TABİT Akıllı Tarım Teknolojileri Ltd. Şti, Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Yıldırım, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün 2030'a varmadan kuraklık ve açlık krizi uyarılarına kulak verme çağrısında bulundu. Kuraklığa çarenin çiftçinin üretmeye devam etmesi olduğuna dikkat çeken Yıldırım, "Erişebilir teknoloji, erişilebilir fiyat, kullanım kolaylığı ve çiftçinin kadim bilgisi. Bu zinciri oluşturduğumuz takdirde gıdada sürdürülebilirliği sağlayabiliriz. TABİT olarak biz öncü olarak okyanusta bir damla misali değişimi başlattık ve başardık. Devamı artarak gelsin diliyoruz" dedi.
Nihat DELİBAŞI
'Daha iyi bir yaşam için' mottosu ile düzenlenen Yaşar Sürdürülebilirlik Günü etkinliğinde Sürdürülebilir Gıda oturumunda konuşan Tabit Akıllı Tarım Teknolojileri Ltd. Şti, Yönetim Kurulu Üyesi Coşkun Yıldırım, kuraklık tehlikesinin kapıyı çaldığı uyarısanda bulundu. Yaklaşan bu tehlike karşısında ülkemizin kendi modellerini yaratma ihtiyacına değinen Yıldırım, "Nitelikli bilgi, erişilebilir teknoloji. Nitelikli bilgi Türkiye'nin kurumlarında var. Tarım Bakanlığı'nda var, üniversitelerinde var. Ancak Tarım Bakanlığı, bu bilgiyi çiftçiye götüremiyor. Akademik bilgi var. Ancak orada da kanallar kapalı ve bilgi çiftçiye ulaşmıyor. Özel sektörde bilgi var. Ancak onlarda mevcut ekonomik şartlara uyum çabası içersinde bilgi aktaramıyor. Dolayısıyla, erişebilir teknoloji, erişilebilir fiyat, kullanım kolaylığı ve çiftçinin kadim bilgisini verdiğimiz anda gıdada sürdürülebilirliği sağlayabiliriz" dedi.
ON İKİ BİN KÖY ÜÇ YÜZ ALTMIŞ SEKİZ BİN KİŞİ
"Kazandığımız para ile ev almadık, araba almadık. İşimize yatırdık" şeklinde konuşan Yıldırım, 2012'de Türkiye genelinde 12 bin köy dolaşan, 368 bin kişi ile birebir görüşmüş, ciddi data elde etmiş bir yapıya ulaştıklarını kaydetti. Yıldırım, "Herkes bizim köylümüz çalışmıyor, üretemiyor, eksik üretiyor dediği bir ortamda yaptık bunu. Dünyanın her yerinde çiftçi aynı. Kenya'da da Hollanda'da da Türkiye'de de çiftçi gıdamızı üretiyor. Peki o zaman Almanya'nın Hollanda'nın çiftçisi ile bizim çiftçimiz arasındaki fark ne. Onların da yaş ortalaması 57. Onlarda rahat yaşamak istiyor. Onlarda köyden şehire göç etmek istiyorlar. Fark devlet regülasyonlarında. Devlet regülasyonlarının doğru olduğu yerde iş düzgün gidiyor. Regülasyonun olmadığı yerlerde iş sorunlu yürüyor" diye konuştu.
PAROLAMIZ ÇİFTÇİ GİBİ ÇALIŞ ÇİFTÇİ GİBİ YAŞA
Bu birikim ve deneyimi değerlendirmek ve yaklaşan gıda krizi karşısında ülkemiz çiftçisinin üretime devamı için çalıştıklarını vurgulayan Yıldırım şöyle devam etti, "Örnek bir modelleme ile Aydın'da bir köy kurduk. Burada yaklaşık 10 konuda üretim nasıl sağlanır modelledik ve büyük başarı kazandık. Bu çalışmalarımızda değişimin çok zor olduğunu gördük. Çok zorlandık ama başardık. Örneğin, çok temel bir tartışma süt ucuz, yem çok pahalı. Oysa bizim köyümüzde ilave hayvan alıyor çiftçiler. Çünkü, süt ucuz yem pahalı evet doğru ama hayvancılıktan çıkış için yeterli olmadığını ispatladık. Asıl mesele Sağım zorluğu. Sağım zorluğu olduğu için hayvancılıktan vazgeçiyor çiftçimiz. Dolayısıyla hayvanı ithal etmek zorunda kalıyoruz. Çünkü sağım, sabah ve akşam yapılmak zorunda. Aile işletmelerinde bir kişi yapmak zorunda, o da kadın. 25 yıl hiç köyünden çıkamayan kadınlarla tanıştık. O kadın kızına diyor ki aman çiftçi ile evlenme. Yaşlandığında da kocasına diyor ki bırak sat şu inekleri. Biz ne yaptık? Ortak sağım merkezi kurduk. Hayvanına kendi ahırında bak, getir burada sağalım dedik. 13 ay direndiler. Sonrasında getirmeye başladılar. Meme hijyeni sorunu bitti. Verimlilik sorunu bitti. Fiyat yükseldi, karlılık arttı. Bunu da dirençli bir köyde yaptık. Bu işi size devredeceğiz, kooperatif kurun dedik. Kooperatif kurma çalışmaları başladı. Bu değişimi çiftçi gibi çalışarak, çiftçi gibi yaşarak çiftçi gibi hissederek çiftçiler için teknoloji geliştirierek gerçekleştirdik."