Malum bugünlerde kar yağışına doyduk sayılır. Biraz fırtınalı bir şekilde yağdığı için pek tat vermedi ama ardından açan güneş ve yumuşayan kar, özellikle çocuklara eğlence kaynağı oldu.
Yoksa az yağmasına rağmen, havanın sert olması nedeniyle yollarda tıkanmalara ve trafiğin aksamasına neden olarak insanımızı üzdü. Sıcaklık termometrede pek düşmemesine rağmen hissedilen sıcaklık eksi yirmilere kadar indi. Diğer bir garip hal de, rüzgârın etkili olması nedeniyle sahile yakın yerlere de yağmasıydı.
Kar, havadaki su buharı kütlelerinin sıfırın altındaki sıcaklıkta bir hava kütlesine girmesiyle oluşan, beyaz, parlak, çoğunlukla altıgen şekilli, farklı iriliklerde buz kristallerinden oluşan bir yağış çeşididir. Kar taneleri çok sayıda kristallerden oluşmakla birlikte, kristallerin hepsi altı köşelidir. Kristallerin hepsi altı köşeli olmasına rağmen hiçbiri birbirinin aynı değildir. Mikroskopla büyütülen kar taneleri üzerinde yapılan araştırmalarda, kristal yapıları birbirinin aynı olan iki kar tanesine rastlanmamıştır. Şimdiye kadar yapılan bütün araştırmalarda, kar kristalleri arasında aynı büyüklükte, aynı şekilde ve aynı sayıda su molekülü ihtiva eden iki kristal bile bulunamamıştır. İstatistiksel olarak, en az iki kar kristalinin birbirine benzeme olasılığı bulunmasına rağmen, gerçekte tespit edilememiştir. Bununla ilgili olarak araştırıcılar mikroskobun bulunduğu 1800'lü yıllardan beri birbirine benzer kar kristali bulmak için binlerce fotoğraf çekmişlerdir.
Kar taneciklerinin çapları 2-4 mm arasında değişmekte, ağırlıkları ise 5 miligram civarındadır. Havada oluşan kar kristalleri yerçekimi etkisiyle yere inerken, ne kadar savrulursa savrulsun birbirlerine değmezler. Güneş ışığını olduğu gibi yansıttıklarından beyaz olarak görülürler. Kar yağışı sıfırın altındaki sıcaklıklarda gerçekleşir. Sıcaklık çok düşük değilse, kar taneleri genellikle iridir. Lapa lapa yağar. Hava ile toprağın sıcaklıkları birbirine yakın ise kar tutar, erimez. Toprak daha sıcak ise kar hemen erir.
Bir bölgeye kar yağma ihtimali, o bölgenin ekvatordan uzaklığı ve deniz seviyesinden yüksekliği ile doğru orantılıdır. Ekvatordan ne kadar uzak ve deniz seviyesinden ne kadar yüksek ise, kar yağma ihtimali o kadar yüksektir. Bununla birlikte büyük su kütlelerinden uzak bölgelerde, karasal iklim sistemlerinin etkin olduğu bölgelerde de kar yağma olasılığı yüksektir.
Yeryüzüne düşen yağışların altıda biri kar şeklindedir. Karın, kışlık ekinlerde önemi büyüktür. Hem yorgan gibi örtmesi, toprağı koruması, hastalık ve zararlı etmenlerini kırması nedeniyle, çiftçimiz karın faydalarını kar yılı var yılı atasözüyle özetlemiştir. Kar aynı zamanda çeşmelerin ve yer altı sularının ana kaynağını oluşturmaktadır.
Karın içeriğinde amonyak bulunmaktadır. Karın erimesiyle amonyak toprakta kalmakta ve toprağın azot içeriğini artırmaktadır.
Dünyada kar yağış sınırı olarak kuzey yarımkürede 30°, güney yarımkürede 25-30° enlemleri ile kutuplar arasında kalan bölgeler kabul edilmektedir. Ekvatora yakın olup da Klimanjora gibi yüksek rakımlarda da kar yağışı görülmektedir.
Bugün 10 Ocak. Tarım Öğretiminin 171. Yıldönümü. Aynı zamanda Çalışan Gazeteciler Günü. Kutlu Olsun.
Harun Baytekin