Bayraktar, Ağustos ayının ilk günlerinde başlayacak fındık hasadıyla ilgili yaptığı açıklamada, çiftçinin artan girdi fiyatları nedeniyle başta mazot olmak üzere girdilere erişimlerinin zorlaştığını belirterek, "maliyetler arttı. Rekoltedeki düşüşün fındıkta maliyeti daha da yükselteceğini tahmin ediyoruz" dedi.
Şemsi Bayraktar, fındığın, hem ülke hem de Karadeniz bölgesi açısından vazgeçilmez, ülkeye çok büyük miktarlarda döviz kazandıran bir ürün olduğunu, 400 bin ailenin, 706 bin hektar alanda, dünya fındık üretiminin yüzde 70'ini, dünya fındık ihracatının yüzde 75'ini karşıladığını bildirdi.
2015-2016 sezonunda 2,3 milyar dolar, 2016-2017 sezonunda 1,9 milyar, 2017-2018 sezonunun 1 Eylül-15 Temmuz arası döneminde 1,65 milyar dolar fındık ihraç edildiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi:
"400 bin aile doğrudan üretici olarak, onbinlerce aile fındık nakliyesi, işlenmesi, ticareti, işçiliğinden, yüzbinlerce esnaf ailesi de fındığın yarattığı ekonomik değerden faydalanarak geçimini sağlıyor. Karadeniz Bölgemizin ekonomisinin büyük bölümü fındığa dayalıdır. Ülkemiz de fındık üretimi ve ihracatında dünyada bir tekeldir. Yıllara göre değişmekle birlikte dünya üretiminin yaklaşık yüzde 70'ini, ihracatının ise yüzde 75'ini ülkemiz karşılıyor.
Buna rağmen, fındıkta, satıcısı çok, alıcısı çok az olan oligopol piyasa yapısı yüzünden fındık fiyatını ülkemiz belirleyemiyor. Arz talep kuralı fındık piyasasında işlemiyor. Ürün az olduğunda bile fiyatların yükselmediğini geçtiğimiz yıllarda gördük. 400 bin üreticimizin fındık fiyatında söz hakkı yok. Çünkü alivre satış var, lisanslı depolar yaygın olmadığı için emanet usulü var, ürün ihtisas borsaları yok. Alivre satış yoluyla daha fındığın rekoltesi ve maliyeti belli olmadan ihraç fiyatlarının belirlenmesi sürekli sorun oluşturuyor. Piyasada haksız rekabet ve tekelci bir ortam mevcut. Lisanslı depolar yaygın değil. Üreticimiz fındığını depolayamıyor emanete veriyor. Emanete verilen fındık, emanette kalmıyor iç ve dış piyasaya sunuluyor. Ürün ihtisas borsaları olmadığı için ürün senedine karşılık kredi kullanamıyor. Borçları nedeniyle üreticimiz, fındığını arz talebe göre değil, hasattan hemen sonra satmak zorunda kalıyor."
"TMO PİYASADA YER ALMALI"
Üreticinin kaderinin alıcıya ve ithalatçıya bağlı kaldığına dikkati çeken Bayraktar, çözüme yönelik olarak şunları kaydetti:
"Fındıkta fiyat sorununun çözülmesi için Toprak Mahsulleri Ofisi'nin (TMO) piyasada olmasından başta çare yok. Fındıkta fiyat, dolayısıyla üretici gelirinde istikrar sağlanması için TMO piyasada yer almalı, ürün ihtisas borsaları ve bu kapsamda fiyatın ülkemizde belirlenmesi için fındık borsası kurulmalı, lisanslı depolar yaygınlaştırılmalıdır.
Fındıkta ürün ihtisas borsalarıyla çiftçilerimizin ürün senedine karşılık sıfır faizli kredi alması sağlanmalıdır.
"ALİVRE SATIŞLARA VE EMANER USULÜNE BİR SON VERİLMELİDİR"
Bayraktar, "Toprak Mahsulleri Ofisi'nin, yükselen enflasyon, maliyetler ve üretici refahını göz önünde bulundurarak fiyat açıklaması gerekiyor. Üreticimiz daha fazla desteklenmelidir. TMO, yüksek kesimlerde de fındık alımı için geçici alım merkezi oluşturmalı, müdahil kurum olarak piyasada etkin ve hızlı alım gerçekleştirmelidir" dedi.
Özellikle Doğu Karadeniz'de fındıkta verim düşüklüğünün önemli bir sorun halini aldığını vurgulayan Bayraktar, verimin artırılması için, ekonomik ömrünü tamamlamış bahçelerin sökülerek yerlerine yeni bahçelerin oluşturulmasının Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından proje dâhilinde desteklenmesi zorunluluğu bulunduğunu bildirdi.