışmalar büyük önem arz ediyor. Koloni kayıplarına neden olan en önemli hastalıklardan birisi de varroadır. Varroa bal arılarının hem yavru hem de ergin bireylerinin vücut sıvılarını emerek beslenen bir dış parazittir. Arı ölümlerine neden olduğu gibi kolonilerde de önemli zararlara sebep olmaktadır. Proje sayesinde parazitle mücadelede kullanılan ilaçlardan ve diğer kimyasal maddelerden uzak kalınarak bal ve diğer arı ürünlerindeki kalıntı probleminin önü geçilecek."

Tunca, üretilen ana arıların yetiştiricilere ulaştırılmasıyla hastalıklara karşı verim düşüklüğünün önüne geçileceğini, dirençli koloniler sayesinde arıcılık sektöründe üretimin artacağını bildirdi. Tunca, ağustos ayında başlayan projenin 36 ay süreceğini sözlerine ekledi.