"MALATYALILAR KAYISIYA SAHİP ARIYOR"

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 2016 yılı bütçe görüşmeleri esnasında komisyon üyeleri konuşma ve eleştirilerinde kayısı ile ilgili konuyu da gündeme getirdiler.

Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kayısı ile ilgili olarak yapılan konuşmalar ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in cevabı tutanaklara göre şu şekilde:

VELİ AĞBABA (Malatya) - Tabii, Malatya deyince akla kayısı geliyor, kayısı denince dünyada Malatya geliyor akla. Herhâlde dünyada hiçbir ürün yok ki kayısı gibi değerli olsun, Malatyalılar için çok değerli bir ürün kayısı. Dünyada kuru kayısı üretiminin yüzde 85'ini tek başına Malatya karşılıyor. Maalesef, yüzde 85'ini karşılıyor ama bu konuda hak ettiği desteği alıyor mu? Hayır diyebiliriz. Kayısıyla ilgili alan bazlı destek verilsin, üreticiler rahat bir nefes alsın dedik, konuyla ilgili önceki Bakan Sayın Kutbettin Arzu'ya başvurduk, "Kayısı kâr eden bir ürün, desteğe ihtiyacı yok." denildi. Daha sonra size başvurduk soru önergesiyle, alan bazlı destek verilirse kayısı üreticileri daha rahat üretim yapacaklar dedik, Malatya ekonomisi her anlamda gelişecek dedik, herkes zenginleşecek dedik ama maalesef siz de bu konuyla ilgili olumlu bir cevap vermediniz, "Kayısının desteğe ihtiyacı yok." dediniz. Tabii, Tarım Bakanlığından yıllardır desteklenen birçok ürün var, bunların desteklenmesine karşı çıkmıyoruz, fındık gibi, diğer ürünleri desteklemenize karşı çıkmıyoruz ama kayısının da desteklenmesini istiyoruz, bu konuda ayrımcılığı kabul etmediğimizi söylemek istiyorum. Malatyalıların yıllardan beri alan bazlı desteği beklediklerini söylemek istiyorum.

Geçtiğimiz yıllarda Malatya'da don olayı oldu, Malatya'daki bütün kayısı tamamen yandı. Hükûmet don konusunda destek vereceğini söyledi, dönüm başına 41 lira destek verdi, üstelik de en fazla 50 dönüme ama bilin ki kayısının bir günlük yevmiyede 40 TL'nin üzerinde, en büyük bahçeye 2 bin TL yardım yapıldı. Yanı başımızdaki bir başka ile -kıskandığımız için söylemiyoruz- bunun tam 3 katı destek verildi, onu da belirtmek istiyorum. Alan bazlı desteğin kayısıyla ilgili hayati bir konu olduğunu söylemek istiyorum. Kayısı üreticilerinin bir başka derdi TARSİM. Maalesef, TARSİM don ve doludan kaynaklı zararların karşılanması için sigortalıyor ama TARSİM'in sigorta şartları çok zor olduğu için, primlerin yüksekliği, hasar tespitindeki anlaşmazlıklar, çiftçi kayıt sistemine geçişin önündeki engeller üreticiyi TARSİM'den kaçırıyor. Bu kaçış 2014-2015 yıllarında devam etti. Malatya'da ürünlerini sigortalayanların oranı yüzde 45'lere kadar düşüyor. 100 bin liralık kayısı için üreticiler TARSİM'e 13 bin TL para ödüyor, 100 bin liralık fındık için ise üreticiye 7 bin lira prim ödüyor. Malatyalılar sahipsiz kayısıya sahip arıyor, fındığın, pamuğun, turunçgillerin, zeytinin ulusal konseyleri var ama kayısını yok. Ulusal kayısı konseyinin kurulmasıyla ilgili Malatyalılar tarafından yönetmelik taslağı 2010 yılından beri Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında bekletiliyor. Tam altı yıldır bekleyen bir yönetmelik olur mu, bu konuyu da sizin takdirlerinize bırakıyoruz. Birçok tarım ürününde, birçok üründe kamu spotu var. Kayısı spotu konusunda eğer Tarım Bakanlığının bütçesi yoksa ben bunu kendi cebimden harcayarak bir spot hazırlatabilirim, yayınlatması konusunda destek olursanız. Kayısı spotunun mutlaka hazırlatılması gerekiyor, dünyadaki en yararlı meyve kayısıdır, bunu da bilmenizi istiyorum.

