Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, yurtdışında hayvan alınmasına karşı olduklarını ifade ederek Ben böyle Tarım Bakanlığı yapmam ifadelerini kullandı.
Balıkesir'de Balkonuk Center'de düzenlenen IPARD yatırımları toplu açılış törenine katılan Çelik, Balıkesir'in Gömeç ve Ayvalık ilçesinde yaşanan sel felaketiyle ilgili gerekli çalışmaların yapıldığını belirtti.
TARSİM bünyesinde bütün ürünlerin sigortalı olmasını amaçladıklarını bildiren Bakan Çelik, "Her şeyi sigorta kapsamına alalım ve bundan zarar gören vatandaşlarımız eğer primlerini ödemişse bu primin karşılığında da TARSİM'den gerekli desteğini alsın. O süreci doğru ve hızlı bir şekilde, kuraklığı da dahil ederek, götürdüğümüzü bilmenizi istiyorum. Önümüzdeki yıl, 81 ilin 81 ilçesinde kuraklıkla ilgili bir geçiş süreci, 2018'de TARSİM kuraklığı tümden sigorta kapsamına alacak." diye konuştu.
Çelik, Ayvalık ve Gömeç'ta selden dolayı zeytinle ilgili sıkıntıların olduğunu, ağaçtaki meyvenin sigorta kapsamında bulunmasından dolayı burada zarar gören zeytin üreticisinin de bu kapsama dahil edildiğini kaydetti.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı olarak 1 yıldır görevde olduğunu, geçen süreçte iyi bir çalışma dönemi geçirdiklerini anlatan Çelik, eksiklikleri tespit ettiklerini, Türkiye'de toprağı korumada sıkıntı olduğunu vurguladı.
Bakan Çelik, "Topraklar elden gidiyor. 'Şu olacak, bu olacak, apart olacak, TOKİ olacak' derken topraklar bir bir gidiyor. Sadece Türkiye'de mi? Değil. Dünyanın her tarafında toprak elden gidiyor. Dünyada yılda 12 milyon hektar toprak, tarımdan çıkıyor. Buna bir çare bulmamız gerekiyor. Nerede korunması gereken bir ova varsa bunları belirledik. Dedik ki 'Arkadaş buraya çivi çaktırmayacağız. Burası çiftçinin, tarımın yeri'. Bunların şimdi 136 tanesini Bakanlar Kurulu imzaya açtı. Hızlı bir şekilde 200'ü aşacak, Türkiye'deki verimli mevcut arazilerimizi tarımsal sit alanı olarak ilan edip, bir çivi çaktırmayacağız." diye konuştu.
SERTİFİKALI GÜBRE DÖNEMİ
Artık sertifikalı tohum kullanmayı öne çıkaran, onu destekleyen bir sürecin başladığına dikkati çeken Çelik, bunun da birileri tarafından yanlış aktarıldığını ifade etti.
Birilerinin "Sertifikalı tohum kullanmayan ekim yapamayacak" aktarımlarında bulunduğunu aktaran Çelik, "Öyle bir şey yok. Sertifikalı tohum kullanan 2018'den sonra destek alacak. Neden? Çiftçi daha fazla ürün elde etsin, daha fazla gelir elde etsin. 'Aynı topraktan daha fazla verimi nasıl elde ederizin hesaplarını konuşuyoruz. Toprak, gübre, tohum iyi, çiftçi de iyi olacak o zaman. Bu derece açık ve net." ifadelerini kullandı.
Çelik, yaptıkları çalışmalarda ürün desteklemelerinde soğan ile patatesin olmadığını gördüklerini, söz konusu 2 ürünü de ekleyerek desteklenen ürün sayısını 21'e çıkartma kararı aldıklarını belirtti.
"BENİM ÇİFTÇİM KENDİ TOPRAĞINDA KENDİ HAYVANINI YETİŞTİRECEK"
Çelik, Türkiye'nin kendi hayvanını üretmesinin şart olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Hayvancılıkta şunu ifade edeyim, biz hayvanı ithal edelim, 300 bin ithal ediyormuşuz, bu 500 bine çıksın. Seneye de 700 bine çıksın. 3 sene sonra 1 milyon hayvan ithal edelim. El alemin çiftçisinin büyüttüğü hayvanı getirelim burada 6 ay da biz besleyelim, sonra keselim, milletin sofrasına koyalım. Bu iş ise buna devam ederiz. Ben böyle tarım bakanlığı yapmam kardeşim. Şehit kanlarıyla sulanmış olan bu mübarek topraklarda benim çiftçim kendi toprağında kendi hayvanını yetiştirecek, besleyecek. İthalat ihtiyacı var mı? Her üründe ithalat ihtiyacı var. Belli bir oranda ithal edersiniz ama mahkum olmak, bize yakışmaz kardeşim. Biz kendi hayvanımızı üretmek durumundayız. Yeteri kadar küçükbaş, büyükbaşı biz üretmek durumundayız."
Salonda gerçekleştirilen ortak akıl toplantısında herkesten hiç çekinmeden rahat bir şekilde soru sormalarını isteyen Çelik, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bakan, makan yok ha. Biz hepimiz aynıyız kardeşim. Bu memleket meselesi. Memleket meselesinde tavan-taban yok. Beraber yürümek durumundayız. Biz, sizin dertlerinizle dertlenmek için bu koltuklarda oturuyoruz. Sizin sorunlarınızı çözmek için burada oturuyoruz. İşte Ankara, buraya geldi. Bütün bakanlığın yetkilileri burada. Niye buraya geliyor? Hesap ver kardeşim. Ankara'da genel müdür olarak oturacaksın, telefona çıkmayacaksın. Yok öyle yağma. Vatandaşın ayağına gideceksin, hesap vereceksin, hesap. Bu konuda samimiyim. Benim telefonumu da alırsınız, o arkadaşların da telefonlarını alın. Çıkmayan olursa hemen yazarız tezkere, 'Güle güle' deriz. Bu, çok ciddi bir iş. Herkes sorumluluğunun bilincinde olacak."
Anadolu Ajansı