Tüm dünyada bilgi ve teknolojiye dayalı bir sanayinin oluşumu için önemli adımlar atılıyor.
AR-GE ve üretim aşamalarında biyolojik materyal ve canlı organizmaların kullanıldığı biyoteknoloji; Türkiye'de de plastikten ilaca, enerjiden tarıma kadar birçok sektörün tercihi haline geliyor. Bu dönüşümün önemli bir ayağını ise Biyoplastikler oluşturuyor. Son 5 yılda ciddi bir artış yakalayan dünya biyoplastik üretiminin 2020 yılına kadar miktar bazında 15 milyon ton ve değer bazında 30,8 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Doğal ve yenilebilir kaynaklardan elde edilen biyoplastiklerin tamamı geri dönüştürebiliyor ve böylece hem çevreyi koruyor hem de atıklar ekonomiye kazandırılıyor. Petrol gibi fosil kaynaklar yerine doğal kaynaklar kullanılarak üretilen biyoplastikler, aynı zamanda polimer üretimi yetersiz olan Türkiye'de dış ticaret açığının azaltılmasına ve katma değerin artırılmasına da katkı sağlıyor. Petrol gibi tükenebilir ve kıt fosil kaynakların kullanımı, çevresel ve ekonomik etkileri ile günümüzde büyük bir endişe kaynağı yaratıyor. Ülkeler hem ekonomilerini hem de bağımsızlıklarını garantilemek için petrol dışı kaynakların araştırılması, geliştirilmesi ve uygulanması için yoğun bir çaba harcıyor. 1970'lerdeki petrol krizi ile başlayan bu çalışmalar meyvelerini verdi ve günümüzde pek çok alternatif biyomalzeme keşfedildi, keşfedilmeye de devam ediyor. İşte bu malzemelerin en önemlilerinden biri Türk plastik sektörünün de ürettiği biyoplastik ürünler.
YILLIK PLASTİK ÜRETİMİNİN YÜZDE 1,5'İ BİYOPLASTİKLER.
Günümüzde ambalaj, tarım, otomotiv, ev aletleri, tüketici elektroniği alanlarında kullanılan biyoplastikler, yıllık toplam plastik üretiminin yüzde 1,5'unu karşılıyor. Dünya genelinde 325 milyon ton fosil kaynaklı plastik üretilirken, 5 milyon tonunu biyo bazlı plastikler oluşturuyor.2014 yılında biyoplastik pazarının yüzde 60'ından fazlasını Kuzey Amerika ve Avrupa oluşturdu. Araştırmalara ise 2020'ye kadar Asya Pasifik bölgesinin Avrupa ve Kuzey Amerika'dan sonra en büyük bioplastik tüketicisi olacağını gösteriyor. Gelişen teknoloji ile birlikte özellikle son beş yılda ciddi bir artış gösteren dünya biyoplastik üretiminin 2020 yılına kadar yıllık yüzde 14,8 artışla miktar bazında 15 milyon ton ve değer bazında 30,8 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
GELECEĞİN TRENDİ BİO PET OLACAK
Tüketicilerin çevreye olan duyarlılığının artması ve üretici firmaların biyobozunurluluğa olan merakı biyoplastik uygulamalarının artmasına da ön ayak oluyor. Plastik sektöründe şu an biyo bazlı ve biyobozunur özellikteki plastiklerin rağbet görüyor. Ancak yakın gelecekte "drop-ins" olarak tanımlanan biyo bazlı olup biyobozunur özelliği olmayan biyoplastiklerin üretiminin sektörde hakim olmasını bekliyor. Fosil kaynaklı plastiklerle aynı teknik özelliklere sahip olan Bio PET'lerde hızlı bir gelişim öngörülüyor. Mısır gibi tamamen doğal ve yenilebilir kaynaklardan elde edilen PLA ürünleri ise tüm biyobozunur plastik pazarında gelir ve hacim bakımından en hızlı büyüyen kategori olacak.
PAGEV, TÜRKİYE'DEKİ BİYOPLASTİKLERİ BIO CONVENTİON 2016'DA SERGİLEDİ
Dünyadaki teknolojik gelişmeleri yakından takip eden ve Türk plastik sektörünün katma değer artırıcı çalışmalarını destekleyen Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV), ABD'nin San Francisco kentinde düzenlenen ve 65 ülkeden 29 bin ziyaretçinin katıldığı BIO Convention 2016'da Türk plastik sektörünü temsil etti. Bu yıl TOBB Biyoteknoloji Sektör Meclisi (TOBB-BIO) ile TEPAV'ın organizasyonunu üstlendiği konferansa kamu, şirket, araştırma merkezi ve STK'ların temsilcilerinden oluşan yaklaşık 100 kişilik Türk heyet katıldı. PAGEV konferans boyunca Türk plastik firmalarının ürettiği biyoplastik ürünleri sergilerken; ilaçlarda kullanılan polimerler hakkında da bilgiler paylaştı.
TOBB PLASTİK, KAUÇUK, KOMPOZİT SEKTÖR SANAYİ MECLİSİ BİYOPLASTİKLER KONUSUNDA SEKTÖRE ÖNCÜLÜK EDECEK
Konferansı değerlendiren PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu, 'Teknoloji geliştikçe ürünlerimiz, üretim süreçlerimiz de değişiyor ve yenileniyor. Türk plastik sektörü olarak biz de bu sürece ayak uydurmaya çalışıyoruz. Bu alanda ülkemizde yapılan her çalışmayı yakından izliyor ve destekliyoruz. Biyoplastik ürünler de dönüşümde çok önemli bir rol üstleniyor. TOBB'un Türk iş dünyasının katma değerli bir modele geçiş sürecine verdiği destek ve bu destek kapsamında kurduğu TOBB Biyoteknoloji Meclisi oldukça önemli. Başkanlığını yürütmekte olduğum TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Sektör Meclisimiz ile birlikte Biyoplastikler alanında ortak birçok proje hayata geçirmeyi planlıyor ve sanayimizi yeni alanlarda güçlendirmeyi hedefliyoruz. Türk plastik sektörümüz ülkemizdeki polimer yetersizliğinden dolayı hammaddede yüzde 85 oranında ithalata bağımlı. Fosil yakıt kaynaklarının kullanıldığı biyoplastik üretimi ile dış ticaret açığını azaltacağız. Ancak şu an biyoplastik konusunda istediğimiz seviyede değiliz. Dünya ile rekabet edebilmek için çok daha hızlı olmalıyız' dedi.
Günaydın