Tarım alanında yarattığı mucizelerle tanınan İsrail, teknoloji sayesinde çölde tarım merkezleri yaratırken, bitkiler de teknolojinin sağladığı tüm olanaklardan yararlanıyor.
Çölde tarım mucizesini dünyaya duyuran İsrail, yeni merkezler kurarak yerleşimcilerin tarım yapmasını özendiriyor. İsrail, Ürdün sınırında çölün ortasında kurulan Arava Tarım Merkezi'nde çevrede tarım yapan Yahudi çiftçiler için Araştırma Geliştirme (Ar-Ge) çalışmaları yapılıyor.
İSRAİL'DE ÇİFTÇİLER ÜRÜNÜN YÜZDE 1'İNİ ARAŞTIRMA MERKEZLERİNE VERİYOR
İSRAİL'de tarımın geliştirilmesi için iki ayrı yol kullanılıyor. Birincisi tarımsal alanda kullanılan teknolojiler geliştiriliyor, ikincisi tarım ürünleri için sürekli olarak yeni pazarlar bulunuyor.
İsrail, Ölü Deniz'in güneyinde Ürdün sınırı boyunca Akabe körfezine doğru uzanan deniz seviyesinin 150 metre altındaki suyun olmadığı Arava çölünde kurduğu tarım çiftliklerinde bölgeye adeta bir vahaya çevirmiş durumda. 30 bin dönüm alana kurulu 7 çiftlikte İsrail'in toplam sebze meyve ihracatının yüzde 66'sı gerçekleştiriliyor.
Yer altı suları, tuzu ve tarıma elverişli olmamasına rağmen kurduğu tarım teknolojileri sayesinde hemen her türlü yaş meyve ve sebzenin yetiştirildiği Moşavlar'da 3 bin 500 kişi çalışıyor.
İsrail'de tarım denilince akla iki kavram gelir bunlardan biri Kibutzlar, diğeri ise Moşavlardır. İsrail'in kırsal bölgelerde kurduğu özel mülkiyete dayalı kooperatif tarım çiftliklerine "Moşav" adı verilirken, tamamen komün sistemin yaşandığı özel mülkiyetin bulunmadığı Kibutzlarda ise özel mülkiyet yoktur. Moşav sahipleri geçimlerini tamamen tarıma dayalı olarak sağlarken, Kibutzlarda tarım dışında yüksek katma değer sağlayan endüstriyel üretimlere de rastlanır.
İsrail'in, Arava bölgesinde geliştirdiği tarım teknolojileri sayesinde bölgede her türlü ürün yetiştirilirken toprağın elverişsiz ve iklimin çöl olması nedeniyle toprağın sadece üst kısmındaki 30 cm. bölümünde ekim yapılabiliyor. Kavundan karpuza, üzümden hurmaya, domatesten biber patlıcana kadar her şeyin yetiştirildiği çiftliklerde üretilen ürünlerin yüzde 90'ı Avrupa ve Amerika pazarına ihraç ediliyor. Üretimin yüzde 10'u ise iç pazarda tüketiliyor. Toplamda yarım milyar dolarlık ihracatın karşılığı olarak ise 750 bin ton yaş meyve ve sebze ihracatı yapılıyor.
Yılda 3, bazen 4 kez ürün alınan tarım çiftliklerinde, ülke genelindeki nüfusun yüzde 4'ü yaşarken, Arava'daki 30 bin dönüm alanda kurulu 7 çiftlikte toplam 3 bin 500 kişi çalışıyor.
Yeraltındaki kuyulardan çekilen suların tuzlu olması nedeniyle kurulan güneş enerji panellerinde üretilen elektirik enerjisi ile çıkarılan su arıtılarak tarım da kullanılıyor. Her bir güneş enerji panelinin, günlük ürettiği elektrik enerjisi ile 3 bin litre tuzlu su arıtılıyor. Sulamanın tamamı ise damlama sulamayla gerçekleştiriliyor, vahşi sulama ise yok.
Çiftliklerde tarım dışında son yıllarda ilaç sanayii içinde bitiler üzerinde araştırmalar yürütülüyor. Kanser araştırmalarına yönelik çalışmalara yoğunluk verilmiş. Özellikle kan kanseri (Lenfoma) ve göğüs kanseri üzerinde bitkiler üzerinde araştırma yapıldığını öğrendim.
Yine başka bir Moşav'da ise okyanus suyu ortamı hazırlanmış akvaryumlarda mercanlar yetiştiriliyor ve yapılan deneylerde kemik tedavisinde 10 kat daha hızlı tedavi sağlayacak ilaç geliştirilmeye çalışılıyor.
Tarım çiftliklerinde domatesler, patlıcanlar, biberler yatay değil dikey olarak ağaç şeklinde yerden 2 metre yukarı doğru uzuyor. Çiftliklerde çok sayıda Filipin ve Tayvan uyruklu çalışan işçi ise dikkati çekiyor.
Hurma bahçeleri ise 5 bin dönüm alan üzerine kurulmuş. Hurma yer altındaki tuzlu suyla beslenebilen bölgedeki tek bitki. Üretimin büyük kısmı Avrupa'ya yapılırken son yıllarda Arap pazarına da ulaşılmış. Bir hurma arazisi sahibi olan Itay Asael, "Yılda 4 kez hasat yapıyorum. 500 dönüm arazim var. Sadece Avrupa'ya değil Hindistan ve Pakistana'da ihracatımız var ama son yıllarda 3.kişiler üzerinden Arap ülkelerine de ihracata başladık" dedi.
Öte yandan bölgenin siyasi açıdan taşıdığı tek önem ise 1994 yılında Ürdün- İsrail barış anlaşmasının burada imzalanmış olmasından kaynaklanıyor. Kral Hüseyin ve İzak Rabin burada imzaladıkları anlaşmayla iki ülke arasındaki ilişkiler normalleşmiş, Ürdün, bu anlaşmaların ardından Mısır'dan sonra İsrail ile masaya oturarak barış anlaşması imzalayan ikinci ülke olmuştur.
Gelelim Ülkemize.
Ülkemizde 4,15 milyon hektar alanı nadasa bırakıyoruz. 130 milyona yakın nüfusu olan Japonya'nın tarım alanlarının yaklaşık 5 milyon hektar, dünyanın en büyük gıda ve tarım ürünleri ihracatçılarından Hollanda'nın 1,3 milyon hektar tarım alanı olduğunu göz önümüze aldığımızda nadasa ayrılan alanın büyüklüğü daha iyi ortaya çıkıyor. Nadasa bıraktığımız alan tüm topraklarıyla Hollanda, İsviçre, Danimarka büyüklüğünde. Belçika'nın, Ermenistan'ın, Arnavutluk'un 1,5 katına yaklaşıyor. İsrail'in iki katı. Lübnan'ın, Kıbrıs adasının 4 katı. 50 milyona yakın nüfuslu Güney Kore'nin yarısına yakın.
Ne diyelim. Yorumlar sizden.
Sözcü