Tarım sektörü, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli tarafından açıklanan Tarım Orman Şurası eylem planlarının yansımalarına ve yeni uygulamalara odaklandı.
Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği Genel Başkanı Fehmi Kiraz, AA muhabirine, Tarım Orman Şurası kararlarının yol haritası niteliğindeki eylem planlarına ilişkin değerlendirmede bulundu.
Sözleşmeli üretimin geliştirilmesini gerekli gördüklerini belirten Kiraz, bu modelle özel sektörün ve sanayinin çiftçiyle bir araya getirileceğini söyledi.
Kiraz, modelin belediyeler ve kooperatifler ile çiftçilerin bir araya getirilerek de uygulanabileceğine işaret ederek, "Örneğin özel sektör kendisine 2 bin çiftçi belirleyecek ve onların domatesini zarar etmeyeceği fiyattan alacak. Bu kapsamda uygulanacak girdi finansmanı modeliyle tohum, gübre, mazot, yem ya da avans gibi ihtiyaçlar, kooperatif ya da özel sektör sanayi kuruluşu tarafından karşılanacak. En son ürün bedelinden de bu girdiler düşecek. Çiftçi de girdi maliyetleriyle uğraşmadan, önden masraf yapmamış olacak. Böylece girdiler daha ucuza temin edilebilecek. Sanayi kuruluşu, çiftçiye önden avans da dağıtabiliyor." dedi.
Eylem planları kapsamında öngörülen "tarıma dayalı ihtisas organize sanayi bölgeleri"nin de önem taşıdığını ifade eden Kiraz, aynı sanayi bölgesi içinde bir gıda sanayisine dönük tüm girdi ürünlerinin temin edilebileceğini bildirdi. Kiraz, bölgedeki hayvansal ve bitkisel üretimin de o sanayi bölgesinin taleplerine göre şekilleneceğini dile getirdi.
"Ürünlerimizi markalaştırmalıyız"
Tarım ürünlerinde dünya markası yaratmanın önem taşıdığını vurgulayan Kiraz, "İspanya'nın zeytinyağı bizim zeytinyağımızın 3-4 katı fiyatla satılıyor. Çünkü markalaşmışlar. Biz de fındık, fındık ürünleri, çikolata, kayısı, incir gibi ürünlerimizi markalaştırmalıyız. Böylece ülkeye döviz girişini de artırmış oluruz." diye konuştu.
Türkiye'de damızlık düve sıkıntısı olduğunu, 2 milyon damızlık düvenin daha sektöre dahil edilmesi gerektiğini belirten Kiraz, kırmızı et açığının ancak bu üretimin sağlanmasıyla kapanabileceğini söyledi. Kiraz, bu nedenle damızlık düve üretim merkezlerinin kurulmasını desteklediklerini ifade ederek diğer ülkelere göre yüksek olan buzağı ölümlerinin de azaltılması gerektiğini dile getirdi. Türkiye'de 1950'li yıllarda kişi başına iki küçükbaş hayvan düştüğü bilgisini veren Kiraz, şu anda ise iki kişiye bir küçükbaş hayvan denk geldiğini ve bakanlığın, kişi başına bir küçükbaş hayvan üretilmesi hedefini desteklediklerini bildirdi.
"Özel sektör yurt dışında arazi almalı"
Yurt dışında tarımsal üretim yapılması projesini de şahıslar ve firmaların bu alana girmesi şartıyla desteklediklerini vurgulayan Kiraz, "Ancak yurt dışından önce kendi tarım arazilerimiz tam verimle kullanılmalı. Mısır, soya, pamuk ve ayçiçeği gibi yağlı tohumlara ödenen ithalat bedeli yılda 3,5 milyar dolar. Sulama yatırımları tamamlanırsa bu ithalat önlenmiş olur. Sulama yatırımları biterse bu ürünlerin tamamını üretme ve ihraç etme kapasitemiz oluşur. Özel sektör gitmek isterse devletin öncülüğünde yurt dışında üretim yapabilir ancak bu üretimin de Ukrayna, Romanya ve Macaristan gibi istikrarlı ülkelerde gerçekleşmesi gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Kiraz, mera ve yaylakların hayvancılıkta büyük önem taşıdığına dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Türkiye'de ortalama yıllık 15 milyon ton kaba yem açığımız var. Türkiye'deki meralar kısa otlu olduğu için koyunlara daha uygun. Bu nedenle koyunculuğun geliştirilmesi gerekiyor ancak Türkiye'de belirlenmiş 14,2 milyon hektar mera alanında henüz tespit ve tahdit çalışmaları tamamlanmamış. Meraların ıslah oranı da henüz yüzde 10'larda. Bu meralara, ot oluşması için tohum ve gübre atılması, gerekirse sulanması gerekiyor. Meraları rehabilite etmemiz lazım. Meraların sorunları çözülürse hayvan sayımız artar, hayvancılıkta karlılık yükselir ve kırmızı et fiyatları da düşer. Hayvancılık sektörünün kaba yem ihtiyacı giderilmiş olur. Fabrika yemi kullanımı azalacağı için üretici de yem masrafından kurtulur. Bu da tüketiciye yansır."
Kiraz, ülkede arazi kullanım planlarının hızla yapılması gerektiğine işaret ederek, "Şehirlerin nereye genişleyeceği, otoyolların, demir yollarının, sanayi tesislerinin nereye yapılacağı, nerelerin tarım arazisi olarak kullanılacağı planlanmalı. Bu planlarda da revizyona gidilmemeli. Toprakların tarım arazisi dışına çıkarılması önlenmeli. Tarım ve Orman, Çevre ve Şehircilik, Ulaştırma ve Altyapı bakanlıkları ile belediyeler bir araya gelerek bu planlamayı tamamlamalı." ifadelerini kullandı.
"Eylem planları Cumhurbaşkanlığı bünyesinde takip edilmeli"
Türkiye'de arazi toplulaştırmasında yaşanan sıkıntılara da değinen Kiraz, devletin radikal şekilde dağınık olan parselleri birleştirmesi gerektiğini söyledi. Kiraz, bir kişiye ait dağınık parsellerin bir araya getirilmesiyle arazinin de daha verimli işleneceğini belirterek, şunları kaydetti:
"Çiftçilerin arazileri bu şekilde birleştirilerek büyütülürse mazot ve işçilik maliyetleri de azalacak, zamandan kazanılacak, verimlilik artacak. Tabii toplulaştırma çalışmalarının sulama yatırımlarıyla birlikte yapılması gerekiyor. Türkiye'de 8,5 milyon hektar alanın sulanması hedefleniyor ancak bu hedefin 10 milyon hektara çıkarılması önem taşıyor. Şu anda sulanabilir arazi varlığı 6,5 milyon hektar olarak belirtiliyor. Bu yatırımların en geç 15 yıl içinde bitmesi gerekiyor, bütçe imkanlarının da buna göre aktarılması önemli."
Kiraz, Bakan Pakdemirli tarafından açıklanan eylem planlarının Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturulacak bir kurul tarafından takip edilmesini de önerdi.
AA