EJDER AÇIKKAPI (Elazığ) -Karakaya Barajı'nın etrafında tesis edilmiş olan kayısı bahçeleri çok kaliteli kayısı meyvesi vermektedir. İçerdiği şeker oranı ve diğer mineraller bakımından oldukça zengin olan kayısı sadece Malatya'da değil, Elâzığ'ın Baskil ilçesinin yetiştirdiği kayısı oranıyla ve kalitesiyle dünyada ilk sırada yer almakta. Dünya kuru kayısı hasadının yüzde 80'ini karşılayan Türkiye'de bu pay içindeki yüzde 20'lik kısım Elâzığ'dan, Baskil ilçesinden karşılanmaktadır. Sayın Bakanım, kayısıyla alakalı alan bazlı destek konusunda bizler

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir)-Şimdi, bu ürünlerin sıfır atık ilkesiyle değerlendirilmesiyle ilgili olarak çok somut bir örnek vermek istiyorum sizlere değerli arkadaşlar. Kayısı üretiminde dünya 1'incisiyiz, yakında 1'inciliğimizi kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyayız, ayrı bir olay, Türkmenistan geliyor büyük bir şeyle yuvarlana yuvarlana. Verdiğim rakamların hepsi alt sınırdan ve kötümser rakamlar, iyimser değil, en düşükleri. Türkiye'de aşağı yukarı 700 bin ton civarında kayısı üretiliyor, bunun 200 bin tonunun yaş olarak tüketildiğini varsayıyoruz. 500 bin ton kayısı kurutuluyor, 500 bin ton kurutulmuş kayısıdan 105 bin ton kurutulmuş kayısı çıkıyor. Buradan elde ettiğimiz gelir 180-200 milyon dolar. Peki, geriye kalan ürünleri ne yapıyoruz? Şimdilerde çekirdeklerle kayısı süsleyerek falan verilen kuruyemişvari şeyleri bir sınai ürün, üretim olarak düşünmüyorum. Değerli arkadaşlar, kötümser rakamlara göre 500 bin ton kayısı kurusu sırasında aşağı yukarı 60 bin ton civarında da kayısı çekirdeği çıkıyor. 60 bin ton kayısı çekirdeğinden en kötümser rakamlara göre 30 bin ton, ben 20 bin ton kayısı çekirdeği içi çıkıyor diyorum, 20 bin ton kayısı çekirdeği içinden de neredeyse 9 bin ton kayısı çekirdeği yağı çıkıyor. 9 bin ton kayısı çekirdeği yağı nereden bakarsanız bakın -ki bizim kayısı yağlarımız çok kalitelidir- bizim kuru kayısıdan elde ettiğimiz gelirin tam 2 katına tekabül ediyor.

İBRAHİM AYDIN (Antalya) -Fındık, kiraz, incir, kayısı gibi bazı ürünlerde ise Türkiye dünyanın en fazla üretim yapan ülkesi konumundadır. Türkiye'nin üretimdeki potansiyeli aynı şekilde ihracatına da yansımaktadır. Özellikle fındık, kayısı, üzüm, incir gibi ürünlerde Türkiye dünyanın en büyük ihracatçısı iken, 21 bitkisel üründe ise dünyada en fazla ihracat yapan ilk 5 ülke arasında yer almaktadır.

MİKAİL ARSLAN (Kırşehir) - Niğde'nin elması, Malatya'nın kayısısı, Kırşehir'in cevizi, vesaire bütün bunlarla ilgili markalaşma noktasında çalışmalar da teşvik edilmeli ve desteklenmelidir diye düşünüyoruz.

GARO PAYLAN (İstanbul) -Aşırı soğuklardan sonra bir yanda aşırı bir sıcakla karşı karşıyayız. Ve ben Malatyalıyım mesela, kayısıların çiçek açmasından çok korkuyoruz şu anda, çünkü iki yıldır don yiyor. Diğer yörelerde de benzer sorunlar var; böyle erken bir ısınma ve ardından don yeme ve sel felaketleri de çok fazla oluyor. Bu son küresel ısınma veya ne dersek diyelim, bu anlamda sigorta müessesi ne kadar aktif? Çiftçilerimiz ne oranda bunun farkındalar? Yani, sel olduktan sonra veya don olduktan sonra "Devlet bunu karşılasın." çağrılarıyla karşılaşıyoruz. Bununla ilgili mekanizmayı ne oranda örgütlediniz veya düşünceniz nedir? Bununla ilgili sigorta müessesesini çiftçiler için de yaygınlaştırmak konusundaki çalışmalarınız nelerdir, merak ediyorum.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik (Şanlıurfa)- 2016 yılından itibaren 5 dekar ve daha küçük arazilerin desteklenmesi kapsamında da tıbbi ve aromatik ve ıtri bitkiler destek kapsamına alındı biliyorsunuz. 100 TL'lik dekar başına bir destek veriyoruz. Kayısı da mesela bahsettiğiniz sıfır atıkla ilgili olarak pulpu dâhil tıbbi ve aromatik bitkilerin tüm içerik analizi için -çekirdekten bahsetmiştiniz- bunların analizi için Antalya'da Batı Karadeniz Araştırma Enstitüsünü kurduk. Şu anda o konuda çalışmalar harekete, faaliyete geçmiş bulunuyor. Veli Ağbaba Bey'in kayısıyla ilgili sorusu vardı, bunlara yazılı olarak cevap verelim."

Malatyahaber
  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.