Portakaldan, mandalinaya, greyfurttan limona kadar olgunlaşmaya başlayan turunçgillerde hastalık ve mücadelesini sizler için derledik.
Turunçgiller yaklaşık 115 milyon ton üretim ile dünyada en fazla üretilen meyve grubudur. Dünya üretiminin % 57'si portakal, % 23'ü mandarin, % 11'i limon, % 4'ü altıntop ve kalan kısım diğer turunçgillerdir.
Türkiye yaklaşık 3 milyon ton üretim ile Akdeniz ülkeleri içerisinde önemli bir üretici konumundadır. Bu üretim aynı zamanda dünya turunçgil üretiminin % 2.7'sini oluşturmaktadır. Türkiye turunçgil üretiminin % 48'i portakal, % 24'ü mandarin, % 23'ü limon ve % 5'i altıntoptur. Ülkemiz turunçgil ihracatı yaklaşık 1 milyon ton olup, bu miktarın % 30'u limon, % 30'u mandarin, % 23'ü portakal ve % 16'sı altıntoptur.
Portakaldan, mandalinaya, greyfurttan limona kadar olgunlaşmaya başlayan turunçgillerde hastalık ve mücadelesini sizler için derledik.
TURUNÇGİL MEYVELERİNDE KAHVERENGİ ÇÜRÜKLÜK VE GÖVDE ZAMKLANMA HASTALIĞI
(Phytophthora citrophthora)
Enfeksiyona uğrayan meyvelerde kahverengi lekeler oluşur ve meyve zamanla derimsi bir görünüm kazanır. Ağaç üzerinde çürüyen meyveler dökülürler. Çürümüş meyvelerin kendine özgü bir kokusu vardır. Etmen, gövde ve kalın dalları hastalandırarak daha çok aşı yerinin üzerinde, gövde kabuğunda zamk akıntısı oluşturan büyük yaralar meydana getirir. Lekeli kabuk dokusu zamanla kararır ve çatlar. Lekeli kabuk dokusunun altındaki odun dokusunda etmenin gelişimi görülmez.
Hastalık tüm turunçgil yetiştirilen bölgelerde görülmekle beraber özellikle Akdeniz Bölgesinde yaygındır.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Hastalık çok geniş bir konukçu dizisine sahip olup, limon, mandarin, portakal, altıntop, turunç, kaba limon ve ağaç kavunu önemli konukçularındandır.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Taban suyunun yüksek olduğu arazilerde turunçgil bahçesi tesis edilmemelidir. Böyle yapıdaki arazide bahçe kurulmuş ise, toprak drene edilmeli ve taban suyu seviyesi düşürülmelidir. Bahçeler kurulurken drenaj kanalları açılmalıdır. Fidanlar sık ve derin dikilmemeli, aşı yerleri toprak üstünden en az 35 cm yukarıda olmalıdır. Özellikle limonlarda meyve hastalıklarını önlemek için hasat sonbaharda yağmurlardan önce tamamlanmalıdır. Ağaçların kalın dal ve gövdelerinin değişik nedenlerle yaralanmasından kaçınılmalıdır. Yara yeri aşı macunu ile kapatılmalıdır.
Kimyasal Mücadele:
Kullanılacak ilaçlar ve dozları hakkında en yakın il veya ilçe müdürlüklerine bavurulmalıdır.
TURUNÇGİL DAL YANIKLIĞI
(Pseudomonas syringae pv. syringae)
Hastalık belirtisi:
Bakteri nemli ve serin havalarda iyi gelişir. Bu nedenle enfeksiyonlarını, mart-nisan aylarında, yaprak saplarında ve genç sürgünlerde yapar. Sıcak ve kurak aylarda pasif duruma geçer. Genç sürgünlerin yaprak sapı siyahlaşır, yaprak yüzeyinde ıslağımsı esmer lekeler oluşur, yaprak turgorunu kaybeder ve orta damar boyunca kıvrılarak aşağı doğru sarkar. Hastalık, genç sürgünlerde soğuktan yanmış gibi zarar yapar. Sürgünler kısa zamanda çıplaklaşır ve kurur.
Hastalığın ilerlemiş halinde, siyahlık yaprak sapından dala geçerek dalda oval ve uzunumsu siyah lekeler meydana getirir. Yaprak düşer ve zamanla lekeler kızıl kahverengine döner. Eski lekeler, çatlayarak kabuk şeklinde daldan ayrılır.
Hastalığın görüldüğü bitkiler:
Konukçuları limon, portakal, mandarindir. Ayrıca leylak, karakavak, kayısı, dişbudak, fasulye, armut, Geftali, erik, meGe, gül, darı, söğüt, yonca, badem, ceviz, domates, zakkum, bakla ve mısırdır.
