Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsünce kiraz çeşitliliğinin ve ihracatının artırılması amacıyla yürütülen çalışmalar, sonuçlarını vermeye başladı. Enstitü müdürü Dr. Yılmaz Boz, 1961'de kurulan enstitüde 1970'li yıllardan bu yana kirazla ilgili çalışma yürütüldüğünü söyledi. Türkiye'nin kiraz genetik kaynaklarını muhafaza ettiklerini belirten Boz, melezleme, mutasyon ıslahı, bodur ve anaç yetiştirme teknikleri üzerinde çalışmaların olduğunu ifade etti. Kirazın, ülkenin çok önemli bir ürünü olduğunu vurgulayan Boz, "İstatistiklere baktığımızda dünyada önde gelen ülkelerden biriyiz. 650 bin ton civarında yıllık üretimimiz var. İhracatta 80 bin ton, 160 milyon dolar gibi yıllık gelir elde ettiğimiz bir alan. Türk kirazının dünya şampiyonu olarak bilinen kiraz çeşidi olduğunu biliyoruz. Bu da bizi bu meyve üzerinde daha çok çalışmaya yöneltiyor" dedi.
GÜNEY KORE İLE ORTAK ÇALIŞMA
Birçok ülkeden proje geliştirmek için teklif aldıklarına değinen Boz, Güney Kore ile kiraz konusunda ortak bir proje başlattıklarını dile getirdi. Türkiye'de yaygın şekilde kullanılan ve ihracatta öncü olan "Ziraat 0900" kiraz çeşidinin fidan üretimiyle ilgili materyallerin kendilerinden sağlandığını anlatan Boz, şöyle konuştu: "Bunun yanında ülkemizde Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı diğer enstitülerde olduğu gibi bizde geçmişte başlayan ve iyi durumda olan melezleme çalışmaları var. Nitekim 'Ziraat 0900'ün dışında 'Aldamla' ve 'Burak' diye iki çeşidimizi tescil ettik. Özellikle 'Burak' çeşidinin üretimde rol aldığı, fidan üreten şirketler tarafından üretildiği ve bahçelerin kurulduğu biliniyor. Bu yeterli mi elbette ki değil. Birkaç yıl içinde çok daha farklı özelikleri olan, dünya piyasasında söz sahibi olacak, özellikle meyvede koyu, dünya türleriyle çok rahatlıkla rekabet edecek çeşitlerin tarıma kazandırıldıklarını görmüş olacağız. Her yıl düzenli ürün alamayabiliyorsunuz bazı şeylerde. Bunun da telafi edilmesi açısından araştırma çalışmalarımız devam ediyor. Üretimin çok daha yukarılara çıkması, ihracatın dünya pazarlarına daha fazla açılması için çalışmalar devam ediyor. Nitekim bu yıl Çin ve Güney Kore pazarına artık Türk kirazının girdiği, hedefin Japonya pazarına girmesi konusunda çok ciddi çalışmaların olduğunu da biliyoruz."
İĞNE İLE KUYU KAZMAK GİBİ
Enstitünün meyvecilik bölümünde kiraz çeşitliğiyle ilgili projeleri yürüten Dr. Mehmet Baş ise dünyada en çok kiraz üretiminin yüzde 20 ile Türkiye'de yapıldığına dikkati çekti. Buna karşın ihracatta istenilen rakamlara ulaşılamadığını aktaran Baş, şunları kaydetti: "İhracat olarak da dördüncü sıradayız. Aslında güzel bir çeşide sahibiz; 'Ziraat 0900' diye. Tek bir çeşitle sürekli ihracat yapamıyorsunuz. Her ne kadar farklı yükseltilerde, farklı zamanlarda olgunlaşsa, hasat mevsimlerinde farklılık olsa dahi devamlı ihracata ürün aktaramıyoruz. Onun için yeni çeşitlerin ıslah edilmesi gerekiyor. 2001'de ıslah çalışmasına başladık. Bir çeşidin elde edilmesi için 18-20 sene geçmektedir çünkü uzun yıllar takibi gerekiyor. Dolayısıyla bu melezleme çalışmalarında 4 bin civarında fidan elde ettik. Onları tohumdan yetiştirip kendi kökü üstünde denediğimiz gibi bodur anaçların üzerine de aşılayarak kısa zamanda verime yatırmak ve onlardan gelen meyveleri gözlemlemek adına çalışmalarımızı yapıyoruz. 16 senede iki çeşit elde ettik, onlar da Burak ve Aldamla. Burak çeşidi daha sonra 'Ziraat 0900'e alternatif olarak öne çıktı. Biraz daha kaliteli, biraz daha irice, daha koyu meyvelere sahip yani ihracatta istenilen özellikler bunlar."
ON YENİ TİP KİRAZ ÜZERİNDE ÇALIŞMA
Baş, melezleme çalışmalarında yeni bir çeşidin daha ön plana çıktığını anlattı. Henüz bu çeşidin tescil çalışmasının yapılmadığına işaret eden Baş, "Yeni çeşit olması bakımından yaklaşık 10 tipimiz var. Onlarla ilgili son gözlemlerimizi de yapıyoruz. Bundan sonra peyderpey yeni çeşitler çıkarabileceğiz. Otomatiğe bağlama gibi bir şey olacak" ifadelerini kullandı. Asıl amaçlarının kiraz çeşidini artırmak ve piyasaya uzun süre ürün vermek olduğunun altını çizen Baş, bunun için son yıllardaki çalışmalarında yabani türlerden de yararlanma yoluna gittiklerini belirtti. Elde ettikleri yabani çeşidin, normal kirazlardan 30-40 gün sonra olgunlaştığını ifade eden Baş, "Onu da melezleme programına ilave ederek yeni çeşitlerin, daha geç meyve veren çeşitlerin elde edilmesi gibi çalışmalarımız da var" diye konuştu.