Mücadele yöntemleri:
Kültürel önlemler:
Sulama, gübreleme ve budama işlemleri zamanında yapılmalı, yeni dal ve sürgünler kış mevsimine, olgunlaşmış ve odunlaşmış olarak girmelidir. Turunçgil bahçeleri hakim rüzgarlara karşı rüzgar kıran ağaçlar yardımıyla korunmalıdır. Yeni kurulan bahçelerde üçgen usulü dikim tercih edilmelidir. Fazla su tutan topraklarda drenaj kanalları açılmalıdır. Hastalıkla çok bulaşık dallar kesilip yakılmalıdır. Budamada kullanılan aletler her seferinde %10?luk sodyum hipoklorite (çamaşır suyu) daldırılarak dezenfekte edilmelidir.
Kimyasal mücadele:
Kullanılacak ilaçlar ve dozları hakkında en yakın il veya ilçe müdürlüklerine başvurulmalıdır.
TURUNÇGİL DEPO ÇÜRÜKLERİ HASTALIKLARI
Yeşil küf çürüklüğü (Penicillium digitatum) Mavi küf çürüklüğü (Penicillium italicum)
Hastalık Belirtisi
Depo çürüklükleri, turunçgil yetiştirilen tüm bölgelerimizde bahçede, depolarda, işleme evlerinde sorundur. Etmenlerin sporları havada bol miktarda bulunmaktadır. Enfekteli meyveler üzerinde mavimsi-yeşil renkli koloniler oluşur. Enfeksiyon ortamın orantılı nemi ve sıcaklığına bağlıdır. Depolama sırasında hasta meyvelerle sağlam meyvelerin teması sonucu çürüklük hızla yayılmaktadır. Meyvelerin önce bir tarafında yumuşama görülür. Yumuşak olan kısmın yüzeyinde beyaz ve sarımsı renkte bir tabaka meydana gelir. Bu hastalıklı tabaka iki üç gün içinde renk değiştirerek, zeytin yeşili ve mavimsi koyu yeşil renge döner. Yeşil rengin çevresinde şerit halinde ince beyaz bir bant oluşur. Ayrıca meyve üstünde ve lekelerin oluştuğu kısımda yağ bezlerinin bozulması ile yüzeysel bir çöküntü gerçekleşir.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Başta turunçgiller olmak üzere geniş bir konukçu dizisi vardır.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler:
Hasattan önce diğer hastalık ve zararlılara karşı iyi bir mücadele yapılmalı, hastalıklı dal ve sürgünler zamanında budanmalıdır. Hasat esnasında meyveler yaralanmamalı, yere düşenler alınmamalıdır. Yağışlı günlerde ve sabah erken saatlerde hasat yapılmamalıdır. Sarartma odası temiz olmalı ve önceden dezenfekte edilmelidir.
Meyveler işleme evlerine yığın halinde getirilecekse 3-4 sıradan fazla yığın yapılmamalıdır. Paketleme evlerine gelen meyveler kontrol edilmeli, çürük olanlar ayrılmalı ve ortamdan uzaklaştırılmalıdır. Meyveler ambalaj kaplarına düzgün sıralanmalı, taGıma, yükleme ve boGaltma sırasında herhangi bir yaralanmaya neden olunmamalıdır.
Kimyasal Mücadele
Kullanılacak ilaçlar ve dozları hakkında en yakın il veya ilçe müdürlüklerine başvurulmalıdır
TURUNÇGiL KAHVERENGİ LEKE HASTALIĞI
(Alternaria alternata f. sp. citri)
Hastalık Belirtisi:
Hastalık yaprak, sürgün ve ağaç üzerinde kalan mevsimsiz meyveler üzerinde kışı geçirir. Sürgün gelişim dönemlerindeki genç yapraklar sürgünler ve çiçekler hastalığa çok duyarlıdır. Hastalık genellikle genç sürgün, genç yaprak ve yeşil meyve kabuğu üzerinde ortaya çıkar. Başlangıçta küçük olan lekeler zamanla büyür. Hastalık yaprakların delinmesine, yırtılmasına, sararıp dökülmesine, genç sürgünler üzerinde yanıklık şeklinde kuru kısımların oluşmasına daha sonra ise tamamen kurumasına yol açar.
Meyvelerde hastalık çukurlaşmış siyah lekeler şeklindedir. Ağaç üzerinde uzun süre dökülmeden kalan hastalıklı meyvelerin kabuğunda kuşgözüne benzer belirtiler oluşur.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Turunçgillerdir. Özellikle mineola tangelo ve kaba limon ve hibrit mandarin çeşitlerinde hastalık yaygındır.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel önlemler: Yeni kurulan bahçelerde sık dikimden kaçınılmalı, hava sirkülasyon kolayca oluşacağı bir dikim şekli uygulanmalıdır. Sürgün gelişimini arttıran aşırı azotlu gübrelemeden ve sert budamadan kaçınılmalıdır.
Kimyasal Mücadele
Kullanılacak ilaçlar ve dozları hakkında en yakın il veya ilçe müdürlüklerine başvurulmalıdır
TURUNÇGİLLERDE DEMİR NOKSANLIĞI
(Kloroz)
Hastalık Belirtisi
Kloroz (sarılık) belirtileri meyve ağaçlarının genç yapraklarında hafif sarılıkla başlar. Damarların yeşil kalarak damar aralarının sarıdan sarımsı-beyaza kadar değişen renk açılmaları demir noksanlığının tipik belirtisidir.
Toprak ve hava koşullarına bağlı olarak genç yapraklarda başlayan klorotik belirtiler, yaşlı yapraklarda hızla yayılır. Hastalık ilerledikçe yaprakların kenarlarında kırmızımtırak ve kahverengi kurumalar görülür ve çoğu kez yaprağın tüm çevresini kaplar. Hızla sararan ve lekelerle kaplanan yapraklar zamanla dökülürler. Kloroza yakalanmış ağaçlar hemen kurumaz. Ancak sarılık ve yaprak dökümü sonucunda asimilasyon alanı azalan bitkinin fızyolojik dengesi bozulur. Gelişme yavaşlar, çiçeklenmeyi olumsuz yönde etkileyerek verim düşüklüğüne yol açar ve önlem alınmazsa kuruma görülür. Noksanlığı belirlemek için toprak ve yaprak analizi yapılması uygundur.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Tüm bitkilerde kloroz görülebilmektedir. Elma, armut, şeftali, kiraz, vişne, ayva, turunçgiller, asma, antepfıstığı ve çilek en duyarlılarıdır.
Mücadelesi:
Kültürel Önlemler:
Hastalığın oluşumuna uygun ağır ve çok kireçli topraklarda bahçe kurulmamalıdır. Bahçe kurulmadan önce kesinlikle toprak ve sulama suyu analizleri yaptırılmalıdır.
Toprak karakterine göre, sulama aralıkları çok iyi belirlenmeli; taban suyu yüksek bahçelerde drenaj kanalları açılmalı ve su seviyesi istenilen düzeyde tutulmalıdır. Organik maddece zayıf, ağır ve bazik karakterli topraklarda, toprak yapısını asite dönüştüren ticari gübreler ile bol ahır gübresi kullanılmalıdır. Fazla ışık klorozu artırdığından, aşırı güneşlenmeyi engelleyecek şekilde budama yapılmalıdır.
Kimyasal Mücadele:
Kullanılacak ilaçlar ve dozları hakkında en yakın il veya ilçe müdürlüklerine baGvurulmalıdır.
TURUNÇGİLLERDE UÇKURUTAN HASTALIĞI
(Phoma tracheiphila)
Hastalık Belirtisi
Uçkurutan bitkiyi ekim-mart aylarında hastalandırır. Belirtiler hastalıktan 1-1,5 ay sonra görülür. şiddetli durumlarda ağaçlar tamamen kurur. Hastalığın tipik belirtileri dallarda görülür. Hastalanan dallardaki yaprak ayaları dökülür, yaprak saplarının dal üzerinde kalması tipiktir. Tepeden kuruyan dallar kesildiğinde odun dokusunda turuncu veya kahverengimsi kısımlar görülür.
Hastalığın Görüldüğü Bitkiler:
Konukçusu, turunçgillerdir. Sırasıyla limon, turunç ve ağaç kavunu hastalığa duyarlıdır.
Mücadele Yöntemleri:
Kültürel Önlemler
Bahçeye dikilecek olan turunç veya aşılı fidanlar sağlam ve sertifikalı olmalıdır. Kontroller sürekli olarak yapılıp, hastalıklı fidanlar sökülüp imha edilmelidir. Ağaçlardaki hastalıklı sürgünler budanıp bahçeden uzaklaştırılmalıdır. Budamalar, hastalıklı yerin yaklaşık 20 cm altından yapılmalıdır. Yara yerlerine aşı macunu sürülmeli ve budama aletleri her kesimden sonra %10?luk sodyum hipoklorit (çamaşır suyu) çözeltisi ile dezenfekte edilmelidir
Etmen yaralardan giriş yaptığından don, dolu ve fırtınalı havalarda ağaçlarda çatlama, yaralanma ve yaprak dökülmesi olacağından ağaçlar bu doğal olaylardan sonra ilaçlanmalıdır. Ayrıca ağaçlarda yara oluşturacak limon faresi ile mücadele edilmelidir.
Kimyasal Mücadele:
Kullanılacak ilaçlar ve dozları hakkında en yakın il veya ilçe müdürlüklerine başvurulmalıdır. (KAYNAK: Tarım ve Orman Bakanlığı)